Ankilozan spondilit ve asidoz3 aydan uzun suren, bel/kalca bolgesinde egzersiz / hareketle hafifleyip, istirahatte ve ozellikle sabah tutukluğu-ağrı ile seyir gosteren, periferik eklem ve muskuloiskeletal sistem dışı tutulumlarında klinik tabloya eşlik ettiği Kronik Sistemik İnflamatuar Romatizmal bir hastalıktır.
Klasik soylemde “Hastalığın Nedeninin Bilinmediği” belirtilmekle beraber, kliniğin seyrinde tutulum karakteristiğinden bahsetmek gerekir. Ankilozan Spondilit ve diğer spondiloartropatilerin belirleyici ozelliği, kemiklerle tendon (kiriş) ve ligamentlerin (bağ) birleşim noktalarında (entezis) kronik enflamatuvar reaksiyonun (entesopati) oluşmasıdır. İltihabi surecin uzun sure tekrar ediyor olması etkilenen bolgede ağrıların ortaya cıkmasına neden olduğu gibi, ligament ve tendonların surekli enflamatuvar surece dahil olmaları kireclenmelerine ve zamanla yeni kemikleşmiş yapıların ortaya cıkmalarına neden olur. Orneğin kalca eklemi (sakroiliak) gibi kısmen oynak olan fibrokartiloginoz birleşke de klinik tablo kemik ankilozu ile neticelenir, omurga aralarındaki (intervertebral) ligament, anulus fibrozisin kemiklerle birleşim yerlerinde entesopatiler gelişirse, bambu kamışı olarak da adlandırılan vertebra (omurga) aralarında ince kemikleşmelerin (sindesmofit) gelişmelerine neden olabilmektedir.
* Bu bilgiler belde oluşan ağrıyı veya aşil tendon enflamasyonuna bağlı baldırdaki ağrıyı acıklayabilir, ancak klasik anlayış Enflamasyon Oluşum Surecini aydınlatan doyurucu bir oğreti ortaya koymuş değildir!
*Hastalığın sinsi bir şekilde başladığı belirtiliyor, bu noksan bakış acısıdır. Gercek şudur ki; vucudumuz henuz yapısını değiştirmeden once her gelişmeyi ve her farklılaşmayı bizlere bildirmektedir, tek sorun biz bunu goremiyor ve okuyamıyoruz.
Bu yazının, enflamasyon oluşum nedenlerinden birinin uzerinde durarak ‘Ankilozan Spondilit’in temeli ve progresyonunun (ilerleme) anlaşılmasına ışık tutacağı kanaatindeyim.
Bakış acımızı klasik anlayışın dışına cıkarak tekrar duzenlersek:
- Genetik alt yapı, hastalık oluşumu ve duruma protektif (koruyucu) onarım yaklaşımı
- Eklem Enflamasyonu ve Bağırsak Disfonksiyonu
- Tensegriti yapı bozulması ve sakroilit
- Bağ dokusu ve asidozun etkisi
- Surrenal bez, stres, kortizon, noradrenalin salınımı, enflamatuar tepkide orantısız artış gibi daha bircok yeni başlıkların acıklanması gerektiğine inanıyorum. Bu yazımızda ASİDOZ ve tedavi onundeki engelleyici yonu uzerinde duracağız.
Asidoz ve Enflamasyon
Vucuttaki dengenin (Homeostazis) korunması bircok parametrenin beraber / koordine calışmasına bağlıdır.
Vucudumuzda cok az miktarda bulunan hidrojen (H+) iyon konsantrasyonu asit baz dengesini sağlamaktadır. Organizma sıvılarında bu iyonun minimal değişikliği, beraberinde fizyolojik regulasyon mekanizmaların değişimini tetikleyerek bir kısım enzimatik reaksiyonların başlamasına neden olmaktadır.
Hidrojen iyon konsantrasyonunun sıvı ve dokularda ki artışına ASİDOZ, azalmasına ise ALKALOZ denilmektedir. Vucut sıvılarında ki H iyon konsantrasyonunu simgelemek icin pH sembolu kullanılmaktadır, bu değer yukseldikce ortam alkali olurken, duşuşu ise sıvının asitleştiğini belirtmektedir.
