Ramazan'ın ilk gunu ile birlikte nur ve feyiz dolu bir mevsimi yaşamaya başlarız. KÂinat şenlenir, dunya Cennetten suzulen nurÂnî bir hava ile dolup taşar.. Ulvi Âlemlerin masum ve mubarek sakinleri obek obek mu'minlerin cevresini sarar. Rahmet ulkesinden mujdeler, kÂinatın Rabbinden selÂmlar ve mağfiret umitleri getirir, Ramazan ayı...
Mukaddes kelÂmın nazil oluşunun yıldonumunu mu'minlerle birlikte cinler, melekler; ağacı, ciceği, boceği, kurdu, kuşu, denizi ve deryasıyla yaşlı dunyamız da kutlar. Gorunen ve gorunmeyen Âlemlerde tam manÂsıyla bir bayram havası yaşanır.





Bu ayın CenÂb-ı Hak katında mustesna bir yeri vardır. Yuce Rabbimiz kendisine muhatap olarak sectiği kullarına sonsuz rahmetinin en geniş tecellilerini bu aya tahsis eder. Başta Kur'Ân-ı Kerim olmak uzere! Tevrat, Zebur ve İncil gibi diğer semavî kitapların da bu ayda indirilmiş olması, bu gunlerin kıymet ve kudsiyetini artıran diğer bir husustur.

Mu'minlere İlÂhî bir ihsan olarak bu gunleri birer guzel fırsat bilerek değerlendirme, Rablerine olan kulluk derecelerini gosterme, Ona muhatap olabilme gayreti icine girerek tam bir ihlÂs ve şuurla ibadet ve taate koşarlar.

Bu gayretin neticesi elbette karşılıksız kalmayacaktır. Oruc tutup, Ramazan ayını bir kulluk şuuru icinde gecirenler tatlı bir Ânı yaşadıkları, huzura erdikleri gibi pekcok nimete de mazhar olurlar.

UbÂde bin Samit anlatıyor:
Ramazan ayının başladığı bir gunde Resulullah AleyhissalÂtu Vesselam şoyle buyurdu:

"İşte bereket ayı olan Ramazan geldi. Artık Allah'ın rahmeti sizi kuşatır. O ay, yeryuzune bol bol rahmet iner. Gunahlar affedilir. Dualar kabul olunur. Allah sizin iyilik ve ibadette yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı iftihar eder. Oyle ise kulluğunuzla kendinizi Allah'a sevdirin. Asıl bedbaht olan da, bu ayda Allah'ın rahmetinden nasibini alamayandır."(1)

Ramazan her yonuyle bir ibadet mevsimidir. Her mu'min namazı, orucu, iyilikleri hizmetleri ve duÂsıyla bu rahmet ve bereketten nasibini almaya calışır. Bilerek veya bilmeyerek yapmış olduğu gunahları icin Allah'tan af diler. Rabbine niyazda bulunur.

CenÂb-ı Hak da kulunun bu samimi dua ve niyazını karşılıksız bırakmaz, gunahlarını affeder, rahmetine garkeder.

Ramazan ayının kudsiyet ve bereketini bildiren şu hadis-i şerifi birlikte okuyalım. Peygamber Efendimiz geniş anlamda bu hususu dikkatimize vermektedir.

SelmÂn-ı FÂrisî (r.a.) anlatıyor:
Resul-i Ekrem Efendimiz AleyhissalÂtu Vesselam Şaban ayının son gunlerinde bize irad ettiği bir hutbede şoyle buyurdu:

"Ey insanlar buyuk ve mubarek bir ay yaklaştı, golgesi başınızın ustune duştu. Bu oyle bir aydır ki, icinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır. Allah o mubarek ayın gunduzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazı meşru kıldı. Bu ayda kucuk buyuk bir hayır yapan insan, başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır.
Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine gecer.
Bu ay Allah icin aclık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammul ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir.
Bu ay yardımlaşma ayıdır.
Bu ay mu'minlerin rızkını arttıracak aydır.
Bu ayda her kim oruclu bir mu'mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş gunahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden kurtulmasına sebep olur. Oruclunun sevabından da hicbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur."

AshÂb-ı Kiramdan bazıları, "Ya Resulallah, hepimiz orucluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz" dediler.
Bunun uzerine Resul-i Ekrem Efendimiz AleyhissalÂtu Vesselam, "Allah bu sevabı bir tek hurma ile, bir icim su ile, bir yudum sut ile oruclu mu'mine iftar ettirene de verir" buyurdular ve hutbelerine şoyle devam ettiler:

"Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden kurtuluştur.
Bu ayda kim kolesinin (işci ve hizmetcisinin) işini hafifletirse, Allah da onu affeder ve Cehennemden uzak tutar.
Bunun icin bu ayda şu soyleyeceğim dort hasleti fazlasıyla bulundurmaya calışınız. Bu dort hasletten ikisi ile Rabbinizi razı edersiniz, diğer ikisinden ise hicbir zaman ayrı kalamazsınız.

Rabbinizin rızasına sebep olan hasletlerin birisi, kelime-i şehadete devam etmeniz, diğeri de Allah'tan mağfiret dilemenizdir.
Vazgecemeyeceğiniz iki hasletin biri Allah'tan Cenneti istemek, diğeri de Cehennemden Allah'a sığınmaktır.
Her kim orucluya bir yudum su verirse, Allah da ona benim mahşerdeki havuzumdan oyle bir su icirecektir ki, Cennete girinceye kadar bir daha susuzluk cekmeyecektir.(2)


Kaynaklar:
(1) et-Tergib ve't-Terhîb, 2:99.
(2) A.g.e, 2:94.