AKCİĞER KANSERİ HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER
Akciğer kanseri teşhisi bir cok soruyu ve acık anlaşılabilir cevap ihtiyaclarını da beraberinde getirir. Hazırlamış olduğumuz bu kitapcığın hastalarımıza yardımcı olacağını umuyoruz. Kitapcıkta akciğer kanserlerinin bazı nedenleri, korunma yolları , hastalığın belirtileri,ortaya cıkışı,teşhisi ve tedavisi ile ilgili bilgiler bulunmaktadır. Bu onemli bilgilere sahip olmak, hastalar ve ailelerinin hastalıkla mucadele konusunda yardımcı olacaktır.

KANSER NEDİR?
Butun kanser tipleri vucudun ana hayat unitesi olan hucrelerimizde gelişir. Kanseri anlamak icin , normal hucrelerin nasıl kanserli hucrelere donuştuğunu anlamak faydalı olacaktır.Vucudumuz bir cok tipteki hucrelerden oluşur. Normal olarak hucreler buyurler, bolunurler ve daha cok hucre oluştururlar. Boylece vucudun sağlıklı calışmasını sağlarlar. Ama bazen bu durum bozulur ve hucreler yeni hucrelere ihtiyac yokken dahi bolunmeye ve coğalmaya devam ederler. Bu fazla hucreler bir tumore neden olurlar. Tumorler iyi veya kotu huylu olabilirler.
İyi huylu (benign) tumorler kanser değillerdir. Genellikle ameliyatla alınırlar, coğu vakada da tekrar oluşmazlar. İyi huylu tumorlerdeki hucreler vucudun diğer bolgelerine yayılmazlar. En onemlisi iyi huylu tumorler cok nadir hayatı tehdit ederler.
Kotu huylu (malign) tumorler kanserdirler bu hucreler anormaldir, kontrolsuz olarak bolunurler. Bu kanser hucreleri etraflarındaki dokuyu istila edip yok edebilirler ve aynı zamanda kanser hucreleri kotu huylu tumorden ayrılıp kan dolaşımına ve lenfatik sisteme girebilirler ( metastaz) . Bu durum kanserin orijinal tumorden nasıl ayrılıp vucudun diğer bolgelerinde yeni tumorler oluşturduğunu acıklar.
Akciğerler solunum sistemimizin bir parcasıdırlar ve sunger benzeri koni şeklindeki organlardır. Sağ akciğerin 3 bolumu vardır. Bu bolumler lop diye adlandırılır ve 2 loplu sol akciğerden biraz daha buyuktur. Nefes aldığımız zaman, hucrelerimizin yaşaması ve normal fonksiyonlarını yerine getirebilmesi icin gerekli olan oksijen ( O2 ) akciğerlere girer. Nefes verdiğimizde vucudumuzdaki hucrelerin oksijeni yakması sonucu oluşa atık urunu karbondioksit (CO2 ) akciğerlerden dışarı atılır.
Akciğer Kanseri:
Akciğerler de başlayan kanserler iki ayrı tipe ayrılırlar. Kucuk hucreli olmayan akciğer kanseri ve kucuk hucreli akciğer kanseri. Bu kanserlerin birbirinden ayırımı, hucrelerin mikroskoptaki goruntulerine gore yapılır. Her iki tip kanserde değişik şekillerde gelişip yayılır ve tedavi edilirler.
Kucuk Hucreli Olmayan Akciğer Kanseri
Kucuk hucreli akciğer kanserlerinden daha yaygındır ve genel olarak daha yavaş gelişir ve yayılırlar. Bu kanserin 3 ana tipi vardır:Bu tipler arasında tedavi ve yaşam suresi acısından fark yoktur.
Kucuk Hucreli Akciğer Kanseri


Bu kansere bazen de yulaf yulaf hucresi kanseride de denir. Kucuk hucreli olmayan akciğer kanserine gore daha az yaygındır. Bu tipdeki kanserler daha hızlı gelişir ve vucudun diğer organlarına yayılması da daha fazladır.