İnsan sağlığının korunması icin pH değerimiz surekli sabit (pH 7,4) tutulmak zorundadır. pH (asit/baz) dengesi, HCO3 (karbonat) ve CO2 (karbondioksit) değerlerinin korunmasına bağlıdır. Eğer bunlardan bir veya her ikisinde de değişim başlarsa asit-baz bozukluğu meydana gelmektedir. Bu dengenin sağlanmasında ozelde akciğer-bobrek, genelde ise tum organların ve dengeleyici sistemlerin (tampon) koordinasyonu gerekir. Asidik iyonlar akciğer ve bobrekler vasıtasıyla dışarı atılır, eğer bu atılım gercekleşmezse vucutta birikim başlar.
Hucrelerin metabolik reaksiyonları ve enerji uretimi esnasında sulfirik asit, fosforik asit, karbonik asit, asetik asit gibi asidik maddeler oluşmaktadır. Eğer bu duruma bizim tukettiğimiz asidik yuku yuksek gıdalar da (taze peynir, şekerli/unlu, sigara, alkol, cay/kahve vb.) eklenirse ve bu pH dengesindeki asitleşmeye kayma duzeltilmezse kronik hastalıkların oluşumu kacınılmazdır.
Dışarı atılamayan asidik iyonlar, tampon sistemleri ve mineraller (magnezyum, klor, sodyum, kalsiyum vb.) tarafından notralize edilmezse bağ dokusunda birikerek vucut tarafından atılmayı/temizlenmeyi bekleyecektir. Asidozun suregen hal alması bolgesel kan dolaşımının (ozellikle kapiller (kılcal)) azalmasına ve dokuların beslenmesinin yetersizliğine neden olmaktadır. Cunku asitleşme hucrelerin elastikiyetini kaybederek sertleşmesine neden olmaktadır (eritrositler (kırmızı kan hucresi) sertleşir), katılaşma ile birlikte dokulara oksijen ve besin transportu yetersiz olacaktır. Ayrıca pH değerinin duşmesi kanın vizkozitesini (koyuluğunu) artırmaktadır. Kıvamı artan kanın damarlardaki (ince/dar kapiller, lenfatik dolaşım) dolaşımı yavaşlayacaktır.
Kronik asidik yuk artışı notralize edici minerallerin hızla tukenerek hucre rejenerasyonunda (onarımında) onemli yapı taşlarının eksilmesini beraberinde getirmektedir.
Fizyolojik olarak surekli dengelenen asit-baz regulasyonundaki bozulma ile birlikte enflamatuar yukun artışı tırmanacaktır. Sonucta yabancı girdiye karşı kontrollu başlayan enflamatuar tepki aşırı ve orantısız tahrip edici reaksiyona doğru kayma gosterecektir.
Ankilozan Spondilit ve diğer dejeneratif kas iskelet sistemi hastalık kliniklerinde eklemlerin alkali yapıya sahip kıkırdak doku, ligament (bağ), kirişlerin (tendon) asidik tuzlarla (laktik asit, fosforik asit, asetik asit, sulfurik asit vb.) yuklenmesi bu bolgelerde oluşan ağrının temel nedenlerinden biridir. Yapıların cevresindeki dolaşımsal problemlerde (venoz kanın yani metabolik atıklardan zengin, oksijenden yoksun hafif asidik yapıya sahip sıvının eklem cevresinde gollenmesi) kronik enflamatuar tepkiyi artıracaktır.
Ankilozan Spondilit kliniğinde sakroiliak eklemin enflamasyonu ile başlayan surecin kronik seyir almasında ‘Asid-Baz’ dengesinin optimal değerlerden (pH 7,35-7,45) uzaklaşarak asidoza kayması onemli ve mutlaka duzeltilmesi gereken predispozan (hazırlayıcı) faktordur.
Asidoz, hucre seviyesinde hastalık oluşum pentat (beşli) mekanizmasından biridir. Enflamatuar tepkinin baskılanmadan fizyolojik seviyeye getirilmesi, Ankilozan Spondilit ve diğer enflamatuar - dejeneratif vakaların kronik ilerlemesini durdurarak tamamen iyileşme paternine (surecine) girmesini sağlayacaktır.
Cozumsuz gibi nitelendirilen immun sistem tabanlı otoimmun hastalıklar semptomatik (belirti) odaklı değil, hucre seviyesinde başlayan hekimlik anlayışı kapsamında rasyonel irdelendiğinde olumlu sonuclar verecek, yaşam kalitesinin artması sağlanacaktır..
[h=2]Ankara Geleneksel Tıp Uzmanı uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Ankilozan spondilit ve asidoz
Sağlık0 Mesaj
●32 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Ankilozan spondilit ve asidoz