Gunumuz standartlarında ulkemizde bir kadın ve bir erkeğin evlenmesi ile başlayan kavramdır, aile. İyi gunde, kotu gunde, hastalıkta, sağlıkta; olum onları ayırana kadar birbirlerine sadık bir şekilde hayatlarını birleştirmeleri ile başlar. Pek tabi bunun oncesinde goruşur ve birbirlerini tanırlar. Bunun yanı sıra insan doğası gereği hatalar yapar. Ve yine insan toplumsal bir varlıktır. Bu toplumsallık beraberinde kuralları da getirir. Birey bu kurallara her zaman uymaz. Haberlerde gorduğumuz dolandırıcılar, hırsızlık yapanlar; kulaktan kulağa yayılan veya gozumuzle gorduğumuz eşini, sevgilisini aldatanlar da bunun bir orneğidir. Bunların hepsi aldatmaya girer.
Peki insan neden aldatır veya aldatılır?
Bu konu ile ilgili pek cok araştırma yapılmıştır. Yapılan bir araştırmada soruları soylendiğinde daha yuksek doğru yanıtlarsa odul alacakları soylendiğinde daha yuksek doğru cevap oranı bulunmuştur. Ve bu durumda hile yapma oranlarının azaldığı gorulmuştur. Sosyal psikolojide yapılan calışma aldatma faktorunun aldatmanın farkında olmak ve yaşanan durumda diğer bireylerinin ne yaptığından etkilendiğini gostermektedir. Yani ; aldatmanın bir secenek olduğu ve/veya bu seceneğin uygulanabilirliğinin onaylanması durumunda aldatma faktoru artabilir olduğu gorulmuştur . Yapılan bir başka araştırmada ise kişisel davranışların bireyin dışında bir faktorden etkilendiği duşuncesinin d aldatmayı arttıran bir faktor olduğunu gostermektedir. Boyle bir inanca sahip olan bireye bireysel sorumluluk duygusunu yeniden hatırlatmak ve aldatma davranışı durumunda bu durumun kendi hayatını ve karşı tarafın hayatını nasıl etkileyebileceğini anlatma yontemi secilebilir. Bu durumun yanında aldatılma korkusu olan insanların aldatılmak istediğini gosteren calışmalar da vardır. Yapılan bu calışmalarda aldatılmaktan korkan bir insanın, bağlanıp terk edilmekten korktuğu icin ilişkiye kendisini bırakmadığı ve haliyle partnerini soğuttuğu; ilişkiye sabote ettiği sonuc olarak aldatılmaya davetiye cıkardığını gozlemlemekteyiz.
Peki insanın kendisine verdiği değer aldatılmayı etkiliyor desem ne dersiniz?
Danışanlarıma da soylemiş olduğum gibi siz kendinize değer vermezken başkaları size neden değer versin? Tabi ki konu bu kadar basit değil. Oz guven sorunu ve/veya yetersizlik duyguları taşıyan biri sıkca kendisini başkalarıyla kıyaslar. Maalesef ki bu genellikle yetersiz ve/veya kotu olduğunu duşunduğu yonlerde yaparlar. Ve yine bu şekilde yetersizlik hissi yaşayan birey kendi ozellikleri ve kimliği ile toplum arasındaki uyumada dikkat eder. Tam anlamıyla toplumun onaylayacağı ve takdir edeceği bir birey olmayı hedeflerler. Cunku; bu durumda toplumda daha iyi bir yer sağlarlar, haliyle yaşadıkları hayatın refah duzeyi daha yuksek olur. Bu durumda care arayan birey icin en kolay care diğerlerinin iyi olmadığını deneyimlemek ve/veya kendisinden kotu durumdakileri fark etmenin yanı sıra on plana cıkarmaktır. Bu sayede onların yapmış olduğu hata veya bulundurdukları eksikliklerin kendisinde olmadığını ima etmiş olur.
Gunumuz standartlarında takdir edilen ve onaylanan ilişki turu “tek eşli, uzun omurlu ve birbirine sadık olunan” ilişkilerdir. Zira kısa sureli ilişkiler yaşayan ve eşine sadık olmayan bir kişi, diğer ilişkiler icin de bir tehlike unsuru olduğu icin boyle bireyler “kotu” biri olarak gorulur. Bu nedenledir ki kınama, utandırma gibi yontemlerle baskı oluşturularak toplumsal beklentilere uygun olmasına uğraşılır. Ama bircok kişi sevebilmek, aşık olmak ve uzun soluklu ilişkiler kurabilmek konusunda onemli engellere sahiptir. Peki neden herkes sevip aşık olamaz? Uzun sureli, yakın ve yoğun bir aşk ilişkisi yaşayamamanın ceşitli nedenleri vardır.
Terk edileceğinden ya da yeterince sevilemeyeceğinden korkan biri aşık olamaz. Cunku; birey bu durumda daha iyi biri cıktığında kolaylıkla vazgecileceğinden korktuğu icin kendini aşkın kollarına bırakmamakta ve surekli temkinli davranmaktadır. Bunun yanında da kucuk şeylerden bile sevilmedikleri kanaatine varırlar.
Beğenilme ve hayran olunma ihtiyacı fazla olan biri de hayranlık ve aşk geliştirmekte zorlanacaktır. Bu durum cok susamış birinin suyunu paylaşmakta zorlanması gibidir. Kendi ihtiyacı olduğu icin başkasına hayranlık ve ilgi duymakta zorlanır. Buna ek olarak başkalarına guvenmeyen, duygularının esiri olmaktan korkan kişiler de ilişkiye kendilerini tam anlamıyla bırakamadıkları icin ya da kısıtlı, kontrollu bir ilişki yaşadıkları icin partnerlerini soğutabilir, kendileri de gerekli doyuma ulaşamayacaklardır.
Bencil, empati yeteneği sınırlı olan veya merhamet ve vicdanı cok gelişmemiş bireyler gercekten sevemezler. Bu tip insanlar genel olarak cocukluklarında şiddete ve/veya kotu muameleye cok maruz kalmış sevilip kollanmamış kişilerdir. Yaşamış oldukları bu durumlardan dolayı kurdukları ilişkilerde kendi gereksinimlerini on planda tutarlar. Karşı tarafın duygu ve ihtiyacları ile ilgilenmezler, empati kurmazlar.
Aldatmak; ilişki surerken partnere karşı sadakatin ortadan kalkması, partnerin guvenini sarsacak ve ilişkiyi tehlikeye atacak bir davranış sergilemek ve/veya bu durumu gizlemek olarak tanımlanabilir. Bu ve benzeri bir durumda ilişkinizi kurtarmak istediğinizde gerek bireysel terapiler ile gerek aile danışmanlığı hizmeti ile yanınızdayız.
[h=2]Denizli Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Aldatmak hakkında
Sağlık0 Mesaj
●15 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Aldatmak hakkında