Aldığımız gıdalar cildimizi nasıl etkiler ?Cildimiz vucudumuzun aynasıdır. Cildimizin nasıl gorunduğu sağlığımız hakkında ipucu verebilmektedir.
Cildimizin rengi soluksa veya sarımsı-gri renkteyse; kansızlık problemi olabilir, sigara icimine bağlı olabilir, beslenme ve metabolizma problemi olabilir, bobrek veya karaciğer hastalığı olabilir.

Cildimiz fazla kırmızıysa; fazla heyecanlı bir kişiliğimiz olabilir ancak, midede gastrit veya reflu problemi olabilir, kan hucrelerinin sayısında veya fonksiyonunda bozukluk olabilir.
Bazı cilt hastalıkları da gıdalarla ilişkilidir; rozasea hastalığında (kırmızı yuz sendromu) baharatlı gıdalarla, fazla tuketilen cay, kahve ve alkol ile doğrudan bir ilişkili soz konusudur. Kızarıklık ve kılcal damarlar, guneş hasarı ile ilgili de olabileceği gibi, yenilen bu tip gıdalarla tetiklenen rozasea hastalığı ve lupus hastalığı ile de ilgili olabilir. Bazı gıdalar icin mide asidini arttırdığı icin veya zaten var olan mide hassasiyetini gastrite, reflu sorunun kronikleşmesine neden olabileceği icin yenmemesi tavsiye edilir.
Tiroid hastalıklarında ise ya ciltte kuruma ve pullanma, saclarda erken beyazlama veya dokulme-olabilmekte ya da tam tersi ve ciltte yağlanma, akneye yatkınlık, terleme bozuklukları, bazen de tuylenme olabilmektedir. Benzer şekilde kilo problemi olanlarda ve diabet hastalarında da akne veya tuylenme problemi hatta adetlerde duzensizlik ve saclarda erkek tipi dokulmeler bile olabilmektedir.
Yediğimiz gıdalar cildimize birebir etkilidir. Hatta bazı gıdaların cildimizde kokuya bile yol actığını (soğan-sarımsak) cildin ter salgısıyla bu maddeyi elimine ettiğini biliriz.

Cildi kuru olan insanların su icmelerinin normal duzeyde olabildiği buna rağmen kuruluktan şikayet edebildiği sık rastlanan bir durumdur. Bu durumda icilen suyun cildin hucrelerince tutulamaması sorunu olabilir, altta bir tiroid hastalığı veya hormonal (premenapoz-menapoz) bir durum olabilir. Bazen icilen suyun cok atılması da bir problemdir. Bir goruş de yenilen asitli gıdaların cildi hassaslaştırabileceğidir.
Kliniğimizde zayıflama bolumu olması ve bu konu ile ozel olarak ilgilenen bir hekim olarak surekli yeni makaleleri ve guncel olan kitapları takip ediyorum. Okuduğum bir kitap mikrobiyoloji ve beslenme uzmanına aitti. Kitapta ilgimi ceken yediğimiz ve ictiğimiz gıdaların pH değerlerinin kilo ile birebir ilişkisini carpıcı analizlerle goz onune sermesiydi.

Aslında her gun tukettiğimiz suyun bile alkalik olması yılda 2.5 kilo kaybetmemize sebep olmaktadır, deniyordu. Ozellikle asitli gıdaların mide asidini olumsuz yonde etkilemesi ve vucudu yorması dışında bu asitli gıdaların daha fazla yağ tutulmasına sebep olması soz konusu.
Kanımızın asit-baz dengesinde bazik tarafta olması yenilen gıdaların kana karışmadan once bazik hale (alkali) getirilmesini gerekli kılmaktadır. Alkalizasyon adı verilen bu işlemin de karaciğerde yapılması bu asidik gıdaların fazla tuketilmesi sonucunda karaciğerin yorulmasına neden olmaktadır. Karaciğer yorgunluğu kavramı hucresel duzeyde yağlanmayla sonuclanabilmektedir. Asitli ve fazla yağlı beslenmenin organların genelinde yağlanmaya neden olması aslında bir koruma mekanizması.
Alkali besinlerle beslenmenin ve alkali su tuketmenin metabolizmayı hızlandırarak kilo verme uzerine etkilerini inceleyen bilim adamının mikroskobik duzeyde carpıcı kan analizleri var.

Bildiğimiz bir konu hakkında daha fazla ve ayrıntılı sunumlar okumak benim de bazı onerilerimi daha fazla vurgulamama sebep oldu ve bunların uygulanması icin ikna edici bilimsel verilere daha fazla sahip olabilmek de hoş oldu.

