Bu olumlerin nedenlerini 3 ana grupta toplamak mumkundur:
1) BEBEĞE BAĞLI SEBEPLER
Anne karnında olumlerin yuzde 20 ila 40’ı bebeğe ait nedenlerle olur. Bunlar icinde en cok goruleni doğumsal yapısal anormalliklerdir. Tum rahim ici olumlerin yaklaşık yuzde 30’u bu anormallikler nedeniyle meydana gelir. Bunlar icinde kalp anormallikleri ve beyindeki anormallikler en onemlileridir. Ayrıca spina bifida denilen ve bebeğin sırtında omurga uzerinde kapanmadan kalan bir delikten omuriliğin bir kısmının dışarı cıkması olarak ozetlenebilecek durum da bebeğin olumune neden olabilir. Bu riski azaltmak icin gebe kalmadan 3 ay once başlamak uzere gunde 400 mikrogram folik asit tableti alınabilir. Bundan daha iyisi ise yemeklerde salata ,ozellikle yeşil yapraklı olanları tercih ederek gereken folat hem daha tabii yollarla alınmış olur hem de luzumsuz ilac kullanmamış olursunuz.
Bu yapısal bozuklukların coğu gebeliğin 20-22. haftasında yapılan detaylı 2.duzey ultrason ile ortaya cıkartılabilir. Kromozom bozukluklarına bağlı sendromlar da olume yol acabilir. Bunlar icinde en sık goruleni trisomi21 yaniDown sendromudur. (mongol cocuk) Bunun tanısı gebeliğin 11-14. haftaları arasında yapılan ikili taramatesti ve ultrasonda ense kalınlığı olcumu (NT) ile konulabilir Bu testler sonucu riski artmış bulunan kadınlara amniyosentez onerilir. Bebeğin rahim icinde bir enfeksiyona tutulması olum nedenleri arasındadır. Bunlar tum olu doğumların yuzde 6’sından sorumludurlar. Kan uyuşmazlığı nedeniyle de bebek olumleri meydana gelebilir. Annenin kanı Rh negatif ve babanın kanı Rhpozitif ise, bebeğin kanı da Rh pozitifse, bu durumda sorun oluşabilir. Ozellikle bu annede ikinci bebek olumsuz etkilenir. İlk bebeğin Rh pozitif olan kanı anne dolaşımına gectiğinde anne bu kana karşı antikor oluşturur. Anne kanındaki bu antikorlar ikinci bebeğin kan hucrelerine saldırır ve onu kansız bırakır.
2) PLASENTAYA BAĞLI SEBEPLER
Plasentaya bağlı sebepler karın icinde bebek olumlerinin yuzde 20-35’ini oluşturur. Plasenta bebeğin anneden gelen kan akımına aracılık eden ve rahim duvarına yapışmış bulunan bir organdır. Bir ucundan da gobek bağı cıkar ve bebeğin gobeğine bağlanır. Bazen plasenta doğumdan once yapıştığı rahim duvarından ayrılabilir. Ozellikle yuksek tansiyon ve pre-eklampsi durumlarında plasenta doğumdan once ayrılabilir. Plasenta erken ayrılırsa bebeğe giden kan akımı azalır ve sonucunda bebek olebilir. Rahim ici bebek olumlerinin yuzde 14’u bundan dolayıdır. Plasentayı ve bebeği saran zarların iltihabı da bebeğe kan goturen damarların zedelenmesine yol acarak bebek olumlerine yol acar. Plasentadaki damarların travma nedeniyle kanaması bir diğer olum nedenidir. Anne karnına alınan şiddetli darbeler veya karın uzerine şiddetli duşmeler bu tur plasental kanamaları başlatarak ciddi tehlikelere sebep olurlar.
3) ANNEYE BAĞLI SEBEPLER
Olumlerin yuzde 5 ila 10’u anneye ait sebeplerden dolayı olur. Bunlar arasında en onemli olanları diyabet ve hipertansiyondur. Gebelik oncesi diyabeti olanlar ve insulin kullananlar kan şekerlerini iyi duzenlemiş olarak gebe kalmalıdırlar. Gebelik suresince insulin dozları gebeliğin artan ihtiyaclarına gore cok iyi duzenlenmelidir. Ayrıca gebelikte oluşan bir diyabet turu de vardır. Bunun tanısı icin gebeliğin 26-28. haftalarında şeker yukleme testi yapılabilir. Fakat bu test esnasında 100 gram gibi cok yuksek dozda şeker kullanılmaktadır. Bu nedenle aşırı bulantılar, bayılmalar ,kanda aşırı şeker yukselmeleri ya da duşmeleri gorulmektedir. Gunluk hayatta kimse bu kadar cok şeker almaz. Bu testin sonuclarını yorumlamada da bir standart yoktur. Benim kendi uygulamam bu haftalarda aclık ve tokluk kan şekeri bakılması ve HbA1c duzeyinin olculmesi şeklindedir. Gebeliğe bağlı diyabet varsa, once diyet ve gerekirse ilaclarla normal kan şekeri duzeyi sağlanmalıdır. Anneye bağlı bir diğer neden ise antifosfolipid hastalığıdır. Bu hastalıkta gebe kadının plasentasındaki damarlar icinde kucuk pıhtılar oluşur ve damar tıkanıklığı yaratarak bebeğin kanakımını engeller. Bu kadınlarda aspirin ve diğer kan sulandırıcı ilaclar kullanılabilir.
KORDON DOLANMASI
Kordon dolanması sık rastlanan bir durumdur. Ozellikle uzun kordonlu bebekler boyle doğar. Gobek kordonu 80 cm civarıdır. Kordonun bir ucu bebeğin gobeğine , diğer ucu ise plasentaya bağlıdır. Annenin kanı rahimden plasentaya akar. Plasentadan da kordon vasıtasıyla bebeğe gecer. Kordon, anne ile bebek arasındaki kan akımını sağlayan bağdır . Cok onemli bir gorevi vardır. Kordon ne kadar uzunsa dolanma riski de o kadar cokdur. Uzunluğu 100 cm’ye kadar olan kordonlar normal sayılır. 100 cm’den uzun olanlar “ riskli” kabul edilir. Bebeklerin bircoğu kordon dolanmasıyla doğar. Kordonun boynun etrafına dolanması bebekte doğum oncesinde herhangi bir sorun oluşturmaz. Yani olum nedeni değildir. Normal doğumlarda rahmin kasılmaları sırasında bebeğin vucudu ve kordon sıkışır. Bu durumda bebeğe giden kan akımı gecici bir sure icin azalır. Boyle bir sıkışmada kardiotokografi cihazı yardımıyla bebeğin ne durumda olduğunu tahmin edebiliriz. Yani bebeğin kalp atış hızında gecici duşmeler meydana gelir. Bu durumda eğer bebek yeterince kan alamıyor ve doğurmaya da daha uzun sure varsa bebeği olum riskinden korumak icin sezeryan tercih edilir.

[h=2]İstanbul Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]