Evliliğe adım atmaya calışan iki insan aslında bir şekilde krallıklarını oluşturmaya calışmaktadırlar. Yani kadın yeni krallığın kraliceliğine aday iken, erkek te krallığını ilan etmek istemektedir.
Kraliyetin oluşturulmasından hemen once de adaylar prenses ve prenslikten kurtulmak istediklerini ailelerine deklare ederler. Ana kralice boyle bir durumda oğluna yada kızına herhangi bir şey soylemeden once kendisi kurulacak bu yeni kraliyete hazır mı değil mi bunu sorgulamalıdır. İşi kolay değildir, ama buyukluk kendisinde kalmalıdır aslında, daha uc gun once cevresinde gezinen kucuk prensi evlenmek istediğini belirttiğinde ona bu bağımsızlığı vermek bir bakıma onemli bir ozveridir. Yeni kurulacak krallığı tanıyabilecek midir? İcişlerine, dışişlerine ve ekonomik durumlarına karışmama, onları somurge gibi gormemeyi becerebilecek midir? Kendisi Baba Kral’dan cok cekmiştir, bir erkek evlat doğurarak acaba ilerde “ben de ona bağlanır, onunla birlikte istediğim gibi mutluluklar yaşarım” mı? demektedir bilmeden.
Ana kralice sorumluluk sahibi, kendi duygularını tanıyan, aldığı gorevleri yerine getirebilen, inisiyatif kullanabilen, ozgur, fikirlerinde cevreden danışmanlık alsa da hur olabilen bir birey (prens yada prenses) yetiştirmekle yukumludur. Kendisi zamanında yanlış bir Baba Kral secmiş olabilir yada cok mutlu olmuş ve kendisince doğru bir kral secmiş de olabilir. Gun yetiştirdiği evladına kararları acısından saygı gosterme gunudur, secimi kendisince yanlış olabilir ama “kendisince” yanlış olduğunu bilmeli, bunu hissettirmemelidir. Tac takmaya hazırlanan iki genc insanı kendi doğrularıyla “guya” hata yapmaktan alıkoymaya calışmamalıdır. Eğer iyi bir evlat yetiştirdiğini duşunuyorsa o evladın kararlarını eleştirmemeli, sectiği insanı kotulememeli, bağımsızlığını ilan etme hakkını, sahip olduğu gucu kotuye kullanarak engellememelidir.
Gunumuzde bircok evlilikler de “ana kralice yada kralların” kurulan yeni yuvalar ustundeki hakimiyeti sonucu mutsuz krallıklara donuşmektedir. Yeni krallığında kral hala kucuk prens yada kralice hala kucuk prenses konumunda kalıp “evcilik” oynamaktadır.
Once “annem” sonra sen yada once “babam” sonra eşim denen bir yuvada hiyerarşi, duzen, sevgi bağları imkan yok kurulamayacaktır.
Evlilik tedavileri esnasında aşılamayan en onemli sorunlardan biri olarak bu durum gorulmektedir, arada derede kalan eş ne yapacağını bilememekte hungur hungur kaderine ağlamaktadır. Oysa bağımsızlığını kazanarak tacını kafasına gecirmiş eş nerede nasıl davranacağını gayet iyi bilip kukla olmayacak, sevgi saygı hak edecektir. Sadece eşlerimizi karşı cinsten değil anne ve babalarından da kıskanabiliriz, bunu doğal karşılayabilen, sevgisini elma – armut gibi birbirinden ayırmasını bilen eşin aile ici huzuru kraliyetinin buyumesine neden olacaktır.
Evlilik son derece profesyonellik gerektiren bir kurumdur, her şeyin krallık icinde bir kuralı olmalı. Bu kurallar eşler tarafından tayin edilmelidir. Anne, baba ve cocuklardan kurulu aile “esas” ailedir, ailem deyince kendi soyunu algılayanlar maalesef mutsuz kalmakta, kraliyetleri yerle bir olup, acıyı onların kucuk prens ve prensesleri cekmektedir.
Farkında olarak veya olmadan hata yapmasın diye kendi kafamız icindeki doğruları evlenme yaşındaki evladımıza giydirmek onun kişiliğine darbedir, bizler kendi evliliğimizde hata yaptık o yapmasın diye cabalamak, “bana ne ben o krallığın da kralicesi yada kralı olmak istiyorum” demekten ote bir şey değildir.
Boşanmaların %30 – 40’na yakınında neden anne – babalar olmaktadır. Evladımızın sectiği insanı beğenmek, sevmek, bağrımıza basmak mecburiyetinde değiliz. Bu secime saygılı olmak, saygılı davranmak zor da olsa gercekten başarmak zorunda olduğumuz bir durum. Unutmamalıyız ki evladımızı biz yetiştirdik, o da o secimi bizim oğretilerimizle yaptı, yani oğrencimizi başarısız bulsak bile bunun kendi yetersizliğimiz olduğunu duşunmeli, diploma aldıktan sonra hala ona bir şeyler oğretmeye yada dershaneye geri getirmeye calışmamalıyız, yeni tecrubeler kazanması uğruna tacını takmalıyız. Evlilikler kendi ailemizden gelen gelenek ve gorenekleri yaşatma adına yada soyumuzu devam ettirmek icin aileye yeni bir “hizmetli” yada “hizmetci” katmak değildir. Kurulan yeni yuva diğer yuvalar ile hicbir zaman karşılaştırılmamalı, kendimizinki dahil hicbir yuva diğerine ustun, saygın, değerli değildir. Hepsinin kendine oz dinamikleri, temelleri olmalıdır.
Akşam ustu once anne ve babasının evine uğrayıp, sonra kendi evine gelen yeni eş aslında sucluluk duymakta, anne – babasını yalnız bıraktığını duşunmektedir, burada bilerek yada bilmeden anne – baba da evladının suclu hissetmesini istiyor olabilir.
Değerli gencler sizlerin annenize yada babanıza herhangi bir borcu yok, borc olarak duşunduğunuz fedakarlıkları da asla onlara geri değil, kendi evlatlarınıza odeyin!
[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Ana kraliceler
Sağlık0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Ana kraliceler