Son yıllarda aşk da hızlı tuketilenler listesine girince, kafalar karıştı. Psikolog Dr. Işın Akı’ya sorduk, ''Aşk bir gercek mi, yoksa Adem’le Havva’dan kalan bir masal mı?'' - Seniz Erten




Grup dinamiği, cekirdek aile ve kadın-erkek ilişkileri konusunda calışmaları bulunan Dr. Işın Akı’yla aşkın hallerini konuştuk. Akı ''Aşkın bir omru var ve bu omrun suresini uzatmaya calışmamak gerekiyor. ‘Ben Âşık oldum. Bunu senelerce surdurmeliyim’ gibi saplantılar yapmamalı. Aşk sevgi ve guvene donuşebilmeli'' diyor.

Aşk bir gercek mi, yoksa Adem’le Havva’dan kalan bir masal mı?

Aşkın hormonların etkisiyle oluşan bir gercek olduğunu duşunuyorum. Bununla birlikte aşkın bir omru var ve bu omrun suresini uzatmaya calışmamak gerekiyor. ''Ben Âşık oldum. Bunu senelerce surdurmeliyim'' ya da ''Ben aşk evliliği yaptım. Bu aşkı senelerce surdurmeliyim!''gibi saplantılı olmamalı. Aşk sevgi ve guvene donuşebilmeli.

Aşk hormonların etkisiyle oluşuyorsa eğer, o kadar insanın icinde neden ‘O’ kişiye Âşık oluyoruz da başkasına olmuyoruz?

İkinci bir nedeni, bilincaltımızdaki kalıplar, programlamalar, dinamikler. Bir başka neden, sosyal statu. Benim yanımda kim olmalı? Ailem, arkadaşlarım ne der?

Bilincaltı kalıpları nasıl etkiliyor kime aşık olacağımızı?

Ailede yetiştirilme şeklimiz ve gunluk yaşantımızdaki bazı şeyler ‘O’ kişiye cekilmemize sebep oluyor. Her cocuk mutlu hissetmek, sevilmek istiyor. Şimdi ebeveynlerinden beklediği ilgi ve sevgiyi alamayan bir cocuk duşunun. Bu cocuk buyuduğunde, anne-babadan sevgiyi alamadığı icin gidip onu sevmeyen birini bulabilir. Ona kendini sevdirmek icin uğraşırken aslında bir yandan da bilincaltında ebeveynine sevdirmeye calışıyor olabilir.

Sanal aşklar ‘ilişkiler’ aşkın ne halidir?

Kişi zaman zaman kendisini test etmek ister. ''HÂl beğeniliyor muyum?'' gibi. İnternette bunun karşılığını, orneğin kendinin on sene onceki fotoğrafını koyanlar olarak goruyoruz. Genellikle o test, gun gelip kişiler gercek dunyada buluştuklarında ya da ilişkide ufacık bir baskı oluştuğu anda başarısız oluyor .

Cocuklarının ‘mukemmel’ olması icin uğraşan super anneler, super babalar var... Bu mukemmeli yaratma arzusu ileride cocuğun duygusal hayatını nasıl etkiliyor?

Mukemmelliyetci ebeveynin cocuğu, ilerki yaşamında genellikle oğrenilmiş caresizlik yaşıyor.

Oğrenilmiş caresizlik nedir?

Size bir deney anlatayım. Buyuk bir akvaryuma kucuk ve buyuk balıkları koyarlar. Normal olarak buyuk balıklar, kucukleri yemektedir. Daha sonra akvaryumu cam bir bolme ile ikiye ayırır ve kucuk balıkları bir tarafa, buyukleri obur tarafa koyarlar. Buyuk balık, kucuk balığı yemek icin yaklaştığı her seferde cam bolmeye carpar. Bir sure sonra cam bolmeyi kaldırdıklarında, buyuk balık, kucuk balıkla burun buruna gelse bile bir şey yapmamaktadır.

Şu anda İstanbul’da bir suru kadının ‘Erkek yok!’ diye uzulmesi de bir oğrenilmiş caresizlik midir?

Tabii ki...

Mukemmelliyetci babanın kızları evlenince ne oluyor?

Bir sure sonra ''eşim nasılsa beni beğenmeyecek'' deyip geri cekilmeye başlıyorlar. Nasıl olsa yaptığım yemeği beğenmeyecek, nasıl olsa sacımı fark etmeyecek, nasıl olsa bu işi de başaramayacağım gibi...

Bıktırana kadar aşkını anlatanlar

Ben bu aşkın hormonal olmasını hic romantik bulmadım, ne diyeyim...

Aşk icin, hep kalbim carptı Âşık oldum deriz. Ancak sanıldığı gibi aşkın simgesi gercekte beyindir. Beyin sinir sistemini, bu sistem de kalbi etkiliyor. Kalp atışındaki hız,beyinden gelen sinyallerle olmakta.Tum duyguların kaynağı olan hormonlar, beynin limbik sisteminde var oluyor (limbik sistem koku, işitme, gorme, doku hislerinin edinilmesinde etkin bolge). Aşk, bazen insanların aklını başından alır. Neden aşıklar ummadığımız davranışları gosterir. Hatta biz onlar icin; Âşık oldu,tuhaf biri oldu deriz. İtalya’da Pisa Universitesi’nde aşıkların duşunme ve davranış bicimlerinde obsessive compulsive bozukluk yaşayanlar denilen takıntılı duşuncelere rastlanır. Obsessive compulsive bozukluk yaşayanlar gercek bir nedene dayanmadan surekli endişe duygusu yaşarlar. Bu davranışı yok etmek icin bir gun icinde surekli kapıları kontrol edebilirler, ellerini defalarca yıkayabilirler, vb. Buna neden olan ise ''serotonin hormonunun'' duzeyinin duşuk olmasıdır. Bu hormonun duzeyinin duşuk olduğu bir grup karşımıza cıkar.

Bıktırana kadar sevgililerini anlatan insanların serotonini mi duşuk yani? Şunu daha once soyleseydiniz ya...

Evet, Âşığın, insanları bıktıracak kadar sevgilisinden soz etmesi ve yoğun bir şekilde ısrarla onun hakkında duşunmesinin nedeni serotonin hormonu duşukluğu. İngiliz bilim adamları ise aşkı formulle anlatmışlar.


AŞKIN FORMULU?

Psikolog.Dr. David Lewis ve matematikci Al Phillos ve aşk ilişkileri uzmanı Flic Evarett’in formulu sayesinde gercek bir aşk yaşayıp,yaşamadığınızı sayılarla ortaya koyabilirsiniz. Oncelikle sevgiliniz ve kendiniz icin 1’den 10’a kadar puan verin sonra bu sayıları denklemde yerine koyun...Aşkınızın gucunu olcun.

H: Sevgilinizi duşunme sıklığınız.
Y: Ona kendinizi ne kadar yakın hissedersiniz.
G: Onun size gosterdiği yakınlık.
D: Kendinize verdiğiniz değer.
K: Sevgilinize verdiğiniz değer.
F: Aşk hormonu olarak bilinen Feronom’un değeri sabit 8 sayısıdır.

Aşk=(H +K+F)/2+[3(G+Y)/(20(5-D]10)]


Değerlendirme:
8 ve uzeri=ateşli ve romantik aşk soz konusu
5-6 arası=sıcak bir ilişki soz konusu
4-5 arası=iki taraf da birbirine biraz ilgisiz
4’den az=aşk yok gibi