Nasıl bir insanda; sağlıklı ve fonksiyonel olabilmek icin kandaki şekerin normal bir aralıkta olması gerekmektedir. 70-110 arası gibi. Tansiyonumuzda en cok 140/90 olmalıdır. Vucudumuzda, da stres belli bir aralıkta bulunur. Buna eustres yani normal, işlevsel stres denir. Dersini calış-işe git diyen bize motivasyon sağlayan otonom sinir sistemimizin yonettiği OTOMATİK bir sistemdir. Vucudumuzu ve benliğimizi hayatta ve ayakta bırakacak olan ve asla susturulamayacak olan ALARM SİSTEMİMİZ.
Bizler; ormandaki atalarımızın en atik, en korkak, en şuhpeci, en cesur olanlarının torunlarıyız. Genlerimiz bu ozellikleri bizlere aktardı. Cevresel koşullar gunumuzde stres oranımızı artırıp kaygımızı yukseltmektedir.
Kaygı, endişe, anksiyete, aynı duygu durumundan bahsediyor. Bazen ic catışmalar bazende dış catışmalar endişe doğurur. Distres fazladan endişe enerji kaybıdır. Vucut bilincli amacına olduğu gibi bilincsiz endişe kaygı ve ofkeyede enerji harcar.
Kişide ozguven duşukluğu ortalıkta tehlike olmasada “beceriksizim” gibi otomatik duşunceler, basit bir işlev ile luzumsuz alarm calmasına savunucu bir tutunma ve uygunsuz yanıt vermeye sebep olur. Orneğin en kucuk bir iş goruşmesinde son derece eğitimli bir gencin eli ayağı birbirine dolaşır ve performansını sergileyemez.
Freud; acığa cıkamayan durtuler anksiyete yaratır demiştir. Durtuleri surekli bastıran ust benlik (ahlak vicdan) benliği, kimliği, toplumsal itibarı korur ama endişe ortaya cıkar. Durtuleri erteleme işini sonsuza dek yapamayız bir an once care bulunmalıdır. Yoksa surekli bastırdığımız duygular sebebi ilede “kontrolumu kaybedersem” kaygısı yaşarız.
Ayrılık anksiyetesi ilk doğumla oluşur. Sevgi ve yakınlık ile ozgurluk ve bağımsızlık arasında secim yapmakta zorlanan cocuk endişe başlar.
Bazı olay ve durtulerin surekli olarak bilincten uzaklaştırılması FARKINDALIĞIN KONTROL ALTINA ALINMASI yani SECİCİ DİKKATSİZLİK veya YER DEĞİŞTİRME ve COZULME (disosiyasyon) gerektirir. Orneğin ofkelendiğimiz kişinin adının unutulması veyahut eşine kızıp cocuğunu azarlayan anne, trevmatik bir olayı hatırlayamama gibi.
Cocuklukta sık sık uzun sure anne ve babadan ayrılıklar yaşamış ve travmatize olmuş cocuklar buyuyunce anksiyete bozukluklarına adaydırlar.
Koşullanmış anksiyete; cocukken yaşanılan travmaya benzer yaşantılar ve benzer duygular buyuyuncede anksiyete cağırır. Yaşamın anlamı; bizim ona yuklediğimiz anlamdır. Anksiyete yaratan OLAY DEĞİL, bizim olaylara yuklediğimiz anlamdır. Anksiyete-kaygı beynimizde cevrede değil. Beyin cekirdeğimiz AMİGDALA korku ve anksiyete kaynağıdır. Sağlıklı anksiyete uretici ve yaratıcı, calışkan yapar. En bilinen anksiyete bozukluğu ceşidi panik bozukluktur. PANİK BOZUKLUKTA, cevresel patoloji cocuklukta cok fazladır. Cocukluk korkuları akranlarına gore daha fazladır.
AGORAFOBİ ucağa metroya binememe, kalabalık yerlere girememe şeklinde gozlenen kaygı bozukluğu ceşididir. Korku yada anksiyeteye alt beynimiz saldır yada kac komutu ile cevap verir. Bizlerde en iyi kacanların torunları olduğumuz icin endişeden kacıp sığınağımıza (evimize) kapanıyoruz.
GENELLEŞMİŞ ANKSİYETE BOZUKLUĞU; surekli olarak iş, aile, cocuklar, gelecek uzerine KONTROL EDİLEMEYEN ve kişiyi işinden gucunden geri bırakan, 6 aydan uzun suren kaygı hastalığıdır.
Kaygı bozuklukları grubuna toplumda konuşamama, yazamama, yiyeyememe gibi semptomlarla kendini gosteren SOSYAL ANKSİYETE (sosyal fobi), orumcekten, yılandan, kediden, kandan, karanlıktan, bocekten, yukseklikten korkan, OZGUL FOBİ bozukluğu denir.
Kaygılarını bedenleriyle ifade eden SOMATİZASYON, HİPOKONDRİYASİZ bozuklukları kulturumuzde yaygın gorulen hastalıklardır.
Anksiyete (kaygı) bozukluğunu taklit eden bedensel hastalıklar hipertiroidi hipotiriodi (tiriod hormonların duşmesi veya yukselmesi) yani guatr hastalığı, kalp mitral kapakta cokme (MVP), kan şekerinin duşuk olması, alkol ve madde yoksunluk donemleri, kalbi besleyen damarlarda daralma ve tıkanma (kroner arter hastalıkları), feokromasitoma gibi bobrek ustu bezi hastalıkları bazı beyin hastalıklarıdır.
Bedensel hastalıklar; kaygıyı cağırır, kaygı bedensel hastalığı prognoz (gidişini bozar) psişik problemler uzun vadade psikosomatik hastalıklara donuşur (astım, ulser, egzama, kolit, adet duzensişzlikleri gibi) kaygılı kişer fiziksel ağrılarında daha yuksek hissederler.
Ozellikle erkekler kaygılarını; ofke, şiddet, alkol, madde, sigara, kumar, aşırı cinsellik masturbasyon ile ifade edebilirler. Bazende iş kolik olurlar. Kadınlarda kaygılarını; cok konuşma kavga, ağlama nobetleri, aşırı alışveriş, sigara alkol, artmış yada azalmış cinsel aktivite, fazla yemek, internet bağımlılığı şeklinde ortaya koyabilirler. Son soz kaygı; bedensel, ruhsal, ekonomik, işte, evde, ailede kayıptır ve tedavi edilmelidir.
Uzm. Dr. Zeynep Pınar

[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]