ZekÂt, insanı madden ve manen arınmaya ve olgunluğa ulaştıracak mali bir ibadettir. Allah zekÂtı farz kılarak zenginlere, mallarının/paralarının belirli bir kısmını her yıl duzenli olarak fakirlere, ihtiyac sahiplerine vermelerini emretmiş; bunu fakirin hakkı ve zenginin yerine getirmesi gereken bir gorevi saymıştır. Kur’an’da Allah (c.c.), takva sahiplerinin yeryuzunde guzel davranan kimseler olduğundan bahsederken “…ve mallarında muhtac ve mahrumların hakkı vardır.” (ez-ZÂriyÂt; 51/19) “Bunlar sahip oldukları mallarda muhtac ve mahrumun belli bir hakkı bulunduğunu unutmazlar.” (el-MeÂric; 70/22-25) diyerek daha Mekke donemindeyken Muslumanları bu kutlu vazifeye hazırlamıştır. Bu gorevi yerine getiren kişiler, zekÂtın kelime anlamına da uygun olarak kendilerini ve icinde bulundukları toplumu arındırmış olacaklardır: “Onların mallarından sadaka (zekÂt) al. Onunla kendilerini temizlemiş ve arıtıp geliştirmiş olursun.” (et-Tevbe, 9/103)

