Guncel diş hekimliği sağaltımları dişlerin ağızda hizmet surelerini uzatmıştır. Artık eskiden olduğu gibi genc yaşlarda yetersiz sağaltım secenekleri ile diş cekimine suruklenen ve omrunun erken devrelerinde diş eksikliği ile mucadele etmek zorunda kalan birey sayısı giderek azalmaktadır. Cunku biraz once belirttiğimiz gibi guncel diş hekimliği sağalım yontemleri dişlerdeki sorunları başarılıbir bicimde gidermekte ve giderek artan sayıda kişi yaşam boyu dişlerini kullanabilmektedirler.
Dolayısı ile dişlerin ağızda hizmet surelerinin uzamasına bağlı olarak, dişlerde gozlemlenen sorunların tur ve tanı oranlarında değişiklikler ortaya cıkmaktadır.
Dişlerde gorulen birbirine surtunme kaynaklı aşınma (atrizyon), ozellikle bruksizmi olan kişilerde gorulen, dişlerin boyun bolgesinde kuvvet-gerilme dağılımındaki artışa bağlı kama şeklinde defektler (abfraksiyon) ve hatalı diş fırcalama veya mesleki sebeplerle ortaya cıkan aşınmaların (abrazyon) ve asitli urunlerin ağız ortamına ulaşması ile minede gorulen demineralizasyonun aşınma ile sonuclanması (asit erozyonu) yakın doneme kadar dişlerde saptanan “aşınmalar” olarak hep birlikte ele alınmışlardır (tablo 1)(bkz resimler).
Tablo 1
Atrizyon: karşı cenelerdeki dişlerin birbirlerine temasları ile ortaya cıkan aşınma. Ayırıcı tanı: aşınan yuzeyler duz hatları takip eder ve ozelikle lateral okluzyonda tam yuzey teması vermeleri ile ayırt edilirler. Bruxizmde daha belirgindir. Bruxomanlarda tipolojiye nevrotik kişilik, atrofik masseter ile karakterize tablo eşlik eder.
Demastikasyon: besinlerin abraziv etkileri ile dişlerde meydana gelen aşınmalar. Ozellikle vejeteryenlerde pişmemiş lifli-sert bitkilerin tuketilmesi ile ortaya cıkar. Ayırıcı tanı: anterior dişlerde kesici kenarları etkiler, dentin hassasiyeti yoktur.
Abfraksiyon: okluzal kuvvetler etkisi ile dişin esnemesine bağlı olarak mine-sement birleşiminde oluşan stres birikiminin mine kristallerini kırarak erozyona uğratması sonucu oluşan kama tipinde defektler. Ayırıcı tanı: defektler kole bolgesinde lokalizedir, defekt kama-ucgen şeklinde, keskin kenarlıdır, dentin hassasiyeti gorulur.
Abrazyon: dış etkenler sonucu diş yuzeylerinde oluşan madde kayıpları. Başlıca sebepler: hatalı diş fırcalama, abrazif diş acunu kullanımı, hatalı yapılmış restorasyonlar veya protezlerin antagonistte yaptığı aşınma.
Erozyon: ic ve dış kaynaklı asitlerin progresiv olarak mine ve sonrasında dentin dokusunda yaptığı aşınma. Kimyasal bir surec olup bakteri kokenli asitlerin etkisi etyolojide yer almaz. Ayırıcı tanı: madde kaybı yuzeyden ice doğru olduğu icin aşınan yuzeyler puruzsuz, ic bukey, kaygan ve parlak gorunumludur; mine katmanı inceldiği icin dentin rengi turuncu-sarı tonlarda dışarıya yansır; dentin hassasiyeti vardır.