Akciğerlerde başlayan kanserler 2 tipe ayrılırlar. Mikroskop altında hucrelerin goruntusune gore kucuk olmayan hucreli akciğer kanseri ve kucuk hucreli akciğer kanseri. Her tip akciğer kanseri farklı şekilde buyur, gelişir ve tedavi edilir.
Akciğer Kanserinde Risk Faktorleri;
Akciğer kanser oluşumu tek bir sebebe bağlanamaz. Yapılan araştırmalar sonucu akciğer kanserinin bir cok nedeni bulunmuştur Ceşitli faktorler akciğer kanser oluşumunda rol oynayabilir. . Bunların coğu tutun kullanımıyla ilişkilidir Kanser bulaşıcı değildir. Bazı insanların akciğer kanser olma riski diğerlerinden daha fazladır. Aşağıdaki durumlarda kanser riski artmaktadır.
Sigara;Sigara icmek akciğer kanserine neden olur. Tutundeki zararlı maddeler (karsinojen) akciğerdeki hucrelere zarar verir. Zamanla bu zararlı etkiler hucrelerde kansere neden olabilirler. Bir sigara icicisinin akciğer kanseri olması; hangi yaşta sigara icmeye başladığı, ne kadar suredir sigara ictiği, gunde ictiği sigara sayısı, sigarayı ne kadar derin icine cektiğiyle alakalıdır. Sigara icmeyi bırakmak bir kişinin akciğer kanseri olma riskini buyuk olcude duşurur.
Puro ve pipo;puro ve pipo kullananlar bunları kullanmayanlara gore daha cok akciğer kanseri olma riskine sahiptirler. Kişinin kac yıldır puro veya pipo ictiği , gunde kac adet ictiği ve ne kadar derin icine cektiği, kanser olma riskini etkileyen faktorlerdir. İclerine cekmeseler de puro ve pipo icicileri akciğer ve ağız kanserinin diğer tipleri icin de risk altındadırlar.
Pasif iciciler (tutun dumanına maruzkalanlar); akciğer kanseri olma riski pasif icicilik durumunda da artmaktadır.
Asbest; Belli bazı endustrilerde kullanılan ve doğal olarak fiberlerde bulunan bir mineral grubudur. Asbest fiberleri partikullere ayrılmaya meyillidirler ve havada dolaşıp kıyafetlere yapışırlar. Bu partikuller solunduğu zaman akciğerlere yerleşirler ve orada akciğer hucrelerini zarara uğratırlar ve boylece kanser gelişme riskini artırırlar. Calışmalar asbeste maruz kalan işcilerde akciğer kanseri gelişme riskinin maruz kalmayanlara gore 3-4 kat daha fazla olduğunu gostermiştir. Bu artış gemi inşası, asbest madenleri, izolasyon işi ve fren tamiri gibi endustrilerde calışanlarda gosterilmiştir.
Akciğer kanseri olma riski asbest işcileri sigara iciyorlarsa daha fazladır. Asbest işcileri iş verenleri tarafından temin edilen koruyucu malzemeleri kullanmak ve tavsiye edilen iş ve guvenlik prosedurlerini takip etmek zorundadırlar.
Hava Kirliliği; Akciğer kanseri ile hava kirliliğine maruz kalmak arasında bir ilişki bulunmuştur. Ama bu ilişki acıkca tarif edilememiştir ve daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
Akciğer Hastalıkları; Verem gibi bazı akciğer hastalıkları kişinin kanser olma riskini artırırlar. Akciğer kanserinin veremle etkilenen bolgelerde daha fazla gelişme eğilimi vardır.
Hastanın hikayesi; Bir kere akciğer kanseri olan kişinin tekrar ikinci akciğer kanseri olma riski, hic kanser olmamış kişiye oranla daha fazladır. Akciğer kanseri tanısı aldıktan sonra sigara icmeyi bırakmak, ikinci bir akciğer kanseri gelişmesini onleyebilir.
Riskli meslekler; madenciler, tekstil, izolasyon ve tersane işcileri, petro-kimya, baca temizleyiciler, plastik sanayi işcileri, maden ve kaynak işcileri, camaşır suyu ureticileri,cam seramik,muşamba ve batarya işcileri,boya,dokumhaneler,celik işcileri
Akciğer kanserinden korunmanın en iyi yolu sigara icmeyi bırakmak veya hic başlamamaktır.

