Ramazan-i serifteki oruc, IslÂmiyet’in bes sartindan birincilerindendir ve IslÂm’in seÂirlerinin en muhimlerindendir. Ramazan ayindaki oruc sadece ac kalmaktan ibaret degildir; saymakla bitmeyecek pek cok hikmetleri vardir. Bu hikmetlerinden bazilarini kisaca soylece siralayabiliriz:

1- CenÂb-i Hakk yeryuzunu bir nimet sofrasi seklinde yaratip, umulmadik tarzda ve hadsiz hesapsiz nimetlerle donatmistir. Boylelikle ‘rubûbiyetini’, ‘rahmÂniyetini’ ‘rahîmiyetini’ insanlara gostermistir. Ancak insanlar gaflet perdesi altinda olduklari veya unuttuklari icin bu hakikati tam goremeyebiliyorlar. Ramazan ayinda ise disiplinli ve muntazam bir ordu hukmune gecen mu’minler, iftar vakti “Buyurunuz!” emrini duymadan ellerini nimetlere surmezler. Gafletleri kirilir ve o Yuce Rabb’e karsi gercek bir ‘abd’, hakiki bir ‘kul’ tavrini takinirlar. Hem de topyekûn, tum Âlem-i IslÂmla birlikte...

2-Insanlar maiset, yani gecim yonunden farkli farkli yaratilmistir. Boylelikle Yuce Yaratici zenginlere fakirlere yardim etmelerini emretmistir. Bunun icin de her insana insanlara karsi sefkat etme hissi verilmistir. Ancak Ramazan ayi disindaki vakitlerde ac insanlarin acliklari tam olarak hissedilmedigi icin bu sefkat hissi tam uyanmaz. Ramazan ayinda ise en zenginden en fakire kadar herkes aclik hissini tadar. Herkes kendinden bir derece daha fakiri bulabilir ve ona sefkat ve yardimla mukelleftir. Iste Ramazan ayindaki oruc, bu hissi uyandirdigi icin sosyal hayatin huzuruna vesile olur.
ORUC SUKRUN ANAHTARIDIR
3-Insan, kendisine verilen nimetlere karsi sukurle mukelleftir. Insanin yaratilis gayesi de sukurdur. Sukur ise ancak ‘nimetin kiymetini takdir etmek’, ‘nimeti dogrudan dogruya Allah’dan bilmek’ ve ‘nimete ihtiyac hissetmek’le mumkundur. Ramazan-i Serif disinda insan, hakiki acligi tam hissetmedigi icin nimetlerin kiymetlerini takdir edemiyor. Ramazan’da ise ac kalmakla “Bu nimetler benim mulkum degil! Cunku bunlarin kullanilmasinda hur degilim” deyip nimeti nimet bilir ve gercek vazifesi olan sukre yonelmis olur.
4-Ramazan-i Serifteki oruc, maddî ve manevî bir perhizdir. Insan Ramazan ayi disinda diledigince yemek ve icmek ister. Bu sekilde bedenine cokca zarar verdigi gibi, helÂl ve haramlara dikkat etmedigi icin de manevî olarak da zarar gorur. Artik bu hÂldeki nefis dizginlenemez; nefis dizginleri ele gecirir, insana her istedigini yaptirtir. Ramazan-i Serif’teki oruc vasitasiyla nefis perhize alisir, riyazete calisir ve ‘emir dinlemeyi’ ogrenir. Demek ki Ramazan ayindaki orucun nefsin islahinda muhim bir tesiri vardir ve cihÂd-i ekber olan nefisle mucadelede en tesirli silah oructur.
5-Oruc dogrudan dogruya nefsin gururunu, enÂniyetini, kibrini kirar ve insana aczini, fakrini, noksanliklarini hissettirir, kul oldugunu bildirir. Hadisin rivayetlerinde vardir ki: CenÂb-i Hakk nefse demis: “Ben neyim, sen nesin?” Nefis: “Ben benim, Sen sensin!” demis. CenÂb-i Hakk nefse azab vermis, atese atmis yine ayni soruyu sormus, nefis de ayni cevabi vermis: “Ben benim Sen sensin!” Hangi azab verilirse verilsin nefis firavunluktan vazgecmemis. Daha sonra CenÂb-i Hakk nefsi ac birakmis ve ayni soruyu tekrarlamis: “Ben neyim, sen nesin?” Nefis demis: “Sen Rahîm olan Rabbimsin, ben ise Âciz bir kulunum”.
Orucun en mukemmeli butun hislere, azÂlara, duygulara oruc tutturmak, hepsini Allah’in rÂzi olacagi fillerle mesgul etmektir. Haramlardan, mekruhlardan hatta mÂlÂyani dedigimiz bos ve yararsiz islerden butun Âz ve hislere el cektirmektir. “Nice oruc tutan vardir ki, onlardan kendilerine kalan yalnizca aclik ve susuzluktur” nebevî ihtarindaki kimseler gibi olmamak icin gayret gostermektir. Ramazan-i Serif hepimize mubÂrek olsun! Hakk TeÂl tutacagimiz oruclari kabûl etsin. Âmîn.