Diş hekimliğinde 20.yy boyunca uc temel problem olan “diş curuğu”, “dişeti hastalıkları” ve “kaybedilen dişlerin protetik telafisi” konularında bircok yeni tedavi yontemleri geliştirilerek sorunların onlenmesi veya cozumu aşamalarında oldukca başarılı bir konuma gelinmiştir. 90’lı yıllara gelindiğinde araştırıcılar daha once eğilmedikleri bir konu olan “asit erozyonu” ile ilgilenmeye başlamışlar ve tek başına ele alındığında toplumda %90 oranı gibi oldukca yuksek gorulme sıklığı bulunduğunu saptamışlardır.
“Erozyon” kavramı 20.yy başında modern diş hekimliğinin ortaya cıkması ile birlikte ele alınmaya başlanmıştır (Black 1908). Cağdaş diş hekimliğinin onculerinden olan Black, 1908 tarihli kitabında yaptığı saptamada erozyonun curuklerle kıyaslandığında cok nadir gorulduğunu belirterek, bin kişide bir sıklığında gorulebileceğini ileri surmuştur. Erozyona onem vermeyen bu yaklaşım uzun yıllar devam etmiştir. Dikkat cekici olan Black’ın, erozyonun olası nedenlerini bu gunkune cok benzer şekilde sıralamasıdır. Ozetle, erozyon cok erken donemden beri bilinmesin karşın, prevalansı duşuk olarak değerlendirilmiş ve tanı/sağaltım acısından detay bir konu olarak ele alınmıştır.
Asit erozyonunun gec olarak ele alınmasıyla ilgili bir ornek vermek gerekirse, 1985 yılında Amerikan Diş Sağlığı Vakfı (American Dental Health Foundation) tarafından San Antonio’da duzenlenen uluslararası konferansta “asit erozyonu” konular arasında yer almazken, 1999’da Londra’da toplanan ve San Antonio sonuclarının guncellenmesini amaclayan konferansta “asit erozyonu” dort ana başlıktan birisini oluşturmuştur (Hefferen 1986; Curzon&Hefferen 2001).
Dunya Sağlık Orgutu (World Health Organization) 2003 yılı Dunya Ağız Sağlığı Raporuna gore “diş curukleri” hala en buyuk sorundur. Bunun arkasındaki temel neden dunya nufusunun buyuk bolumunun yoksul ulkelerde yaşıyor olması ve ağız bakımına gerekli onemin ekonomik ve sosyal sebeplere bağlı olarak yetersiz olmasıdır. Curuk probleminin yanı sıra aynı orgutun 2005 ek raporunda da yer aldığı gibi “asit erozyonu” da giderek artan oranda karşılaşılan bir problem haline gelmiştir ve araştırmaların yonu bu asit erozyonu problemi uzerine yoğunlaşmaktadır (The World Oral Health Report 2003, Petersen ve ark. 2005).
Diş curuğu problemi, sosyo-ekonomik sebeplere bağlı yaygınlığı dışında, korunma yolları ve tedavi yontemleri acısından cozumlenmiş olmasına karşın, asit erozyonu yeterince ele alınmamış bir olgudur. Asit erozyonu, 20yy başlarından beri bilinmesine rağmen, diş curukleri, dişeti hastalıkları ve protez yapımı gibi diş hekimliğinin diğer problemleri daha on planda olduğundan, yeterince dikkat cekmeyerek tek başına ele alınmamıştır. Fakat 90’lı yılların başından itibaren asit erozyonu vakalarının gorulme sıklığındaki artışa bağlı olarak bu komplikasyon araştırmacıların ilgisini cekmiştir. Halen konservatif diş hekimliğinin en guncel konusunu asit erozyonu oluşturmaktadır.
Erozyon değerlendirme indekslerinin başlıcaları Eccles (1979), Smith ve Knigth (1984), O’Sullivan (2000) tarafından onerilenlerdir. Asit erozyonunun tek başına ele alınışında gec kalınma sebeplerinden birisi de erozyonu diğer aşınma turlerinden ayıran detayların tam ortaya konmamış olması ile ayırıcı tanıyı oluşturacak klinik indekslerin birbirinden farklı kriterlere gore duzenlenmiş olmasının araştırmalar ve araştırıcılar arasında yarattığı lisan karmaşasıdır (Eccles&Jenkins 1974; Eccles 1979). Nitekim 1995’te Uluslararası Yaşam Bilimleri Enstitusu (International Life Sciences Institute) tarafından Diş Erozyonu Avrupa Calıştayı (Europe Workshop on Dental Erosion)duzenlenmiş ve burada araştırıcıların ortak bir dil konuşmaları amacıyla geniş caplı epidemiyolojik calışmalarda kullanılmak uzere diş erozyonu saptanması ve değerlendirmesine yonelik bir “indeks” geliştirilmesi onerilmiştir. Bu amaca yonelik indeks 2007’de Basel’de toplanan konferansta Temel Eroziv Aşınma Değerlendirmesi-BEWE-Basic Erosive Wear Examination adı ile tanıtılmıştır (Young ve ark 2008; Barlett ve ark 2008)(tablo 2).

