Allerjik hastalıklar giderek daha fazla goruluyor. Bunların bir kısmı, daha once de vardı; ama tanımlanamıyordu. Bir kısmı ise gercekten var olan artışa bağlı. Artık yaklaşık her 3 kişiden biri alerjik. Oyle veya boyle. Bu bir alerjik nezle, olabilir, astım olabilir, egzema olabilir, kurdeşen (urtiker) olabilir.
Bazı hastalıklar vardır; adını duymak bile insanı urpertir ve olmaması icin dua edilir. Hic kimse cocuğunda kalp hastalığı, bobrek hastalığı olsun istemez. Ancak alerjiye gelince iş biraz değişiyor. Cok rahatlıkla kabul edilen bir hastalık. Belki fazla ciddiye alınmıyor, belki hayatı tehdit etmediği icin daha rahat kabulleniliyor. Bir de iyileşme şansı ve umudu olması onemli bir artı puan. Aslında hepsinden onemlisi; devamlı oksurun aksıran veya kaşınan , ama bir turlu bunun nedeni acıklanamayan bir cocuğun nihayet hastalığın adının konmuş olması aileye buyuk bir rahatlık veriyor. Duşmanının ne olduğunu bilmek, ona karşı daha aktif ve etkili bir savunma yapmanızı sağlıyor. .. Ama acaba gercek boyle mi?
Gunumuzde allerji teşhisi maalesef cok cabuk koyulmakta. Komşuların, tanıdıkların koydukları teşhis ve tedaviyi bir yana bırakalım; doktorlar arasında da allerji teşhisi koymak abartılmış durumda. Tekrarlayan oksuruk varsa; adı hemen astım oluyor. Bundan daha da kotusu; inek sutu alerjisi konusunda. Maalesef her kusan, kakasını biraz yumuşak veya sık yapan, ya da tam tersine kabızlığı olan, gazı olan, ağlayan bebek hemen sut alerjisi tanısı alıyor. Hemen anneye ve bebeğe sıkı yasaklar uygulanıyor, annenin hayat kalitesi cok duşuyor. Coğu zaman annenin sutu kesiliyor veya azalıyor. Sut alerjisi tanısı, bazen bu belirtilerle konuyor; bazen de yapılan bir kan tetkiki ile.
Uzerinde konuşmamız gereken en onemli konu; laboratuvar tetkiklerinin değil, hastanın tedavisidir. Her cocuk oksurur, ateşlenir veya hastalanır. Hele okula veya kreşe başlanan yıl, bu hastalıklar cok daha fazla ve şiddetli olabilir. Cocuk yeni bir cevreye girdi, yeni mikroplarla tanışacak, onlara karşı tepki oluşturacak. Bunu da dışarıya hastalık olarak yansıtacak. Onemli olan; ne erken ne gec kalmadan zamanında ve doğru tedavi uygulanmasıdır. Ne yazık ki anneler evhama kapılarak doktor uzerinde de baskı oluşturuyor; bazen doktor pek niyetli olmasa da annenin tavrı karşısında istenmeyen gelişme riski olmasın diye ilac onerebiliyor. Bronşiolit denen ve hemen her cocuğun mutlaka gecirdiği basit bir viral hastalık vardır. Hırıltı, oksuruk, bazen daralmaya yol acar. Bu cocuklara hemen astım tanısı koyup piyasada var olan butun allerji ilaclarını vermek doğru değildir. Bronşiolit, kendiliğinden gecer. Cok cok nefesi ve oksuruğu rahatlatacak basit destek tedavileri yeterlidir. “IgE si yuksek” diye ilac kullanan pek cok cocuk var. Tek başına veya tesadufen saptanan bir IgE yuksekliği, bu cocuğun alerjisi vardır dedirtmez ve tedavi gerektirmez. Hastayı değerlendirirken gerekirse yardımcı amacla kullanılabilir.
Cocuk mamasını yiyor, sutunu iciyor, sorun yok. Ama tesadufen bakılan kandaki sut alerjisi değeri sınırın biraz ustunde saptanınca hemen sut ve urunlerinin kesilmesini gerektirmez. Ya da basit bir ust solunum yolu enfeksiyonunun buna bağlanması gerekmez. Sute ozel allerji testi yapılıp bozuk sonuc da cıkmış olabilir. Artık aileler de bu rakamları goruyor, yorumluyor. Orneğin; inek sutu icin laboratuarın verdiği sınır değer 0.35 oluyor, bebeğin test sonucu 0.80 cıkıyor. Hemen sut ve urunleri yasaklaması başlıyor. Bu doğru değil. Bazen 0.80 allerjiyi gosterebilir, ama bazen 15 bile olsa allerji olmayabilir. Ya da tam tersi; allerji duzeyi 0.35’in altında olduğu halde, başka mekanizmalarla alerjiye neden olabilir. Onun icin tekrar edecek olursak; genellemeler yapmadan, her cocuğa gore duşunup karar vererek, sadece gerekli testleri yapıp doğru yorumlayarak ve doğru tedavi yaklaşımı ile gitmek gerekir.
