Kişinin duygularının ve duşuncelerinin farkında olması ve davranışlarını kontrol edebilmesi ruh sağlığı acısından en onemli kriterlerdendir. Bu yazıda duyguların farkında olmakla ilişkili aleksitimi teriminden bahsedeceğim
Psikanalitik psikoterapinin oldukca revacta olduğu yıllar da Ruesch analitik terapiye aldığı psikosomatik hastalarda yaptığı gozlemlerde, bu hastaların diğer nevrotik hastalardan farklı olarak duygularını ve rahatsızlıklarını sozel yada sembolik olarak ifade edemediklerini gozlemlemiştir. Bu kişilerin duygularını veya gerilimlerini ifade etmelerinin tek yolu bedensel tepkiler olduğunu duşunmuştur.
1949 yılında Mac Lean bir makalesinde psikosomatik kişilerde duyguların, neokortekse (beynin ust işlev goren bolgeleri) ulaşıp sozel yolla simgesel anlatım bulamadığını, otonom yollarla ifade edildigini, yani organ diline cevrilerek bedensel belirtiler olarak kendini gosterdiklerini vurgulamıştır.
İlk defa Sifneos 1972 yılında bu turden duygusal sorunları anlatmak icin aleksitimi kavramını kullanmıştır. Kelime anlamı olarak aleksitimi Yunanca’da a= yok, lexis= soz, thymos=duygu anlamına gelen kelimelerin birleşmesinden meydana gelmiş bir kavramdır.
En basit tanımıyla duygularını fark etme, tanıma, ayırdetme ve ifade etme gucluğu olarak tanımlanan aleksitimi başlangıcta ruh sağlığı alanında psikosomatik bir durumu ve belirtiyi anlatmak amacıyla ortaya atılmışken zaman icinde aleksitiminin sağlıklı bireylerde de sıkca gorulduğu fark edilmiştir.
Aleksitiminin ortaya cıkmasında sosyo-kulturel faktorlerin etkisi de onemli yer tutar. Aleksitimiklerin ozellikleri, toplumsal yaşama yabancılık, sanki ayrı bir dunyadan gelmiş izlenimi verme, duygularını fark etme ve ifade etmekte zorluktur. Gunluk yaşamda duşunebilen, anlatabilen, ilişkiler kurabilen kimselerdir. Ancak duygu ve duşunceleri arasında bağ kurup ayırt etmekte ve bunları ifade etmekte sorunlar yaşarlar. Aleksitimik kişilik ozellikleri belirtilerinin dort temel başlık altında toplanmaktadır:
1-Duyguları fark etme,ayırt etme ve soze dokme gucluğu
2-Hayal kurma, duşlem yaşantısında kısıtlılık
3-Operasyonel duşunme bicimi
4-Dış merkezli-uyum sağlamaya yonelik bilişsel yapı
Calışmalarda beynin sağ yarımkure hasarı olan kişilerin aleksitimik belirtiler gosterdiği, yine beynin sağ ve sol yarımkure arasındaki bağın bozulmasının da aleksitimiye neden olduğu gosterilmiştir. Sağ hemisferin duyguları işlemede ve duzenlemede, dilin duygusal oğelerini tanıma ve ifade etmede onemli rol oynadığı ve buna bağlı olarak aleksitimik belirtilerin oluştuğu bulgularına ulaşmışlardır. Aleksitimi oluşumunda duyguların dışavurumunda onemli rolu olan frontal lobda meydana gelen sorunların da onemli yer tuttuğu bildirilmektedir.
Aleksitiminin uc onemli ozelliği (duyguları ifade gucluğu, duşlem eksikliği, ice vuruk duşunme eğilimi) ile sağlıksız ego savunmaları ve baş etme stilleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Ancak bazı araştırmacılara gore aleksitimi bir savunma mekanizması yada baş etme bicimi olmaktan cok, duygusal-bilişsel bir bozukluktur.
Aleksitimi kavramı batı felsefesinden etkilenmiş olan psikodinamik perspektiften koken almıştır. Bu kultur, ozelliği gereği duyguların dışa vurulmasının olgun ve sağlıklı olduğunu savunmaktadır. Doğu kulturlerinde psikiyatrik hastalıkları ve duygu dışavurumlarını inceleyen araştırmacılar, doğu kulturlerinde duygunun sozel ifadesinin cok yaygın olmadığını saptamışlardır. Ruhsal sıkıntının somatizasyon şeklinde yada entellektualize edilmiş sozel anlatımları şeklinde ifade bulduğu gorulmuştur. Bazı toplumlarda somatizasyon sosyal desteği sağlaması veya koruması nedeniyle de ayrı bir onem taşır. Ulkemizde yurutulen cok sayıda calışmada hastaların cok sayıda somatik yakınmasını strese bağladığı ancak cozumunun psikiyatri dışı nedenlerle sağlanabileceğini duşundukleri gorulmuştur. Bircok psikosomatik belirti icin ozel dil kullanan bolgeler bulunmaktadır. Dunya Sağlık Orgutunun araştırmalarında ulkemiz somatik hastalıklar acısından ust sıralarda bulunmaktadır.
Ulkemizde de Doğu ve Guneydoğu Anadolu bolgelerinde aleksitimi yuksek oranda gorulmektedir. Avrupa da yapılan calışmalarda genellikle gelişmiş batı toplumlarında az gorulurken doğuya gittikce (Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan gibi ulkelerde) artmakta, Turkiye’de oldukca yuksek oranlara ulaşmaktadır.
Son zamanlarda medya ve sosyal medya da ulkelerin gelişmişlik ve mureffehlik duzeyleri ile ilgili sıralamalara oldukca sık rastlamaktayım. Şahsi kanaatim bir ulkede toplum ne kadar az psikosomatik belirti gosteriyor ve Aleksitimik birey oranı ne kadar duşukse o ulke o kadar gelişmiştir.
Ozellikle psikosomatik hastalıklar ve aleksitimi arasında ilişkinin araştırıldığı cok sayıda calışma vardır ve bunlar bir ilişkinin varlığını gostermekte ancak bu ilişkinin nedensel olduğunu gostermekte yetersiz kalmaktadır. Aleksitiminin bir kişilik ozelliği olduğuna dair goruşler de bulunmaktadır.
Ulkemizde yapılan bir calısmada psikosomatik hastalıklarda %22 oranında aleksitimi saptanmıstır. Bedensel belirtilerle ceşitli kliniklere başvuran ancak organik bir patoloji saptanamayan hastalarda aleksitimi %64.2 oranında bulunmuştur.
Gorulduğu gibi aleksitimi kavramı bilinmeli ve aleksitimik birey sayısı azaltılmalıdır. Bunun sosyolojik-kulturel tarafları da vardır. Aleksitimi azaltmanın yolu cocuklarımıza duygularını ifade etmeyi oğretmek, kadına değer vermek, toplumdaki eğitim seviyesini yukselterek fikri hur, vicdanı hur ve irfanı hur nesiller yetiştirmektir
[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Aleksitimi nedir?
Sağlık0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Aleksitimi nedir?