Antibiyotikleri nasıl kullanmalıyım?Oncelikle antibiyotik kullanımı gercekten zorunlu mu sorusuna kesin bir "evet" yanıtınız olmalıdır. Yani bu ilacı kullanmanızı bir hekim onermiş veya recete etmiş olmalıdır. Zaten Sağlık Bakanlığının yeni duzenlemeleri sonrası hekim recetesi olmadan eczanelerden kendiliğinizden antibiyotiğe ulaşmanız artık mumkun değildir. Ama yine de uyarı olarak soylemeliyim kendiliğinizden, eş-dost-akrabadan veya konu-komşudan "bu durum antibiyotik kullanmadan gecmeyecek" onerisini almış olmamalısınız cunku akılcı olmayan antibiyotik kullanımı bircok sorunun nedenidir. Akıl dışı antibiyotik kullanımı tum dunyada onemli bir sorundur ancak ulkemiz bu anlamda acık ara dunya birincisidir. Bu nedenle kullancak olduğunuz antibiyotiğin "akılcı" olduğunun bilinmesi veya değerlendirilmesi şarttır.
Antibiyotikler gunumuzde en cok kullanılan ilacların başında yer almaktadır. Butun insanlar omru boyunca bir kac kez antibiyotik kullanmak zorunda kalabilir. Ancak coğu zaman antibiyotikler konusunda bilinmesi gerekenleri (orneğin antibiyotik kullanımı zorunlu mu, antibiyotikler nasıl etki gosterirler, antibiyotikler nasıl ve ne sure kullanılmalıdır gibi soruların yanıtı) bilmeden yani korlemesine kullanır ve dahası tedavi olmayı isteriz. Antibiyotik kullanımı ile ilgili bilinmesi gerekenleri aşağıdaki yazımda butun detaylarıyla birlikte bulacaksınız.
Antibiyotik nedir?
Antibiyotik sozcuğunun anlamı "yaşam karşıtı" demektir. Yani yaşayan bir canlıyı yok eden, olduren veya uremesini engelleyen etkenlere antibiyotik adı verilir. Burada hemen şunu belirtmem gerekir; hastalık etkeni mikroorganizmayı (mikrobu) olduren bu maddeler aynı zamanda vucudumuzdaki "yararlı" (orneğin barsaklarımızda yaşayan ve bize ceşitli faydalar sağlayan) mikroorganizmaları da oldureceğini bilmeliyiz. Antibiyotikler insanlarda ve hayvanlarda hastalık yapan mikroorganizmalara karşı kullanılan en onemli ilaclardır. Ancak nasıl oluyor da anlamı "yaşam karşıtı" olan bir madde mikrobu oldururken canlı olan insana veya hayvana zarar vermiyor? Bunun cevabı mikrop hucresinin yapısı ile insan ve hayvan hucrelerinin arasındaki farklardan kaynaklanmaktadır. Orneğin en cok bilinen antibiyotiklerden olan penisilin bakterinin hucre duvarının yapımını onleyerek ve var olan duvarın da yıkılmasını sağlayarak mikroorganizmalar uzerinde yıkıcı etkisini gosterir ve sonuc olarak dış etkenlere karşı korumasız kalarak olmesine neden olur. Oysa insanlar ve hayvanlar cok hucreli canlılar oldukları icin dış ortamlara karşı farklı koruma duzenekleri bulunmaktadır ve hucrelerinin etrafında hucre duvarı bulunmaz, Dolayısıyla da antibiyotik bizim hucrelerimizde neredeyse hic etki gosteremez ama mikrobu yok ederek enfeksiyon hastalığının tedavi edilmesini sağlar.
Antibotiğin etki etmesi icin ne gibi şartlar gereklidir?