BULGULARIN FARKINA VARILMASI
Akciğer kanserinin belirti ve bulguları:
1- Bitmek bilmeyen ve zamanla daha kotuye giden bir oksuruk
2- Kalıcı goğus ağrısı
3- Kan tukurmek
4- Nefes darlığı
5- Hırıltılı nefes alıp-vermek.
6- Sık sık zaturre veya bronşit olması ve gecmemesi
7- Boyun ve yuzde şişkinlik
8- İştahsızlık ve kilo kaybı
9- Yorgunluk
Bu bulgular akciğer kanserinden veya daha az ciddi durumlardan kaynaklanabilir.Bulguların bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerekir.
AKCİĞER KANSERİNİN TANISI
Belirtilerin nedenlerini bulmaya yardımcı olması icin doktor kişinin gecirdiği hastalıkları, tutun kullanma ( sigara,pipo,puro vs.) durumunu, cevresel veya mesleki olarak maruz kaldığı maddeleri ve diğer aile fertlerinde kanser olup olmadığını sorgular. Goğus rontgeni ve bazı testler isteyebilir. Eğer akciğer kanserinden şupheleniyorsa balgam tetkiki (sputum sitoloji ; akciğerlerdeki mukozadan derin oksurukle cıkan materyalin mikroskopta incelenmesi) ister.Bu tetkik akciğer kanserini tespit etmek icin basit ve yararlı bir testtir. Doktorun kanserden emin olmak icin akciğer dokusunu incelemesi gerekebilir.
Biyopsi ile alınan kucuk bir doku parcasının patolog doktor tarafından mikroskop altında incelenmesi kişinin kanser olup olmadığını gosterir.
Bu doku parcasını almak icin bir cok yontem vardır.
1)Bronkoskopi: İnce ve ışıklı bir tup ( bronkoskop) hava yollarını gormek icin ağızdan sokulur, hava yolları incelenir ve buradan kucuk bir doku parcası alınır.
2)İğne aspirasyonu: Goğusten bir iğne sokularak tumorden kucuk bir doku parcası alınması işlemidir.
3)Torasentez: Bir iğne kullanılarak akciğerleri cevreleyen sıvıdan biraz alınıp bu orneğin incelenmesidir.
4)Torakotomi: Kanseri tanımak icin tumorden bir parca almak amacıyla goğus kafesinin cerrahi mudahale ile acılmasıdır.
HASTALIĞIN EVRELENDİRİLMESİ:
Yapılan tetkikler sonucu hastada kanser saptanırsa doktor hastalığın hangi evrede olduğunu oğrenmek isteyecektir. Bu evrelendirme kanserin yayılıp yayılmadığını yayılmış ise vucudun hangi bolgesine yayıldığını bulmak icin yapılır.
Akciğer kanseri genellikle beyin ve kemiklere yayılır. Hastalığın evresini bilmek doktorun tedaviyi planlamasına yardımcı olur. Kanserin yayılıp yayılmadığını bulmak icin kullanılan bazı tetkikler şunlardır:

Bilgisayarlı tomografi

Magnetik Rezonans İncelemesi
Kemik sintigrafisi; Kanserin kemiklere yayılıp yayılmadığını gosterir. Az bir radyoaktif madde kan dolaşımına verilir ve anormal kemik gelişimi olan yerde toplanır.Tarayıcı denilen alet bu alanlardaki radyo aktif seviyesini olcer ve bunu rontgen filmine kaydeder.
Mediastinoskopi / Mediastinotomi: Mediastinoskopi kanserin goğusteki lenf duğumlerine yayılıp yayılmadığını gosterir.
AKCİĞER KANSERİ TEDAVİSİ
Tedavi bir cok faktore bağlıdır. Bunlar akciğer kanserinin tipi, hastalığın evresi ve hastanın genel sağlık durumudur. Bir cok değişik tedaviler ve tedavi kombinasyonları tedavide kullanılır.