Bu durumda ictiğimiz suyun pH duzeyinin 7 ve ustunde olmasına ozen gosterelim. Asitli iceceklerden (kahve, cay, alkol, her tur gazlı icecekler ve meyve sularını) asgari olcude tuketmek ve bunları tukettiğimiz zaman daha fazla alkali su tuketmekle onlem almak, ilk onerim olacaktır. Detoks iceceklerinin ozellikle alkali olmasına ozen gostermek, faydadan cok zarar olmaması icin dikkat etmek. Metabolizmayı canlandırmak icin gıdalardan gereken oranlarda faydalanmak, yani az yağlı yiyerek metabolizmayı daha da yavaşlatmak yerine hayvani yağlardan uzak durup olculu oranda bitkisel yağlardan ve balıktaki gibi omega 3-6 icerikli doymamış yağlardan faydalanmak.

Hızlanmaya başlayan ve canlanan metabolizmaya egzersiz yaparak ve belli kas gruplarını duzenli olarak calıştırarak katkıda bulunmak ve bu hızı idame edebilmek. Hem cilde hem de sağlıklı bedene kavuşmada faydalı olan bazı anti-oksidanları ve gıda takviyelerini doktorunuza danışarak periyodik olarak tuketmek.
Peki kanımızı asidik ya da alkalik yapan besinler nelerdir?
Asidik yapan besinler; ozet olarak tum şeker iceren icecek ve yiyecekler, kuru yemişler, koy peyniri, patates, sakatatlar, coğu etler, kumes hayvanları, kabuklu deniz mahsulleri,
Alkalik yapan besinler; en cok ağırlık vermemiz gereken besin grubudur . Kanımızın da alkalik bir yapıya sahip olduğunu duşunursek , vucudumuzun sindiriminde de zorlanmadığı en iyi besinler olarak duşunebiliriz. En alkalik besin olan anne sutunden sonra, yeşil sebzeler, soya filizi, salatalık, domates, dolmalık biber, deniz sebzeleri, brocoli, lahana, maydonoz, yeşil fasulye, ıspanak, sarımsak, karalahana, hindiba, bruksel lahanası, bamya, pırasa, roka, hardal, kabak, su teresi, frenk soğanı, avocado sayılabilir.
Burada onemli olan, sindiriminde asidik bir ortam sağlayan proteinlerin genel beslenmemizde % 20 – 25 civarında yer almasıdır. Mumkun olduğunca, protein tuketimi gercekleştirildiğinde yeşil sebze ve salata turlerinin de birlikte tuketilmesine ozen gosterilmelidir .
Yağ alımını sıfırlamayınız. Kaliteli yağ tuketiniz.
Oksijen ve sudan sonra, sağlıklı ve formda bir vucut icin en onemli unsur yağdır. Hucre zarlarının ve hucrelerin enerji uretebilmesi ve işlevi icin yağlar cok onemlidir. Ozellikle sinir hucrelerinin işlevinde, dolayısıyla beyin işlevlerinde de yağların cok onemli bir rolu vardır.
Tuketilmesi gereken yağların başında, tekli doymamış yağlar, coklu doymamış yağlar ve temel yağ asitleri olarak bilinen omega - 3 ve omega - 6 yağları olmalıdır.
İDEAL SAĞLIK VE İDEAL KİLO İCİN SUYA İHTİYACINIZ VAR!
Eğer yeterince su icmezseniz şişmanlarsınız.

Yediğimiz bazı besinlerin vucutta asidik bir ortam oluşturduğunu artık biliyoruz. Kanınız asidik bir dolaşım sağladığında tum vucudunuz ve organlarınız bundan olumsuz etkilenir. Vucut bu asidik ortamdan kendini korumak icin yağ hucrelerinden destek almaya başlar ve dolayısıyla yağlanmaya eğiliminiz artar. En onemlisi vucudunuz suyu, asitleri ve atık maddeleri idrar, ter ve bağırsak yoluyla atabilmek icin kullanır. Vucut asitli ortamı temizleyemezse yağ depolama durumuna geciş yapar .

Her şeyden ote hafif bir susuzluk bile metabolizmayı % 3 oranında yavaşlatmaktadır.
Alkalik suyun onemi

Saf, damıtılmış suyun pH’ sı ortalama 7 olarak bilinmektedir. Yedinin uzerindekiler alkaliktir ve asidik suya oranla daha verimlidir. Fakat alkalik sudan tam olarak faydalanmak icin, sizi şişmanlatan asitleri notrlemesi adına, suyunuzun pH’ sı en az 9,5 seviyelerinde tutulmalıdır .

Ciddi obezite ve sağlık durumları karşısında pH’sı 11,5 -12 lere kadar olan suyun icilmesi tavsiye edilmektedir .

[h=2]İstanbul Dermatolog uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]