Antibiyotiğin etkili olabilmesi icin oncelikle enfeksiyonun olduğu organa veya bolgeye ulaşması gerekmektedir. Bir cilt enfeksiyonunda yaranın uzerine antibiyotikli pomadın surulmesi ilacı doğruca enfeksiyon bolgesine ulaştıracaktır, ancak enfeksiyon daha icerilerdeyse orneğin kafatasının icindeyse, uygulanan antibiyotiğin beyne taşınması gerekmektedir. Bu nedenle bazı antibiyotikler, beyne gecişleri istenen duzeyde olmadığı icin menenjit gibi enfeksiyonlarda tercih edilmezler. Ancak antibiyotiğin etkili olması icin bundan daha fazlası gereklidir. Enfeksiyonun olduğu dokuya antibotik yeterince ulaşsa dahi o dokudaki duzeyi de onemlidir. Bir enfeksiyon hastalığının tedavisinde antibiyotiğin etkili olabilmesi icin ilgili dokuda belirli bir duzeyin uzerinde olması hedeflenir. Bu değer o mikrop icin yapılan bilimsel araştırmalarla tespit edilir ve asgari etkin duzey (Minimum Inhibitory Concentration - MIC) denir. Bunun ne anlama geldiğini şu ornekle acıklamaya calışayım: Yuzme bilmeyen yetişkin birisinin derinliği 50 cm olan olan bir sus havuzunda boğulması mumkun değilken, derinliği 2 metre olan bir havuzda ise neredeyse kurtulması mumkun değildir. Yani su seviyesi belli bir değeri gecerse yuzme bilmeyen birisi boğulur ve olur. İşte mikroplar da belli bir duzeyin altında antibiyotiğe maruz kalırlarsa olmezler, hatta sus havuzu orneğinde olduğu gibi biraz eğlenirler bile, dahası bu havuzda yuzmeyi oğrenip daha sonra boylarını aşan bir havuzda yuzerek hayatta kalmayı bile başarabilirler (biz buna antibiyotik direnci diyoruz). Yani antibiyoikler enfeksiyonun olduğu dokuda MIC değerinin uzerinde olmalıdırlar, aksi taktirde mikroplar olmedikleri gibi bir de antibiyotiğe karşı direnc kazanabilirler. Son olarak da antibiyotik enfeksiyonlu dokuda yeterince bulunsa bile mikrobun da bu antibiyotiğe karşı duyarlı olması, yani temas ettiğinde etkilenerek olmesi gerekmektedir. Mikroorganizmaların ceşitli mekanizmalarla kazanmış oldukları direncler nedeniyle gunumuzde enfeksiyon hastalıklarının tedavisi gun gectikce zorlaşmaktadır.
Antibiyotikleri nasıl kullanmalıyım?
Butun enfeksiyon hastalıklarında yukarıda sozunu ettiğim antibiyotiğin mikrop uzerinde etkili olabilmesi icin gerekli olan asgari etkin duzeyler goz onunde bulundurulurak tedavi planı yapılır. Hekiminiz sizin icin ne şekilde onerdiyse antibiyotiğinizi oyle kullanmalısınız. Antibiyoiklerle tedavi sırasında aclık veya tokluk (genellikle) cok onemli değildir. Ayrıca ilacın alım sıklığını beslenme sıklığıyla belirlemek bazı sıkıntılara neden olabilir. Gunde uc defa, sekizer saat arayla alınması gereken bir ilacı sabah, oğlen ve akşam aldığınızda hastalığınızın tam olarak tedavi olamama riski bulunmaktadır. Bunun nedeni sabah kahvaltı ile oğle yemeği arasında 4-5 saat gibi kısa bir surenin, ardından oğle ile akşam arasında 6-7 saat gibi istenene yakın bir surenin, akşam ile sabah arasında ise 12-14 saat gibi cok uzun bir surenin bulunmasıdır. Sabah alınan dozun kanda ve dokularda oluşturduğu antibiyotik duzeyi daha duşmemişken oğle yemeğiyle birlikte yeniden alınmasıyla duzey fazlaca artarak istenmeyen etkilere neden olabilir. Burada daha yuksek antibiyotik duzeyleri ile mikropların daha fazla olecekleri duşunulebilir, ancak vucudun butun yaşayan hucreleri de adı "yaşam karşıtı" olan bu maddeye yuksek duzeylerle maruz kalmak zorunda kalacaktır. Bu nedenle de istenmeyen ya da yan etkiler, hatta kimi duyarlı kimselerde zehirlenmeler bile olabilir. Antibiyotik tedavisinin beslenme sıklığı ile uyuşturularak duzenlenmesinin esas sıkıntısı ise akşam alınan doz ile sabah alınan doz arasında 12-14 gibi cok uzun bir surenin olmasıdır. Akşam alınan dozdan sonra antibiyotiğin duzeyi sabaha karşı etkili olamadığı duzeylere kadar duşecektir. Bu da hastalığın etkin tedavisinin aksamasına, dahası mikropların tabiri yerindeyse azıcık nefes almalarına ve kendilerini toparlamalarına ve daha guclu saldırmalarına ve direnc geliştirmelerine neden olabilir.