Ameliyat sonrası gozle gorunur, tespit edilecek duzeyde kanseri kalmayan hastalara verilen ek tedaviye adjuvan tedavi denir. Adjuvan tedavi ameliyat sonrası gozle gorulmeyen ancak geride kalmış olması muhtemel az sayıdaki kanser hucrelerini oldurmek amacı ile verilir. Adjuvan tedavi verilip verilmeme kararı patoloji raporundaki ozelliklere, hastanın yaşına, ve genel durumuna gore belirlenir. Hastalar ameliyat sonrası adjuvan tedavi olarak sadece kemoterapi veya sadece radyoterapi veya hem kemoterapi hem radyoterapi tedavisi alabilirler. Bazen, cok erken evrede olan hastalarda ameliyat sonrası adjuvan tedavi gerekmeyebilir.
Cerrahi: Kanseri yok etmek icin yapılan operasyondur. Cerrahi mudahalenin tipi kanserin akciğerdeki yerleşimine bağlıdır. Akciğerdeki kucuk bir parcayı almak icin yapılan operasyon ‘wedge' veya ‘segmental' rezeksiyon olarak adlandırılır.
Eğer cerrahi olarak tum lob alınırsa (lobektomi), sağ veya sol akciğerin biri alınırsa (pnomonektomi) olarak adlandırılır. Bazı tumorler yerleşimi, buyukluğu ve hastanın genel sağlık durumu nedeniyle ameliyat edilemez.
Kemoterapi:kanser hucrelerinin ilaclarla oldurulmesidir. Genellikle birden fazla ilactan oluşur. Kemoterapiyi yalnız bu konuda ozel eğitimi olan hemşireler verir. Kemoterapinin verilme sayısı kur diye ifade edilir (1. kur, 2. kur gibi) ve genellikle aynı ilaclar 21 veya 28 gunde bir tekrarlanarak verilir. Kemoterapi coğunlukla damardan sıvı şeklinde ayaktan tedavi merkezlerinde veya ağızdan hap olarak verilir. Bazen hastanın genel durumundaki bozukluk , verilen ilaclar veya ilacların veriliş şekillerine gore hastaların tedavilerini hastanede yatarak almaları gerekebilir. Her kur sonrası hastalar medikal onkoloji polikliniğinde kontrol edilirler. Bu kontrollerde hastalar muayene edilir, şikayetleri dinlenir, ilacların yan etkileri sorgulanır ve vucuttaki diğer organlara bir zarar verip vermediğini araştırmak icin bazı kan tetkikleri istenir. Her kur oncesi kan sayımının yapılması ve bu sayımın kemoterapiyi veren yetkili hemşirelere gosterilmesi gerekmektedir. Bir hastanın ameliyat sonrası kemoterapi alıp almayacağını, eğer alacaksa kac kur alacağını patoloji raporundaki tumore ait ozellikler belirler. Ancak bu kararların verilmesinde hastanın yaşı, genel durumu da onemli rol oynar.
Bir gun icinde 12 saatten fazla zamanını yatarak gecirecek kadar genel durumu kotu olan hastalara kemoterapi verilmesi, yan etkilere tahammul edeme yeceklerinden uygun değildir. Kemoterapi yapılması planlanan hastalar, ameliyat olmuşlarsa ameliyattan sonraki 3 hafta icinde kemoterapinin başlanması tercih edilir.
Kemoterapi alan hastalar her kemoterapiden yaklaşık bir hafta kadar sonra medikal onkoloji polikliniğinde doktor kontrolunden gecmelidir. Bu kontrolde hastalar muayene edilir, şikayetleri dinlenir, kemoterapinin yaptığı yan etkiler değerlendirilerek gerekirse ilacın dozunda yeniden ayarlama yapılır.
Işın tedavisi:Aynı zamanda radyoterapi de denir. Kanser hucresini oldurmek icin yuksek enerjili ışınlar kullanılmasıdır. Sınırlı her alana uygulanır ve bu alandaki kanser hucrelerini etkiler.Radyoterapi bir tumoru kucultmeye yonelik olarak cerrahiden once veya kanser hucresini yok etmek icin yapılan bir mudahaleden sonra uygulanabilir. Doktorlar radyoterapiyi genellikle kemoterapi ile birlikte cerrahi tedaviye karşı birinci alternatif olarak kullanırlar. Nefes darlığı gibi belirtilerin giderilmesi icin de kullanılabilir.
