Gunumuzde bebeklerin anne sutuyle beslenmesinin cok onemli olduğu tartışılmaz bir gercektir. Ancak ne yazık ki bazı annelerin ceşitli nedenlerden dolayı doğumdan sonra sutleri gelmez.
Emzirme bebek icin cok yararlı olduğu kadar annelik duygusunu da guclendiren onemli bir işleve sahiptir. Bebeğin buyumesi, gelişmesi ve ileride sağlıklı bir yaşam surmesi ailenin sağlayacağı imkanlarla mumkundur. Bebeğin yaşamının ilk aşamasındaki en onemli ihtiyaclarından biri anne sutudur. Onun anne sutuyle sağlıklı ve mutlu buyumesi anne babayı da mutlu edecektir.
Anne sutu ve emzirme
İlk 4-6 ayda, anne sutu bebeğe gerekli olan tum besinleri iceren ve tek başına yeten ideal bir besindir.Sut emmeye cevap olarak uretildiğinden, bebek doğar doğmaz ilk yarım saat icinde, gunun diğer saatlerinde ise sık sık emzirilir.
Anne sutunun bebeği enfeksiyonlara karşı koruyucu pek cok ozellik taşıdığı da bilinen bir gercektir. Bu durumun en onemli nedeni : anne sutunde bulunan antikorlardır. Ozellikle doğumdan sonraki ilk birkac gun salgılanan kolostrum adlı sutte bol miktarda bulunan bu antikorlar bağırsak mukozasında emilemedikleri icin koruyucu etkilerini doğrudan mide bağırsak mukozası uzerinden ya da solunum sistemi uzerinden gostermektedir.Probiotik flora kurulduğu gibi , anne sutundeki bu antikorların pek cok hastalık yapıcı mikrobu oldurucu etkiside vardır. Anne sutunu goz enfeksiyonunda damla olarak kullanıldığını hatırlıyorum. Anne sutuyle beslenen bebek boylece enfeksiyonlardan korunur. Sonraki gunlerde anne sutunun birleşimi biraz değişir ve olgun anne sutu haline gelir. Anne sutu ile beslenen bebeğe ilk uc ayda ayrıca su vermeye bile gerek kalmaz. Anne sutunun bebeğe hafif enfeksiyonlardan cok ağır enfeksiyonlara karşı sağladığı bu koruma ozellikle ilk birkac ayda buyuk onem taşır ve emzirmenin suresiyle orantılı olarak yararı artar.
Peki. Eğer doğumdan sonraki uc gun icinde sutunuz gelmezse…
Bazı anne adaylarının doğumdan sonra yaşadıkları buyuk mutluluk, yerini bebekleri emzirme saatinde kendilerine verildiğinde uzuntuye bırakır. Cunku bebeğin emmesine rağmen memeden sut gelmez. Bazı durumlarda ise memeden gelen sut miktarı oldukca yetersizdir ve bebek emebildiği bu sutle doymaz. Anne sutunun gelmemesi yetersizliği veya kesilmesi halinde genellikle ilk cozum olarak bebek mamalarına baş vurulur. Ancak bebek mamalarının tamamen anne sutunun yerini alması mumkun değildir. Bu nedenle bebeğin anne sutuyle beslenmesi icin var olan carelere baş vurmakta fayda vardır.
İşte Cin tıbbında onemli bir yere sahip olan Akupunktur bu noktada karşımıza denenmesi gerekli bir cozum olarak cıkar. Akupunktur sadece anne sutunun gelmemesi durumunda değil , ceşitli hamilelik donemi ve doğum sonrası şikayetlerinde de başarılı sonuclar verebilmektedir.
Anne adayları ceşitli sorunlarında akupunktura baş vurabilirler.