Antibiyotiği ne sure kullanmalıyım?
Enfeksiyon hastalıklarına neden olan etkenler bakteri yani mikroplardır ve bir hastalığın olması icin uc-beş mikrop yeterli değildir. İnsan gibi oldukca buyuk bir canlıda hastalık oluşturmak icin milyarlarca hatta trilyonlarca mikrobun bulunması gerekir. Dolayısıyla bir enfeksiyonda hastalık etkeni olan cok sayıda "duşman" bulunmaktadır. Hekim hastalığı teşhis ettiğinde mikroba yonelik antibiyotiği secer ve bunu hastasına recete ile verir. Hekim tedavi suresini de mutlaka belirtir ve orneğin bu ilacı 7 gun kullanmalısınız der (tedavi suresi enfeksiyon hastalığına ve etkenine bağlı olarak bazen daha uzun veya daha kısa olabilir). Biz de 2-3 gun kadar kullandıktan sonra kendimizi iyi hissetmeye başlayınca ilacı almayı bırakırız. İşte bu durumda bakın neler oluyor: Diyelim ki hasta olduğumuz anda vucudumuzda bir milyon mikrop vardı ve hekimimiz bize bir antibiyotik verdi, biz de ilk dozunu aldık, ilk dozla birlikte mikropların % 10'unun olduğunu, geriye 900 bin mikrop kaldığını hayal edelim, yukarıda soz ettiğim şekilde kullandık ve tam saatinde ikinci dozunu aldık ve bir % 10 daha oldu, 810 bin mikrop kaldı. Bu arada şunu da belirtmeliyim ilk olenler zaten sus havuzunda bile boğulacak kadar zayıf olanlardır ve de kalanlar en gucluleridir. Bu şekilde duzenli olarak gunde ucer dozdan kullanmaya devam ettiğimizde 9. dozdan sonra vucutta kalan mikropların sayısı ilk baştakinin yaklaşık % 60'ından fazlası olmuş olur. Buyuk miktarda "duşman" yok olduğu icin de biz artık kendimizi eskisi kadar hasta hissetmeyiz, dahası iyi hissederiz ve ilac kullanmayı bir anda bırakırız. Peki geri kalan az sayıda mikrobun en onemli ozelliği nedir? Evet doğru tahmin ettiniz en sağlam olanlardır ve dahası bir savaştan deneyim kazanarak cıkmışlardır, yani artık sizin taktiklerinizi de bilmektedirler. Bundan sonra bu sağlam, deneyimli ve yeni taktiklere sahip "duşmanların" ne yapacaklarını tahmin etmek hic de zor değil. Bu durumda kendimizi ne kadar iyi hissetsek de antibiyotik tedavşsşnş sonuna kadar devam ettirmek son derece akıllıca olacaktır. Hatta diyebilirim ki mikroplara karşı antibiyotikler yardımıyla yapılan savaşta en onemli ve kritik gunler kendimizi iyi hissettiğimiz gunlerdir.