Foto dinamik terapi: Bu ozel bir kimyasal maddenin kan dolaşımına verilmesi ve hucreler tarafından alınmasıdır. Bu kimyasal madde normal hucreleri hızla terk eder. Fakat kanserli hucrelerde daha uzun bir sure kalır. Daha sonra bu hucrelere lazer ışığı uygulanarak maddenin aktif hale gecmesi sağlanır ve hucreler oldurulur.
Kucuk hucreli olmayan akciğer kanseri tedavisi:
Kucuk hucreli olmayan akciğer kanseri hastaları bir cok değişik yolla tedavi edilebilirler. Tedavinin secimi hastalığın yaygınlığı ile ilgilidir. Cerrahi mudahale en yaygın tedavi şeklidir. Radyoterapi ve kemoterapi de hastalığın suresini yavaşlatma ve semptomları kontrol etmede kullanılabilir.
Kucuk hucreli Akciğer kanseri tedavisi:
Kucuk hucreli akciğer kanseri hızlı yayılır. Bir cok vakada hastalık tanı konduğunda vucudun diğer bolumlerine de yayılmıştır. Doktorlar vucuda yayılmış kanser hucrelerine ulaşmak icin hemen hemen her zaman kemoterapi kullanırlar. Kemoterapi iceren tedavi de akciğerdeki tumorler veya vucudun diğer bolumlerindeki tumorler hedeflenerek uygulanabilirler.Bazı hastalara beyine yonelik radyoterapi orada kanser olmasa da uygulanabilir. Bu tedaviye koruyucu beyin ışınlaması denir. Bu beyinde tumor oluşmasını engellemek icin verilir. Cerrahi tedavi kucuk hucreli akciğer kanserinde cok az uygulanır.
YAN ETKİLER
Kanser tedavisinin yan etkileri tedavi tipine bağlıdır ve her hasta icin farklı olabilir. Doktor ve hemşireler tedavinin muhtemel yan etkilerini hastalara acıklarlar. Yan etkilerden korunmak icin tedavi oncesi ve sonrası yollar onerirler.
Cerrahi Akciğer kanseri icin temel tedavi yontemidir. Akciğer cerrahisinden sonra goğuste hava ve sıvı birikme eğilimindedir.Hastalar genellikle donmekte, oksurmekte ve derin nefes almada yardıma gerek duyarlar. Bu hareketler tedavi icin onemlidir. Cunku geri kalan akciğer dokusunun genişlemesine yardımcı olur ve fazla hava sıvı birikmesine engel olurlar. Goğuste ağrı, nefes darlığı akciğer cerrahisinin yaygın yan etkileridir. Hastalar eski enerji ve guclerine kavuşmak icin hafta-aylara ihtiyac duyabilirler.
Kemoterapinin yan etkileri verilen ilaca gore değişir. Genel bir kural olarak kemoterapi hızla coğalan hucreleri etkiler. Kanama sırasında pıhtılaşmayı sağlayan, hastalıklara karşı savunmamızı yapan ve vucudumuzdaki organlara oksijen taşıyan kan hucreleri hızlı coğalan hucrelerdir. Bu kan hucreleri kemoterapi aldıktan yaklaşık 1 hafta 10 gun sonra sayıca azalırlar ve bu nedenle cabuk morarma veya diş fırcalama gibi kucuk işlemler sonrası kanama olabilir. Normalde vucudumuza girdiklerinde savunma sistemimiz guclu olduğundan hastalık yaratmayan mikroplar kemoterapi sonrası savunmamızı sağlayan hucreler azaldığından kolaylıkla ateşli hastalıklara yakalanmamıza neden olabilirler.Bu donemde yıkanarak yediğimiz ciğ sebze ve meyvelere (orneğin salata gibi) en az 10 gun kadar yemekten kacınmalısınız.Unutmayınız ki bu yasak meyve ve sebzelerin hastalığınız uzerine olan herhangi bir etkisinden dolayı değil, ne kadar temiz yıkasanız da yiyeceğiniz sebze veya meyvenin uzerinde kalmış olması muhtemel mikroplardan kacınmak icindir. Yiyeceklerinizin bu zaman dilimi icinde pişmiş olmasına dikkat ediniz. Eğer 38.50C in ustunde bir saati gecen ateşiniz olursa mutlaka doktorunuza ulaşınız. Ateşiniz var ve kan hucreleriniz kan sayımında duşuk bulunursa antibiyotik tedavisi almanız gereklidir. Kan hucrelerinizin sayısında meydana gelen bu azalma bir hafta ila 10 gun icinde kendiliğinden gecer ve hucreler normal sayılarına ulaşır.
