Teşhiste en onemli basamak TECRUBELİ BİR CERRAH TARAFINDAN YAPILAN MUAYENEDİR. Hastalığın teşhisi basittir aslında, hastalar anus etrafında sivilce benzeri bir yapı ve bu yapıdan gelen iltihaptan bahsederler. Zor olan bu fistulun tipini, yerini, eşlik eden apse ve/veya diğer kucuk fistullerin varlığını belirlemek, fistulun icinde aktif iltihap olup olmadığını anlamaktır. Başarılı tedavinin temeli başarılı bir değerlendirme surecinden gecer. Muayenede ancak cok basit ve yuzeyel bir fistul varsa ek bir teşhis yontemine gerek kalmadan tedaviye gecilebilir. Tum diğer durumlar icin mutlaka anal bolgenin manyetik rezonans (MR) goruntulemesi gereklidir. MR ne kadar tecrubeli bir ekip tarafından yapılırsa o kadar iyi olur. Sırf yapılmış olması icin yapılan MR faydadan daha cok sıkıntıya sebep olmaktadır.
Tekrarlayan fistullerde veya komplike fistullerde iltihabi bağırsak hastalığını ekarte etmek icin mutlaka rektoskopi veya kolonoskopi ile kalın bağırsağın değerlendirilmesi gerekebilir.
ANAL FİSTUL TEDAVİSİ
Tedavi secenekleri cok farklıdır. Fistulun tavanının acılmasından tıkanmasına, yonunun değiştirilemesinden ic ağızın dikilmesine kadar bugune kadar bircok tedavi ve bunların alternatifleri bildirilmiştir. Yuzeysel basit fistul tedavisi haric hicbir yontemin başarısı %80’nin uzerine pek cıkamamıştır.
Tedavideki temel olay dışkı kontrolunu sağlayan anal sfinkterlerin hasar gormemesidir. İkinci nokta fistulun bozulmasıdır. Ucuncu nokta ise bu olayın ileride tekrarlanmayacak şekilde yapılmasıdır. Son nokta da hastaların ağrı ve tekrar normal hayata/işe donme sureleri ile ilgili problemleri en aza indirmektir.
Son yıllarda lazer tıbbın bircok alanında guvenle kullanılmaya başlamıştır. Aslında lazerin bir tedavi aracı olarak kullanılması yeni bir olay değildir. Ancak eski teknoloji ile uretilen lazerlerin etkinlikleri duşuk, yan etki riskleri yuksekti. Halbuki gelişen teknoloji ile birlikte tıp alanında kullanılan lazerlerde de buyuk gelişmeler oldu. Artık daha ince, esnek yapıya sahip, daha az enerji ile daha etkili işler yapan (boylece yan etki riski azaldı) lazer ucları uretilmiştir.
Lazerle anal fistul tedavisi (LAFT) nin en onemli ozelliği kullanılan lazer ucunun sfinkterlere ve diğer yapılara zarar vermemesidir. Boylece işe yaramazsa bile (%20-30 başarısız olabilir) hicbir yapı zedelenmeyeceğinden klasik yontemlerin yapılması sorun teşkil etmez. Ayrıca tekrarlayan fistullerde de rahatlıkla kullanılabilir. Lazer ile uretilen ısı enerjisi bu tunelin acık kalmasına yol acan icteki mikrop barındıran dokuyu eritir. Bu esnada dokudaki proteinler de erir ve lazerin ateşlemesi bittikten saniyeler sonra doku soğur. Soğuyan dokuyla birlikte proteinlerde soğur ve tuneli tıkayan bir hale donuşur. Tıpkı sıcak bir pensle sıkıştırılan lastik silginin eriyip şekil değiştirmesi gibi… Bu sayede fistul tıkanır, icindeki mikroplar olmuş olur, kotu dokular yakılmış olur. Bu teorik yararın pratikte gercekleşmesi icin mutlak gerekli olan şart fistul icinde hicbir şekilde apse odağı olmamasıdır. Eğer yarım santimlik bir alanda bile apse odağı kalırsa (MR 1 cm in altındaki apse odaklarını goremez) kapatılan tunel mikroplar icin bir cennete doner ve hızla ureyerek tıkacı eritirler ve fistul tekrarlar. İşte bu olayın olma riski %20 civarındadır. Bu MR da gorulemeyen apse odağı oranına eşittir. Bu nedenle LAFT icin en uygun dediğimiz hastalarda bile tedavinin %20 başarısız olma riski vardır.
Biraz once de bahsettiğim gibi LAFT bu şekilde başarısız bile olsa diğer tedavilere engel teşkil etmez. Ancak LAFT uygulaması oncesi iyi bir muayene ve MR arzu edilmesinin en onemli sebebi başarısızlık riskini en aza indirmek icin kucuk de olsa apse iceren fistulleri ayırt edebilmektir.

[h=2]Bursa Genel Cerrahi uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]