Tablo 2: BEWE skorları (her diş icin bukkal, palatal/lingual ve okluzal yuzlerde olcum yapılır):
0: yuzey aşınması yok
1: yuzey dokusunda kayıp başlangıcı
2: ayırt edilebilen defekt, yuzey alanının %50sinden az sert doku kaybı
3: yuzey alanının %50sinden fazla sert doku kaybı
Ağız altı bolgeye (sextant) ayrılarak her bolgede elde edilen en yuksek değer yazılarak toplam skor saptanır:
En yuksek skor
En yuksek skor
En yuksek skor

1. Sextant (17–14)
2. Sextant (13–23)
3. Sextant (24–27)

En yuksek skor
En yuksek skor
En yuksek skor
Toplam skor
4. Sextant (37–34)
5. Sextant (33–43)
6. Sextant (44–47)

Klinik yaklaşımı belirleyen risk seviyeleri
Risk seviyesi
Tum sextantların kumulatif skoru
Klinik Yaklaşım
yok
2’den az / eşit
Rutin bakım ve gozlem
3 yıllık aralıklarla tekrar
duşuk
3 ile 8 arası
Oral hijyen ve beslenme değerlendirmesi, bakım ve gozlem tavsiye edilir
2 yıllık aralıklarla tekrar
orta
9 ile 13 arası
Oral hijyen ve beslenme değerlendirmesi ve tavsiyesi, ana etyolojik faktoru saptayıp eliminasyonu icin strateji geliştir
Diş yuzeyini guclendirmek icin floridizasyon olcumleri ve diğer stratejileri değerlendir/gozden gecir
Tercihan restorasyon yapmadan eroziv aşınmayı calışma modelleri,fotograf veya silikon olculer ile takip et
6-12 aylık aralıklarla tekrar et
yuksek
14 ve uzeri
Oral hijyen ve beslenme değerlendirmesi ve tavsiyesi, ana etyolojik faktoru saptayıp eliminasyonu icin strateji geliştir
Diş yuzeyini guclendirmek icin floridizasyon olcumleri ve diğer stratejileri değerlendir/gozden gecir
Tercihan restorasyon yapmadan eroziv aşınmayı calışma modelleri, fotograf veya silikon olculer ile takip et
Ozelikle ciddi artış olan vakalarda restorasyon yapımını iceren ozel sağaltımları gundeme getir
6-12 aylık aralıklarla tekrar et
Kaynak: Barlett ve ark 2008

