Otobus ile yapılan yolculuk hikayeleri, Uluslararası Anadolu ve Trakya Otobusculer Derneği tarafından derlenerek kamoyuna sunuldu.

Orhan Calışkan isimli yolcu, hikayesini şoyle anlatıyor: "Eski bir otobus ile yolculuğumuz başladı. Tam yolu yarılamıştık ki bir kadın cığlığıyla uyandık. Kadının ustunde hamam boceği geziyormuş. Muavini cağırdı kadın ve başladı bağırmaya. Muavin hic istifini bozmadan dinledi. Sonunda kadının sozu bitti ve muavin gayet sakin olarak, abla biletsiz yolcu o, şimdi ben atarım onu dışarıya, dedi"

Kalorifer yok, yaşasın piknik tupu!

Askerden Acık Oğretim icin izin isteyerek Kastamonu'ya giden Hasan Ozkavakcı ise yolculukla ilgili şu anısını anlatıyor: "Kış olduğu icin inanılmaz soğuk bir gundu ve otobusun kaloriferi calışmıyordu. Firma calışanları kendilerince bir cozum bulmuştu, otobusun ortasına kucuk piknik tupu koymuşlardı. Hoş iyi ısınıyorduk, tup bitene kadar. KÂbus ondan sonra başladı"

İkram edilen limonataların parasını istediler

On yıl once yaptığı bir seyahatle ilgili şaşırtıcı izlenimlerini aktaran Cengizhan Sipahi, ise şoyle diyor: "O zamanlar otogar, Topkapı'da. İnsanlar ust uste. Zor bela bir yer bulduk. Dakikalar gecerken sıcağın da etkisiyle butun otobus terlemeye başladı. Herkes bir care ararken, limonata ikramı başladı. Herkes iceceğini bitirince, muavin, ucretleri alalım lutfen, demez mi? 2-3 saniyelik bir şoktan sonra paraları odedik."

Servis şoforu yolcunun bagajını alıp kactı

Hakan Arslan isimli yolcu da şunları anlatıyor: "Gecen Kurban Bayramı'nda ailemle İzmir'deki kız kardeşime gitmeye karar verdik. Yolculuğumuzun daha rahat gecmesi icin isim yapmış bir firmayı sectik. Yolculuğumuz İstanbul Taksim şubesinden sorunsuz bir şekilde başladı. Biletimizi İzmir Otogarı'na kestirmiştik. Kalite kendini belli ediyordu. Gerek calışan arkadaşların dış gorunuşu gerekse nezaketi sayesinde iyi bir secim yaptığımızı duşunuyorduk. İzmir'e vardığımızda ise durumun hic de boyle olmadığını anladık. Otobus muavini otobusun direkt Marmaris'e gececeğini ve İzmir yolcularının servisle ulaşacakları en yakın noktaya goturulebileceğini soyledi. Hava yeni aydınlanıyordu. İzmir'in bir semtinde otobus firmasının yazıhanesinde indirdiler. 15 dakika sonra servis geldi ve bizi bindirdi. Ben servis soforune otogara gitmemiz gerektiğini soyledim. Bagajlarımızla araca binmemizi soyledi. Yaklaşık 45 dakika İzmir'in sokaklarında dolaşıp Ucyol'a geldik. Şofor son durak olduğunu soyledi. Ben şahsa otogara gitmemiz gerektiğini soyledim. O da yolculuk bitti, deyip bagajlarımın yarısını indirdi. Şahsın ustune yurudum. O da servise binip bagajlarımın geri kalanıyla uzaklaşmaya başladı. Hemen bir ticari taksıye atlayıp takibe başladım. Vakti hatırlamıyorum ama taksi 25 milyon yazmıştı bile. En sonunda ışıklarda yakaladık. Bagajlarımı aldım tekrar otogara gitmek icin bir dunya para verdim taksiye."

Annesine "Vakfıkebir ekmeği" aldı

Asker İsmail Barlas'ın hikayesi ise herkesi duygulandıracak nitelikte. "Vatani gorevimi bitirip terhisimi aldıktan sonra memlekete gitmek icin Trabzon'dan Tarsus'a bilet aldım. Otobus saat 11.00'de kalkacağı icin Trabzon'dan bir hediye alıp anneme goturme fırsatı olmadı. Otogar icerisinde de bir şey bulamadım. Zamanım olmadığı icin carşıya da cıkamadım. Anama Trabzon hediyesi alamadığım icin cok uzgundum. Yolculuk başladıktan 1 saat sonra otobusumuz yol kenarında durdu. Niye durduk demeye kalmadan otobus boşaldı. Ben de takip ettim. Bir fırının onundeydik. Tabelasında, Vakfıkebir Ekmeği, yazıyordu. Herkes ucer beşer tane alıyordu. 5 kilo gelen ekmeklerden bir tane de ben aldım. Ertesi sabah Tarsus'a geldim. Hemen eve koştum. Anamın elini optum. Elimdeki poşeti ona verdim, bu senin Trabzon hediyen dedim. Poşeti actıktan sonra annem bana sarılıp ağlamaya başladı. Bana bundan daha guzel bir hediye getiremezdin, dedi. Hemen ekmeği 40 dilim yapıp kendi elleriyle komşulara dağıttı. Rahmetli babam tezkeresini alıp eve geleceği gunku son parayla 2 tane somun ekmek alıp eve getirmiş. Evimizde fakirlik olduğu icin anam 2 gundur ekmek yemeden babamın tezkeresini beklemiş. Benim askerden donerken getirdiğim o Trabzon ekmeği annemi duygulandırmış. Bu anı hic unutmam"

İkramlar işe yaradı

Taşkın Bağcı'nın anısı da şoyle: "Bundan 6 sene once temmuz ayında Mersin'den Ankara'ya bir Mersin firmasıyla gidiyorduk. Ben şoforun arkasında annemle oturuyordum ve şoforu izliyordum. Kaptan bir hatalı solladı, iki hatalı solladı ama ucuncusunde karşısında polisleri buldu. Karşımızda sağa cekmemizi işaret eden bir trafik polisi vardı. Kaptan aşağıya indi. Birkac dakika sonra yola devam ettik. Herhalde ceza yemedi diye duşunurken kaptan ile muavinin konuşması her şeyi ele verdi. Otobusten verilen biraz kola ve kek işe yaramıştı."

"Aldıkları helaldir"

H. Kaya'nın yaşadıkları ise şoyle: "Elazığ'dan İzmir'e gitmek uzere bilet aldım. Seyahat tarihinde otobuse binip yola cıktık. Uzunyayla'da acayip bir kar, tipi ve fırtına vardı. Onumuzde bir TIR kaydı. Bizim şoforumuz iyi bir refleksle aracı ve bizi oyle bir kurtardı ki hÂl o an aklımdan cıkmıyor. Mola yerinde, 'Cok teşekkur ederim kaptan. Canımızı kurtardınız. Ben bir an hepimiz olduk sandım. Ne kadar soğukkanlısınız' dedim. Kaptan, '365 gun 24 saat direksiyon başındayız. Abicim olum bize nefes kadar yakın, sizlere bir şey olmadıysa o bize yeter. Gerekirse yolcularımıza seve seve canımızı feda ederiz' deyip yemeğe gitti."(MURAT PALAVAR / Yeni Şafak)
__________________