Antibiyotik kullanmama rağmen ateşim duşmedi, ne yapmalıyım?
Bu durumda hastalığınızın nedeni bir bakteri (mikrop) olmayabilir (virusler, mantarlar veya diğer etkenler olabilir) veya ilac sizdeki hastalık kaynağına etkili olmayabilir (yani mikrop bu antibiyotiğe direnclı olabilir). Bu durumda derhal antibiyotiği size oneren doktorunuza danışmalı ve konudan haberdar olmasını sağlamalısınız. Hekiminiz ilacınızı veya tedavinizi değiştirmeyi duşunecektir.
Antibiyotik enfeksiyonuma iyi geldi ama dokuntu yaptı, ilacı kullanmaya devam etmeli miyim?
Antibiyotiğiniz enfeksiyonunuzun nedeni olan mikrobu oldurmuş veya oldurmekte ama vucudunuz alerji geliştirerek bu ilaca beklenmedik bir tepki vermiş olabilir. Bu nedenle bu andan itibaren antibiyotik kullanmaya devam etmemelisiniz ve ilacı almayı bırakıp, tedavinizin geri kalan kısmında hangi antibiyotiği kullanmanız gerektiğini oğrenmek icin vakit kaybetmeden doktorunuza danışmalısınız.
Gecen sene de aynı hastalığa yakalanmıştım. O zaman kullandığım ilacın aynısını alsam olur mu?
Sizce? Olur mu? Bu sorunun yanıtını almak istiyorsanız bence ilk paragrafı yeniden okumalısınız.
Ramazan ayında oruc tutuyorum ama yaz aylarında iftar ile sahurun arası kısa, sahurla iftarın arası ise cok uzunken kış aylarında ise tam tersi. Bu durumda antibiyotik kullanmam gerekirse ne yapmalıyım? Ya da ilacımı bir defa iftarda, bir defa da sahurda alırsam aynı etkiyi elde eder miyim?
Makalemin yukarıdaki kısımlarında okumuş olduğunuz uzere antibiyotiklerin etkili olup mikropları oldurebilmeleri (veya uremelerini engelleyebilmeleri) icin kanda kritik olan (MİC) duzeylerin altına duşmemeleri gerekir. Bu bilginin uzerine ilave olarak ilacın vucuttan uzaklaştırılması icin gerekli sure de goz onune alınarak antibiyotiklerin dozu ve uygulama sıklıkları belirlenir. Bu sureler belirlenirken insanların inancları ve ibadet şekilleri dikkate alınmaz, cunku mikropların herhangi bir dini veya inancı yoktur. Eğer ilaclar 12 saatlik eşit aralıklarla alınması gerekliyse 11-13, hatta biraz daha zorlayarak 10-14 saat aralıklarla alınabilir. Ancak Haziran ayına denk gelen Ramazan aylarında olduğu gibi ilacın iftar ve sahurda alınması durumunda akşam 21:00 ile sabaha karşı 03:00 arasında 6 saat, 04:00 ile 21:00 arasında ise 18 saat aralık olur ki bu da oğlen saatlerinden itibaren ilacın kanınızda MİC değerinin altına duşeceği, dolayısıyla da mikropların olmeyip bu ilaca karşı direnc geliştirmeleri icin fırsat bulacakları anlamına geldiğini soyleyebiliriz (yukarıda verilen sus havuzu orneğini hatırlayın). Ayrıca sağlıklı olmak tum ibadetlerden daha kutsal sayılmalıdır. Ustelik dinimizde bu tur zorunlu koşullar icin “kaza etme” diye bir olanak tanınmıştır ancak mikroplar tedaviniz icin size “kaza etme” fırsatı tanımazlar. Sanırım konu net olarak anlaşılmıştır.
[h=2]İstanbul Farmakolog uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Antibiyotikleri nasıl kullanmalıyım?
Sağlık0 Mesaj
●24 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Antibiyotikleri nasıl kullanmalıyım?