Astım, ceşitli uyarıcılar nedeniyle solunum yollarını meydana getiren bronşların kasılarak daralması, bronş zarının şişmesi ya da balgam gibi yapışkan sıvıların hava yollarını tıkaması ve buna bağlı olarak hava akımında zorlukla karakterize edilen bir solunum yolu rahatsızlığıdır.
Hava yollarında mikrobik olmayan sureğen bir iltihaplanma soz konusudur.
Hasta kriz geldiği zaman soluk almakta zorluk cektiğini zanneder, gercekte nefes vermekte zorluk vardır.
Ataklar dışında coğu kez hicbir yakınması olmayan hastada atak sırasında nefes darlığı, oksuruk, hırıltılı solunum, guclukle balgam cıkarma, goğuste sıkışıklık hissi gibi belirtiler vardır ve bu belirtilerin şiddeti hastadan hastaya cok buyuk değişiklikler gosterebilir.
Ataklar genellikle gece sabaha karşı ortaya cıkar, kendiliğinden veya ilac kullanılarak geriler ve kaybolur, ancak yeni bir atakla tekrar ortaya cıkar. Tedavi gormemiş ya da duzensiz tedavi gormuş olgularda, zamanla atak sıklığı ve şiddeti artar. Bu hastalarda, nefes darlığı, hırıltılı solunum ve goğuste sıkışıklık hissi gibi belirtiler devamlılık kazanır.
Astım, cocuk ve yetişkinler arasında en sık gorulen birkac kronik rahatsızlıktan biridir. Toplumlarda bu hastalığın gorulme sıklığı giderek artmaktadır. Bu artışın nedeni tam olarak bilinmemekle beraber, değişen yaşam şekilleri, sanayileşme yoğun trafiğin olduğu yerlerdeki hava kirliliği, allerjen yoğunluğunun artması en belirgin sebepler olarak gosterilebilinir.
Bazı durumlarda da kalıtımsal etkenlerin astım hastalığında onem taşıdığı, genetiksel yatkınlık sonucu rahatsızlığın ortaya cıktığı bilinmektedir.
Bazen de astım, bir meslek hastalığı şeklinde karşımıza cıkar. Fırıncılar, kuaforler, boyacılar, ciftciler, kereste ve mobilya işinde, gıda sektorunde calışan kişilerde bazı maddelere bağlı olarak astım gelişir.
Astım her zaman olmasa da olguların coğunda alerjik zeminde gelişen bir hastalıktır. Ozellikle cocuklukta başlayan astım icin bu daha belirgindir. Ancak kişinin allerjik tabiatlı (atopik) olması astım olmasından ayrı bir şeydir. Diğer alerjik hastalıklar (rinosinuzit, konjonktivit, dermatit, urtiker) astımla birlikte bulunabilir veya bu hastalıklar varken astım olmayabilir. Aksine astımı olduğu halde alerjisi olmayabilir.
Astım hastalarını tedavi ile normal yaşamlarına dondurmek mumkundur. Ozellikle şikayetleri cocuklukta başlayan astımlıların bir kısmında, hastalık erişkin yaşlarda tamamen iyileşebilmektedir.
Tedavi suresi hastaya gore değişir. Hastalık tedaviyle once kontrol altına alınır, sonra yavaş yavaş basamak şeklinde giderek azaltılır ve bazen tamamen kesilir.
Astım ataklarını durdurmak icin cabuk acıcılar dediğimiz rahatlatıcı ilaclara ve akciğerleri korumak ve astım ataklarının başlamasını onlemek icin de temel sorun olan hava yolu iltihabının azaltılmasına yonelik olarak koruyucu ilaclara gereksinim vardır. Korunma yontemleri ve ilacların yeterli olmadığı durumlarda aşı tedavisi de uygulanmaktadır.
Akupunktur İle Astım Tedavisi:
Astım tedavisinde amac sadece şikayetlerin giderilmesi olmamalıdır. Yakınmaları giderip hastayı rahatlatan ancak, hastalığı tedavi etmeyen, ilerlemesini durdurmayan, hastanın akciğer fonksiyonlarını normale getirmeyen ve doğal yaşama geri dondurmeyen bir tedavi hastaya fayda değil aksine zarar vermiş olur. Cunku sıkıntıları gecmiş olan hasta kendini iyi olmuş hisseder ve care aramayı bırakıp, doğru tedaviye başlamak icin zaman kaybetmiş olur.
Kliniğimize gelen hasta oncelikle klasik genel muayeneden gecirilir. Geleneksel Cin Tıbbı acısından da hasta incelenerek organ ve vucut sistemlerinin enerji duzeylerine bakılır. Bunları belirlemek icin nabız teşhisi, dil teşhisi, vucut ve kulak akupunktur noktaları teşhisi yapılır. Daha once alerji-goğus hastalıkları uzmanınca istenmiş olan tetkikler ve tahliller de değerlendirilir ve hastanın kullandığı ilaclar da oğrenilerek hastaya uygun tedavi yontemi ve programı belirlenir.
Ayrıca muayene sırasında hastanın fiziksel ve ruhsal blokajları (engel) belirlenir. Buna ornek vermek gerekirse depresif ruh hali psikolojik bir blokajdır ve nefes alıp verme ritmini ve derinliğini değiştirir ve akciğer enerjisini bozar.
Sırt omurga eklemlerindeki yer değişiklikleri (cıkıklar) ya da sırt omurgasındaki eğrilik (skolyoz) fiziksel blokajlardır.
Kullandığımız ozel bir takım tedavi metodlarıyla (magnetik alan, fitoterapi, solunum egzersizleri, hareket tedavisi, masaj tedavisi, vucut ve zihin icin kişiye ozel arınma programları) bu fiziksel ve psikolojik blokajları gidermek tedavide kalıcılık sağlar ve akupunktur tedavisini pozitif yonde destekler.
3.seanstan itibaren hastanın şikayetlerinde belirgin bir azalma başlar. Ortalama seans sayısı 8 ila 15 ‘tir. Kesin seans sayısı her hasta icin muayeneden sonra belirlenir.

[h=2]İstanbul Akupuntur Uzmanı uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]