Bir başka hızlı coğalan hucre grubu sindirim sistemi hucreleri ve kıl koku hucreleridir. Bu nedenle kemoterapi sonrası genellikle ilk haftadan sonra saclar dokulur. Hastalarda iştah kesilmesi, bulantı, kusma, ishal ve ağız yaraları gelişebilir, bu yan etkilerin hemen hepsi ilac tedavisi ile kontrol altına alınabilir. Bu yan etkiler kısa surelidir, hastaların şikayetleri bir sonraki kemoterapi başlamadan once gecmiş olur
Kemoterapinin bahsettiğimiz bu yan etkilerinin şiddeti hastadan hastaya değişir. Gunumuzde modern kemoterapilerle uzun, kalıcı yan etkilere rastlamak nadirdir. Ancak bazı kemoterapi ilacları kalp uzerinde olumsuz etkiler yapabilir, bu tur ilacları kullananlarda doktor periyodik olarak kalbinizin etkilenip etkilenmediğini anlamak icin tetkikler ister. Bugun kullanılan kemoterapi ilac dozları ve kemoterapi kur sayıları kalp uzerinde olumsuz etki yapacak boyutta değildir. Bazı kemoterapi ilaclarını aldıktan yıllar sonra kan kanseri yani losemi gelişme riski vardır.
Ayrıca bazı kanser ilacları yumurtalıkları etkileyerek yumurta hucrelerini oldururler, boylece yumurtalıklar kadınlık hormonu olan estrojeni uretemez ve hastalar menopoza girerler. Adetler seyrekleşir yada durabilir ve bu durumda kadınlar hamile kalamazlar. Ozellikle 35-40 yaşın uzerinde kemoterapi ile meydana gelen kısırlık kalıcıdır. Daha genc hastalarda kemoterapi suresince kesilen adetler bir sure sonra normale donebilir.
Sağlık personeli kemoterapi sonrasında tedavinin olası yan etkilerini acıklarlar ve şikayetleri yok etmeye yonelik yollar onerirler.
Kemoterapi ilacları coğunlukla damardan verilir ve verildikleri damara zaman icinde zarar verip, damarın sertleşmesine ve dışarıdan bakıldığında gozle fark edilebilir hale gelmesine neden olabilirler. Kemoterapi alırken veya aldıktan sonraki gun ilacı aldığınız kolda kızarıklık şişme ve yanma olursa hemen doktorunuza haber vermelisiniz.
Kemoterapi alırken herhangi bir nedenle ağrı kesici kullanmanız gerekirse doktorunuza danışınız. Cunku bazı ağrı kesiciler vucuttaki kan hucrelerinde sayıca veya işlevce azalmaya neden olabilirler. Bunun dışında kalp, akciğer ve bobrek hastalığınız icin kullandığınız ve hayati onemi olan ilaclarınıza kemoterapi suresince devam edebilirsiniz. Kullanmak zorunda olduğunuz bu ilacları doktorunuza yaptığınız ziyaretlerde gostererek bir sakınca olup olmadığını sormanız uygun olur.
Radyoterapi kemoterapi gibi hem kanserli hem de normal hucreleri etkiler.Radyoterapi aldıkları sure icinde hastalar mumkun olduğunca istirahat etmelidir.