Akupunkturu hamilelik doneminde ve doğumdan sonra ceşitli sorunların cozumunde kullanarak inanılmaz sonuclar almak mumkun. Ornek vermek gerekirse : Hamilelik doneminde sık karşılaşılan sorunlardan biri olan mide bulantıları ve kusmalarda cok başarılı sonuclar alabiliyoruz. Cok yakın zamanda bir hastam vardı kendisi daha once şiddetli bulantı ve kusmaları nedeniyle uc kez kurtaj olmuş bir anne adayı. Kendisine normal ilacları verdim. Kusmaları kesilmedi. Serumlar verdim olmadı. Ancak bu sefer inat ettik , bu bebek doğacaktı , cunku bu aile bir bebek istiyordu. Sadece iki seansta bulantı ve kusmaları gecti. Daha sonra başka hastalarda da denedik ve başarılı sonuclar aldık. Bu durumun şimdilik bilimsel bir acıklaması yok ancak araştırılmalı. Cunku elde edilen sonuclar cok şaşırtıcı. Ve akupunkturun anneye ve bebeğe zarar verebilecek hicbir yan etkisi yok.
Annenin sutu azsa veya hic gelmiyorsa akupunktur denenmeli.
Doğumdan sonra karşılaşılan bir sorun olan sut azlığı veya sutun hic gelmemesi durumunda akupunktura baş vurabildiklerini belirtiyor : “Goğsun on duvarında 2 nokta var. Bu noktalar lazerle veya cok ince iğnelerle uyarılıyor.( Goğus duvarı olduğu icin cok derine uyarı veremiyorsunuz ).Ben genelde ufak iğneyi kullanıyorum. Kolda bir nokta var onu kullanıyoruz, bir de sırtta iki noktaya iğneleme yapılıyor. Doğumdan sora en gec 3 gun icinde sutu gelmeyen veya az olan anneye uygulamanın yapılması gerekiyor. İğneyi soktuğunuz yerden beyine doğru olan enerji akışı cok onemli. Bu şekilde beyinde prolaktin yuksekliği yaratılıyor. Tabii bunun lokal etkileri de var ve sut kanallarında sutun uretimini sağlıyor. Bu anlattıklarım elde edilen başarılı sonucun Batı tıbbı ile acıklanmasıdır. Ancak gercekte iceride olan olay bilinmiyor. Akupunktur noktaları ağrısızdır. Uygulanması cok zahmetsiz , vucuda hicbir ilac girmiyor ve iki seansta sonuc almak mumkundur, başarı her zaman mutlaka olmuyor ama denemenin de hicbir zararı yok. Hastaya oturup her şeyi anlatmak gerekir. Tabii ki akupunkturu uygulayacak kişinin bunu cok iyi bilmesi gerekli. Akupunktur cok ciddi bir bilim dalıdır. Akupunkturda her hastanın ve hastalığın haritası farklıdır.
Akupunktur hamilelikte de cok yararlı
“Akupunktur bir hastalık tedavisi veya duzeltme unsuru değildir. Bunyenin regulasyonunu duzeltme vasıtasıdır ve bu nedenle hamilelikte ve doğum sonrasında gorulen bircok sorunu ortadan kaldırır. Hamileliğin başlangıcından itibaren anne adayı migren şikayetleri cekiyorsa, bunun hicbir ilac veya vasıtayla tedavisi yoktur. Ancak Dunya Sağlık Teşkilatı’nın bildirisinde de belirtildiği gibi hicbir yan etkisi bulunmayan akupunktur bu migreni tedavi eder. Akupunktur hamile kadının astımını duzeltir, anne adayı bel ağrısı cekiyorsa bunu duzeltir, omuz ağrısını, herhangi bir bağırsak sorununu, ishali gecirir.
Hamilelik doneminde sık karşılaşılan sorunlardan biriside kusmalardır. Akupunkturla bu kusmaları tedavi edebiliyoruz. Tabii anne adayı iğnelerden korkarak akupunkturu istemeyebilir,bu konuda ikna olmayabilir. O zamanda biz bebeğe de hicbir zarar vermeyen lazer tedavisiyle akupunkturu uygulanabilir. Zaten lazer kendi başına bir tedavi şekli değildir, akupunktur noktalarıyla bir tedavi vasıtasıdır.

[h=2]İstanbul Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]