Konuya son yıllarda verilen onemi ortaya koyması acısından Dunya Sağlık Orgutunun (WHO) 2006 yılında, Dunya Diş Hekimliği Federasyonu (FDI) ve Uluslararası Diş Hekimliği Araştırmaları Derneği (IADR) ile bir araya gelerek “Global Consultation” adında, florid kullanımını yaygınlaştırarak ağız sağlığına katkıda bulunmayı amaclayan bir organizasyon oluşturmalarını ornek olarak gosterebiliriz. Global Consultation, toplantılarda aldığı kararları raporlar haline getirerek tum resmi ve sivil toplum orgutlerini florid kullanımı uzerine bilgilendirerek eyleme donuşecek kararlar alınmasını sağlamayı amaclamaktadır (WHO 2006).
Gerek diş tedavi yontemlerinin gelişmesi ve yaygınlaşması, gerekse kişisel ağız bakım urunlerinin yaygınlaşması ve toplumun ağız sağlığına verdiği onem ile bilincin artması dişlerin ağızda hizmet suresini uzatmıştır. Bunun bir yan getirisi dişlerin daha uzun yıllar ağızda kalışı ile daha cok aside maruz kalmaları ve dolayısı ile “asit erozyonu” miktarındaki artıştır.
Dişlerin ağız icersinde gorunen kısmı mine tabakası ile kaplıdır. Diş minesi %96sı kalsiyum ve fosfat kristallerinden oluşan cok sert bir mineral dokudur ve asitlere maruz kaldığında yuzey kısmından başlayıp derinlere doğru ilerleyen mineral kayıpları oluşur. Kısaca asitler mine uzerinde tahrip yapıcı etkiye sahiptirler. Ağız ortamına asit uc ana kaynaktan gelir: 1-ağızda yaşayan bakterilerin şekeri sentezleyip asit oluşturması, 2-GastroozofagealReflu, Anoreksiya Nevroza veya Bulimiya Nevroza hastalıklarında mide asitlerinin ağız ortamına gelmesi 3-besinler ve icecekler, alkolizm ve madde bağımlılığı, C vitamini pastilleri veya mesleki sebeplerle sıvı ya da buhar şeklinde ağıza giren dış kaynaklı asitler (Ali ve ark 2002, Issing ve ark 2003). Ağızda yaşayan bakterilerin diş uzerinde birikerek oluşturdukları bakteri plağının sentezlediği asitler uzun sureler mine ile irtibat halinde kalırlarsa diş curuğunu oluştururlar. Curuk oncelikle mine tabakasındaki mineral kaybı ile başlar (demineralizasyon) ve beyaz noktalar oluşur. Yumuşayan mine icersine giren bakteriler burada da asit uretimine devam ederek daha alt katman olan “dentin”e ulaştıklarında daha cok organik malzeme ile karşılaşır ve bunlardan beslenerek hızla coğalırlar. Boylelikle curuk alanı hacmen gelişmeye ve derinleşmeye devam eder. Asit erozyonun da ise bakteri kaynaklı asitler etken değildir. Beyaz nokta oluşumu gozlenmez. Asitlerin etkilediği mine demineralize olup erozyonla yok olur. Geriye ondule, hafif ic bukey, kaygan, parlak mine kalır. Mine inceldiği icin altındaki koyu renkli dentinin rengi dışarı yansır. Bazı durularda mine tamamen erozyon etkisi ile yok olur ve alttaki dentin daha yumuşak bir katman olduğundan hızı artarak erozyona uğrar. Mine incelmesi ve daha sonra dentinin acığa cıktığı klinik tablolarda hastada dişlerde kamaşma ve hassasiyet şikayetleri (dentin hassasiyeti) başlamıştır.
Asit erozyonu ağza giren bakteri kaynaklı olmayan asitler etkisi ile mine ve/veya dentin tabakalarında gorulen madde kaybıdır. Belirtileri dişlerde sıcak-soğuk hassasiyeti, asitli ve tatlı gıdalarda kamaşma, diş fırcalarken veya sert cisimler ile temasta hassasiyet, dişlerin daha ziyade on yuzlerinde cukurlaşma ve rengin sarı-turuncuya donmesi şeklindedir (tablo 3).
Tablo 3: Aşınmalarda Klinik Bulgular
Erozyon: Kenarlarda mine icersinde duzgun yuzeyli cukurlaşmalar
Okluzal yuzeylerde dentin gorulmesi
Kesici kenar saydamlığında artış
Okluzyon dışı yuzeylerde aşınma
Gorece yukselen amalgam restorasyonlar
Parlak amalgam goruntusu
Genc bireylerde minenin yuzey ozelliklerini kaybetmesi
Kolede sulcus icinde mine tabakası genellikle mevcuttur


[h=2]İstanbul Diş Hekimi uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]