Tedavi goren bolgedeki cilt kızarabilir, kuru, hassas ve kaşıntılı olabilir.Tedavinin sonuna doğru aynı bolge daha ıslak ve akıntılı hale gelir. Bu derinin ışına karşı verdiği bir reaksiyondur. Bu alan mumkun olduğunca hava ile temas edecek şekilde olmalı, sıkı ic camaşırı ve kıyafetlerden bu donemde kacınılmalıdır. Işın tedavisi aldığı sure icinde bu bolge suyla temas ettirilmemelidir. Doktora sormadan bu bolge icin herhangi bir losyon ya da krem kullanılmamalıdır.Işın tedavisinin deri uzerindeki etkileri gecicidir. Fakat etkilenmenin derecesi hastadan hastaya değişir. Bazen ışın tedavisi almış alan bolgede cilt rengi normale gore daha koyu renkte kalabilir.
Metastatik hastalıkta ozellikle beyin metastazlarında beyin ışınlaması yapılır.Bu işlem 1 hafta veya 10 gun kadar surer, ışın tedavisine bağlı bulantı ve kusma gibi yan etkiler gelişebilir.Bu durumlar icin radyoterapist tedavi oncesinde ve tedavi devam ederken alınması gereken ilacları hastaya anlatır
Beyine radyoterapi alan hastalar baş ağrısı, deride değişiklikler, yorgunluk, bulantı, kusma, sac dokulmesi, hafıza ve duşunme suresiyle ilgili problemle karşılaşalabilirler.Bir cok yan etki zamanla gecer.
Radyoterapinin diğer yaygın yan etkileri boğazda kuruluk ağrı, yutma zorluğu, yorgunluk, tedavi olan bolgede doku değişiklikleri ve iştah kaybıdır.
DİĞER YAN ETKİLER
Kanser iştah azalmasına neden olabilir. Bazı hastalarda ağızda tatsızlık oluşur. Coğunlukla tedavilerin yan etkileri olan bulantı, kusma ve ağızda yaralar hastanın yemek yemesini gucleştirir. Fakat beslenme cok onemlidir. Oğunler mutlaka yeterli kalori ve protein icermelidirler. Boylece kilo kaybı ve dokuların kendini tekrar tamir etmesi sağlanabilir. Tedavi alan hastalar, duzenli ve yeterli beslenirlerse kendilerini daha enerjik ve iyi hissedeceklerdir ve ilacların yan etkileri daha az gorulecektir.
Verilen tedavi ile iyileşme şansı nedir?
Bazen hastalar iyileşme şanslarının rakamlarla ifade edilmesini isterler. Aslında yapılan buyuk calışmalarda hangi evredeki hastanın ortalama ne kadar sure yaşayabileceğine dair rakamsal yuzde değerleri mevcuttur. Ancak unutulmamalıdır ki bu istatistiksel değerler binlerce hastaya ait değerlerin bir ortalamasıdır, yani herhangi bir kanser hastasına ne olacağını onceden kestirmek icin kullanılması tam olarak doğru olmaz. Kanseri olan iki hastanın gelecekte ne olacağı birbirinden farklıdır, tumorun ve hastanın kendisine ait bugun henuz bilemediğimiz pek cok faktor aynı hastalığa yakalanan iki kişinin farklı seyirler gostermesinde etkili olmaktadır. Bu nedenle kendinizi başka hastalarla kıyaslamayınız
HASTALARIN TAKİBİ VE TAKİBİN ONEMİ:
Akciğer kanseri tedavisinden sonra hastanın takibi de cok onemlidir. Duzenli kontroller sağlık durumundaki değişiklikleri ortaya cıkarır. Boylece eğer kanser tekrarlar ya da yeni kanser oluşursa bu mumkun olduğunca cabuk tedavi edilebilir. Bu kontroller muayene, goğus filmi ve ceşitli laboratuar testlerini icerir. Kontroller arasında ortaya cıkan herhangi bir sağlık problemi hemen doktora bildirilmelidir.
Tedavi sonrası onerilen ozel bir diyet yoktur, dengeli beslenme, fazla yağlı yiyeceklerden kacınma, duzenli egzersiz yapmak yani normal şartlar altında her sağlıklı insanin uyması gereken kurallar sizin icin de gecerlidir.
