Genc-yaşlı, kadın-erkek bircok insan, anlık mutsuzluklarını aynı sozcukle anlatıyor: Depresyon… Peki nedir depresyon? Hangi belirtileri verir, nasıl tedavi edilir, kendi kendine gecer mi?

Anadolu Sağlık Merkezi’nden Psikiyatrist Dr. Banu Buyukkal, ulkemizde neredeyse her 10 kişiden 1’inde gorulen depresyonun, gerek yuksek gorulme sıklığı, gerekse sosyoekonomik sonucları nedeniyle son derece onemli bir hastalık olduğunun altını ciziyor.

Dr. Buyukkal depresyonu, “kişinin duygularını, bedenini, duşuncelerini kısacası butununu her alanda ele gecirebilen cok boyutlu bir rahatsızlık” olarak tanımlıyor ve ekliyor:
“Depresyon kişinin yemek yemesini, uykusunu, sosyal işlevlerini tamamen etkiler. Kısacası insanların, ‘Topla kendini artık, sen bunu kendi kendine yapıyorsun. Kendi aklınla da cozebilirsin’ şeklindeki iyi niyetli cabalarının sonuc vermeyeceği bir durumdur.”

Dunya Sağlık Orgutu’nun istatistiklerine gore, dunyada herhangi bir anda 120 milyon kişi depresyonla mucadele ediyor. Global hastalık yuku anlamında dunyada 4. sırada yer alan depresyonun tedavisi, ABD’de yılda 30 ila 80 milyar dolara mal oluyor.

BİYOKİMYASAL BİR OLAY MI?
Depresyonun kaynağının ne olduğu ve beyindeki kimyasal değişimlerin depresyon uzerinde ne gibi etkilere sahip olduğu, bugun cevabı en merak edilen sorulardan bazıları. Depresyonun cok faktorlu bir hastalık olduğunu soyleyen Dr. Buyukkal, depresyon durumunda beyinde bazı biyokimyasal değişikliklerin gorulebildiğini soyluyor.

MEVSİMSEL DEPRESYON
Depresyonun ortaya cıkışında, cevresel faktorler ve hatta mevsimler bile etkili oluyor. Daha sık olarak sonbahar ve kış aylarında ortaya cıkan bir depresyon tipi olduğunu soyleyen Dr. Buyukkal, “Işığın, her insanın duygu durumu uzerinde mutlaka etkisi var. Mevsimsel duygu durum bozukluğu adı verilen grup ise, depresyonun bir alt grubu olarak kabul ediliyor. Bu mekanizmanın işleyişinde, ‘serotonin’ ve ‘noradrenalin’ gibi, normalde depresyonla ilişkilendirilen monoaminlerin yanı sıra ‘melatonin’ denen uyku sağlayıcı hormonun da etkisi olduğu ileri suruluyor. Ozellikle kış aylarında melatonin uretiminde artış oluyor” diyor.

BELİRTİLERİ NELER?
Dışarıdan da gozlenebilir ice kapanıklık, cokkunluk, mutsuzluk, ağlamaklı olmak, ilgi ve zevk kaybı, unutkanlık, iştahta değişiklikler (coğunlukla iştah azalması, ancak kimi zaman da iştah artışı şeklinde gorulur), uykuda değişiklikler (genelde azalma şeklindedir, ama artış da olabilir), kişinin hareketliliğinde azalma ya da artış, yorgunluk, enerjisizlik, kendini değersiz hissetme, aşırı ozguven eksikliği, sucluluk duygusu, olum ve intihar duşunceleri depresyonun belli başlı belirtileri olarak sıralanıyor.

Depresyon her iki cinste de goruluyor. Ancak kadınlarda gorulme oranı erkeklere gore daha fazla. Turkiye’deki istatistiklere gore kadınlarda yuzde 25, erkeklerde ise yuzde 10 oranında depresyon goruluyor. Bu rakamların erkeklerde duşuk olmasının bir nedeninin de erkeklerin tedaviye başvurmak konusundaki isteksizlikleri olabileceği duşunuluyor. Kadınlarda daha cok depresyon gorulmesinin hormonal nedenleri olabileceği vurgulanıyor. Ayrıca, kadının toplumsal konumunun da depresyon sıklığında rol oynayabileceği one suruluyor.

DEPRESYONUN TEDAVİSİ
Depresyon tedavisinin medikal ilaclar ve terapi ile yapıldığını, kullanılan antidepresanların mutlaka doktor gozetiminde alınması gerektiğini ifade eden Dr. Buyukkal, “Depresyonun ilacla tedavisi 6 ay ile 1 yıl arasında suruyor. Bircok kişi, kendini biraz iyi hissettiğinde hemen ilac tedavisini bırakıyor. Oysa kişi kendini iyi hissettikten sonra bile, biyokimyasal dengenin pekişmesini sağlamak icin birkac ay daha tedaviye devam etmesi gerekiyor. Bu yuzden vurgulanması gereken bir başka nokta da terapidir. Medikal tedavinin yanı sıra kişinin doktoruyla veya bir psikologla terapi işbirliğini surdurmesi nukslerin onlenmesinde cok etkili oluyor. Terapi uzun soluklu, emek ve kaynak gerektiren bir yontem, ama depresyonun genetik ya da biyolojik nedenleri olmasa da, psikososyal nedenlerinin anlaşılması ve cozulmesi acısından son derece yararlı” diye konuşuyor.