Bağlanma; yavru ile ona annelik yapmakta olan birey arasında kurulmuş bulunan guclu ilişkiye dayalı; yavrunun anneye yakın olmasını ve onunla temas halinde bulunmasını , annenin ise yavrunun ihtiyaclarına karşı duyarlı davranmasını iceren bir biyolojik sistem davranışıdır. Bu sistemin başlıca hedefi, yavrunun sağlıklı ve guvende olmasına; cevresini oğrenmesine ve keşfetmesine imkan sağlamaktır. Bağlanma ilişkisinin başarısı, cocuğun cevresini tanıma ve keşfetme sırasında guvenli zemini veya temeli ne derece başarılı bir şekilde kullanmış olmasına bağlı bulunduğunu soylemektedir.
Bebeklerde bağlanma davranışının meydana geldiği hassas devre 2,5 yaştan onceki doneme rastlamaktadır. En hazır olunan hassas devre ise ilk 1 yıldır. Hatta bebeklerde bu surelerin ay ay belirgin şekilde değişen ozelliklere sahip evreleri vardır.
Bağlanma davranışı “guvenli (secure) bağlanma”, “sakınmalı (avoident) bağlanma” ve “karasız/direnen (ambivalent/resistant) bağlanma olarak nitelendirilir.
Kişinin bağlanma şeklinin kişinin yakın ilişkilerinde, hayat problemlerine karşı takındığı tavır ve cozumunde, strese karşı duyarlılığında, yaşadığı heyecanın duzeyinde ve insan hayatında omur boyu her durumda etkili olduğu bircok calışmayla kanıtlanmıştır.
Anneden ayrılmanın, bağlanmayı olumsuz yonde etkilediğini veya yok ettiğini, bunun da ozellikle ilk cocuklukta beden ve ruh sağlığının bozulmasına sebep olduğunu yapılan calışmala belirgin bir şekilde ortaya koymuştur. Bağlanmanın olmaması, temel guvenlik duygusunu sarsmakta, bağlanma figuru ile olan hassas ilişkiyi bozarak “kabul gorme”, “kabul etme ” butunuyle ait olma” duygusunu gidermekte, insanın sosyal bir varlık olma ozelliğinin kaybolmasına sebep olmaktadır.
Bağlanma teorisinde sevgi ve heyecan gosterme yeteneğinin kaybolması, sevgi gosterme ve sevgi yeteneğinin bulunmayışı, ozellikle ev hayvanlarına karşı kotu davranma, yalan soyleme, bir şeyler calma, kalıcı arkadaşlıklar kuramama gibi durumların Reaktif Bağlanma Bozukluğu olabileceği ongorulur. Ya da aynı şey “Anaclitic depresyon “ olarak da nitelendirilebilir.
J. Bowlby erken yaşlarda anneden ve anne yerine gecebilecek birinden ayrılmanın, cocuğun kişiliğinin gelişmesini ciddi şekilde etkilediğine işaret ederek, bu etkilenmenin en olumsuz sonuclarının psikopatik bir kişilik oluşmasında gorulduğunu soylemektedir.

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]