Bir problemle karşılaştığımızda kaygılanabiliriz. Bu normal sayılabilir. Kaygı her zaman kotu bir şey değildir. Kaygı vucudumuzun tehlikeye verdiği doğal bir yanıttır. Stres altında dikkatimizi odaklamamıza ve motive olmamıza yardımcı olur. Ama anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerin kaygıları, normal bir hayat surdurmesini engelleyecek kadar yoğundur. Anksiyetenin Turkcedeki karşılığı kaygıdır, kişinin her an kotu bir şey olacakmış hissine kapılması, felakete odaklanmak, endişe duygularının yoğunlukta olması, huzursuzluk, asabiyet, gergin ve tedirgin olma durumudur.
Bedenimiz anksiyeteli bir durumla karşılaştığında kac ya da savaş tepkisine bağlı olarak bircok fiziksel belirti gosterir. Orneğin; aşırı idrara cıkma, carpıntı, terleme, baş ağrısı, uykusuzluk, kas gerginliği gibi bircok belirti ortaya cıkar.
Anksiyete bozukluğu; kişilerin coğu zaman normal gunluk aktivitelerini yerine getirmesine engel olur. İşini ve aile sorumluluklarınızı yerine getirememe, aşırı kaygılı ve gerginlikten dolayı gunluk aktivitelerden uzak durma, her yerde felaket ve tehlike olduğunu duşunmeye yol acar. Beklenmeyen ani kalp carpıntısı ve panik ataklara yol acar ve dolayısıyla kişiyi depresyona surukleyebilir.
Tedavi olarak, bilişsel ve davranışsal terapi ile olumsuz olan duşunce kalıplarını hastaya gostererek gercekci olmayan duşunceler yerine daha mantıklı duşunceleri tanımasına yardımcı olunabilir.
Bircok kaygı giderici anti-depresan ilacları anksiyete tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak davranışcı terapilerle beraber kullanıldığında daha etkili bir sonuc elde etmek mumkundur.

[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]