Bezinde, kakada hafif bir kan şuphesi olunca da yine abartılmış tepki gosterip hemen sutunu ve mamasını kesip ozel diyetlere başlamak gerekmez. Bakalım bu olay tekrarlayıcı mı, giderek artıyor mu, gıdalarla ilişkisi var mı?. Basit bir “anal fissur” yani popoda catlak bile buna yol acmış olabilir. Cok kucuk bebekler, bazen anne meme başındaki catlaktan sızan kanı yutar; sindirimi yetersiz olup da kakada kan gibi gorununce de hemen yanlı olarak sut alerjisi tanısı alabilir.
Bir diğer onemli konu; alerjik hastalık tanısını almış olan cocukların uzun sureli takip ve tedavilerinde yaşanıyor. Orneğin astım; bazen aylarca, bazen yıllarca tedavi gerektirir. Tedavide; başta sigara dumanı olmak uzere cevresel olumsuz etkenlerden ve saptanan alerjenlerden sakınma, ilac tedavisi, gerekenlerde aşı tedavisi şeklinde bir yol izlenmektedir. İlac tedavisinde duruma gore değişiklikler yapılır. Ne fazla, ne az; tam yeteri kadar. Cocuğun ne zaman ne ilaca ihtiyacı olduğunu, uzun sureli izleyen hekim ayarlar. Cunku uzun donemde hafif astımdır; bazen hic, bazen bir adet koruyucu ilacla izlenir. Durum ağırlaşır; ilac artırılır, sonra geri azaltılır. Bunun bir plan ve duzenli kontrole gore yapılması gerekir. Yoksa olay tamamen karışır.
Astımlı cocuklar, enfeksiyonlara yakalanma konusunda astımı olmayanlara gore daha hassastır. Daha sık hastalanır. Cunku solunum yolu zaten enfeksiyonlara acık, hazır durumda. İşte herhangi bir enfeksiyon ı olduğunda, bunun erken tanı alıp ilerlemeden tedavi edilmesi onemlidir. Cunku enfeksiyonlar, astımın daha kotuleşmesine yardımcı olur.
Ateş, genellikle geceleri artar. Bu nedenle de acile başvurular sıktır. Ya da ozellikle buyuk kentlerde mesafeler, trafik sorunu, işyerinden izin alma zorluğu, randevu alamama vs. nedenlerle cocuğu izleyen allerji hekimi değil de daha once gormeyen bir cocuk hekimi, acil hekimi gorebiliyor. Burada yapılması gereken, o anki problemi değerlendirip onun tedavisini yapmaktır. Oysa bir allerji lafı ortaya atıldığında, o hekim kendi bilgi ve değerlendirmesi doğrultusunda hemen piyasada ne kadar allerji ilacı varsa ekliyor. Ya da kullandığı ve kullanması gereken ilacları kesip başka ilaclara geciyor. Zaten sorunu olan anne, daha iyi bir cozum sanarak tedaviyi değiştiriyor. Kontrolune geldiği zaman cocuğun bambaşka bir tedavi aldığı, tamamen farklı bir şekle donuştuğu goruluyor. Oysa bunu bir epilepsi gibi, kalp hastalığı gibi duşunup sık sık ve rastgele ilac değiştirmemek, ezbere ilac doz ayarı yapmamak gerekir. Tedavide kar zarar dengesi cok onemlidir. Bir cocuğa oyle bir astım ilacı verilebilir ki; bir defa bile oksurmez hale gelir. Aile rahat, cocuk rahat…… Ama işin aslı oyle değil. Bazen ilacların faydası kadar zarar riski de var. Bu zarar yıllar sonra bile ortaya cıkabilir. Biz , allerji uzmanı olarak ilacları ayarlarken guvenli ve bazen yavaş duzlemeyi tercih ediyoruz. Daima cocuk hekimi veya aile hekimi ile de işbirliği icinde paralel gitmeyi tercih ediyoruz. Tedavide esas devam ve uyumluluk gerektirir.

[h=2]İstanbul Cocuk Doktorları uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]