mesneviden hikayeler sabır hikayeleri mesneviden kısa hikayeler sabır ile ilgili mevlana ile ilgili kısa
NİŞANELERİ OKUMAK...

Cocuğun biri, babasının tabutu onunde ağlamakta, başına vurmaktaydı. “ Baba, seni nereye goturuyorlar? Nihayet seni toprağın altına yatıracaklar. Oyle bir dar, oyle bir elemli eve goturuyorlar ki orada ne halı var, ne hasır. Ne geceleyin bir ışık var, ne gunduzun bir dilim ekmek. Ne yemek kokusu var, ne yiyecekten eser. Ne mamur bir kapı var, ne damın da bir yol, ne de sığınılacak bir komşu! Halkın optuğu cismin o elemli yurda nasıl gidecek? Amansız bir ev, dar bir yer orada ne bet kalır ne beniz” demekte. Bu suretle o evin vasıflarını sayıp gozlerinden kanlı yaşlar sacmaktaydı. Cuha babasına dedi ki: “ Babacığım, vallahi bu adamı bizim eve goturuyorlar.” Babası , Cuha’ya “ Ahmak olma” dedi. Cuha, “ Baba, şu nişaneleri dinle. Birer ,birer saydığı bu nişanelerin hepsi, şeksiz şuphesiz bizim evin nişaneleri. Ne hasır var, ne ışık var, ne yemek. Ne kapısı mamur, ne ici, ne damı!” Halkta da bu suretle kendilerine ait yuzlerce alamet olduğu halde azgınlar, bu nişaneleri gormezler. Kibriya guneşinin şuanından mahrum ve ışıksız olan gonul evi, Yahudilerin canı gibi dar ve karanlıktır; muhabbet ihsan eden Tanrının zevkinden mahrumdur. Ne guneşin o gonule ışığı parlar, ne o gonlun sahası genişler, ne kapısı acılır. Sana boyle bir gonulden mezar yeğdir. Gonul mezarından cık artık! Ey şuh ve neşeli can, dirisin, diri oğlusun. Bu dar gonul mezarında nefesin daralmıyor mu? Sen vaktin Yusuf’un, gokyuzunun guneşi. Bu colden bu zindandan cık yuzunu goster! Yunus balığın karnında pişti. Yunus Peygamber, bu beladan ancak tespihle kurtuldu. Balık karnında tespih etmeseydi kıyamete kadar o hapiste, o zindan da kalırdı. Yunus balıktan Tanrıyı tespih ederek halas oldu. Tespih nedir? Elest gununun nişanesi. Eğer can tespihini unutursan şu balıkların tespihini dinle. Tanrıyı goren Tanrıya mensuptur, o denizi goren, o balıktır. Bu cihan denizdir, ten balık, ruh da sabah nurundan mahcup Yunus. Yunus Tanrıya tespih ettiği icin balıktan kurtuldu, yoksa hazmolur, yok olup giderdi. Bu deniz can balıklarıyla dopdoludur. Sen gormuyorsun amam etrafında ucuşup duruyorlar. O balıklar, sana kendilerini carpmaktalar. Gozunu ac da apacık gor. Balıkları gormuyorsan bile bari kulağın, tespihlerini duysan. Sabretmek, canın tespihleridir. Sabret asıl doğru tespih odur. O derecede hicbir tespih yoktur. Sabret, asıl doğru tespih odur. O derecede hicbir tespih yoktur. Sabret, “ Sabır, sıkıntının, darlığın anahtarıdır.” Sabır sırat koprusune benzer, cennetse obur tarafta, her guzelin bir cirkin lalası vardır. Kırılan sırca gonullu, sen sabrın zevkini ne bilirsin? Hele o Cikil guzeline ulaşmak icin cekilen sabrın lezzetini! Savaş zevki, kudret ve kuvvetli ere goredir, karı tabiatlı adamsa ancak zekerden zevk alır. Zekerden başka ne dini vardır. Ne zikri; o duşunce , o adamı ta aşağılık yere kadar cekip goturur. Gokyuzune bile cıksa korkma ondan. Cunku sesi yukarılardan gelse bile atını aşağıya doğru surup durur.! Yoksulların alemlerinden korkulur mu? O alemler lokma elde etmek icin bir yoldur. Bir iri adam bir oğlanı ele gecirdi. Bu adam bana kast eder diye cocuğun yuzu sarardı. Adam dedi ki “ guzelim, emin ol. Sen benim ustume bineceksin. Ben korkunc gorunsem de aldırış etme, bil ki ben bir ibneyim. Deveye biner gibi bin ustume, sur” İnsanların suretleriyle manaları da boyledir. Dışardan adam gorunurler, icerden melul Şeytan! Ey Ad gibi ip iri adam, sen ruzgarın tesiriyle dalın vurduğu davula benziyorsun. Tilki hava ile dolu tulum gibi bir davul yuzunden avını yele verdi. Davulda bir can olmadığını, icinin hava dolu olduğunu gorunce dedi ki: “ Domuz bile şu bomboş tulumdan yeğ!” davul sesinden tilkiler korkar, fakat akıllı kişi onu oyle dover ki deme gitsin!

alıntı