Kilo kaybı, iştahsızlık, aşırı yorgunluk, bulantı-kusma, baş donmesi, karın ağrısı ve dolgunluk, kemik ağrısı, iki haftadan fazla suren oksuruk, baş ağrısı olduğunda normal periyodik kontrol zamanınızı beklemeden doktorunuza ulaşmanız gereklidir.
Tedavi sırasında ve sonrasında cinsel yaşamınıza eskiden olduğu gibi devam etmenizde bir sakınca yoktur. Kemoterapinin yumurtalık hucreleri uzerinde olan mutajenik (bebekte ciddi anormallikler olabilmesi) etkileri nedeni le tedavi suresince gebeliği onlemek icin doğum kontrol yontemlerinden biri tercih edilmelidir. Verilen kemoterapi ilaclarının coğu yumurtalıkların calışmasını bozar ancak bu etkilenmenin derecesi hastadan hastaya değişir.Genc erkek hastalar gelecekteki yapay dollenme yada invitro fertilizasyon icin kemoterapiden once spermlerinin saklanmasını isteyebilirler.Bazı kemoterapik ilaclar periferik sinirlerdeki duyuları etkilediğinden ereksiyon yeteneğini yada ereksiyon sağlamayı ve surdurmeyi engelleyebilirler.
Tanı sonrası tedavi planı ile yaşadığınız fiziksel ve ruhsal sıkıntılar, hastalığa veya tedaviye bağlı yorgunluk, halsizlik hissi, cinsel yaşamınızın, istek ve heyecan duyma gibi duygularınızı etkileyebilir. Cinsel yaşamınız ile ilgili bu tur sorunlar , bu donemde yaşadığınız ve tedavi sonrası gecen diğer sorunlar gibi zaman icinde gececektir.
Cinsel yaşamınıza yonelik kaygılarınız olduğunu ve bu konuda yardım almak istediğinizi tedavi aldığınız kemoterapi unitesindeki doktor ve hemşirelere belirtmekten cekinmeyiniz .
KANSER HASTALARININ DESTEKLENMESİ
Ciddi bir hastalıkla beraber yaşamak kolay değildir. Kanser hastaları tıbbi ve fiziksel değişikliklerle baş etmek bir yana hayatlarını zorlaştıran bir cok endişe, duygu ve duşuncelere sahiptir. Kanser hastaları işlerini surdurebilme, ailelerinin geleceği ve gunluk aktivitelerini yapabilme konusunda endişelidirler. Yapılan tetkikler, tedaviler, hastanede yatma gerekliliği, tedavi ucretleri onları endişelendirir. Bu duygusal durumla baş etmek icinde yardıma ihtiyacı vardır. Aslında bir hastanın bu duygusal durumuna dikkat etmek tedavinin bir parcasıdır. Sağlık personelinin desteği, destek grupları, hastadan hastaya ilişkiler kişinin kendisini daha az yalnız hissetmesini onler ve az stresli olmasını sağlar. Hayatlarının kalitesini artırır. Kanser destek grupları kanser hastalarının tecrubelerini paylaşmak ve konuşmak icin guvenli ortamlar sağlar. Hastalar sağlık personeline boyle bir grup bulmak icin danışabilirler.
Doktorlar, hemşireler ve diğer sağlık calışanları onların tedavi, calışma ve diğer faaliyetleri konusundaki sorularına yardımcı olurlar. Bunun yanı sıra dernekler, danışmanlar, dini topluluklar ve uyeleri hastaların kişisel problemleri ve gelecekleri ile ilgili olarak onların kaygılarını giderici yaklaşımlarda bulunabilirler.
Arkadaşlar ve akrabalar hastalara destek olabilir. Hasta, onunla dertleşecek diğer kanserli hastalarla tanışabilir. Kanser hastaları destek grupları oluşturup onlarla tedavinin etkileri ve kanser konusunda bildiklerini paylaşabilir. Bu konuda akılda tutulması gereken her hastanın farklı olduğudur. Her ikisi de aynı kanser hastası olmasına rağmen bir hasta icin doğru olan tedavi ve yaklaşım diğeri icin yanlış olabilir. Daima doğru olan arkadaşların ve diğer aile uyelerinin onerilerinin doktora danışıldıktan sonra uygulanmasıdır.

[h=2]İstanbul Dahiliye uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]