Cocuklarımız, cok kucuk yaşlardan itibaren pek cok şeyi kendi başlarına yapabilme kapasitesine sahiptir. Bu kapasitenin zamanında kullanılıp kullanılmaması, cocuğun nasıl bir yetişkin olacağını belirler. Bebekler ilk yıllarında, annenin koruması,bakımı, fiziksel ve psikolojik desteği olmadan yaşayamazlar. Her gereksinimi annesi tarafından karşılanan bebekler yalnız ve korumasız olmadığını hisseder ve anneye omur boyu surecek bir guven ilişkisiyle bağlanır. Ancak ozguveni gelişmiş, ayakları yere sağlam basan bireyler yetiştirmek istiyorsak, cocuklarımızı, kendilerine yaşam boyu yardımcı olacak becerilerle donatmak zorundayız. Bu amaca yonelik olarak, cocuklar zaman icinde buyuyup guclendikce, oz bakım becerilerinden başlayarak yaşlarına uygun sorumluluklarını yerine getirebilecek şekilde eğitilmelidir. Başarabileceği ev işlerini annesiyle beraber yapması, dağıttığı odasını-oyuncaklarını toplayabilmesi, tuvalet temizliğini kendi yapabilmesi icin yureklendirilmelidir.
Cocuklarına yardım etmek uğruna onların yapması gereken işlere mudahale eden anneler, aslında cocuklarının o becerileri oğrenme fırsatını ellerinden almış oluyorlar.
Anne- babalarla konuşurken onlara sorduğum sorulardan biri, “cocuğunuz neleri yapabilir, neleri yapamaz” oluyor.
Hemen tum anneler, “cocuğum her şeyi yapar” diyorlar.
Sonra biraz daha ozelleştiririz

” mesela yemeğini kendi yer mi?”
Cevap; “canı isterse yiyebilir tabi…”
“yani kendi mi yer, siz mi yedirirsiniz?”
Anne utana sıkıla, “sabahları okula gec kalmasın diye, akşamları dersi yetişsin diye lokma lokma ağzına yediririm, ama bazen da kendi yer…”
“kendi giyinir mi?”
Cevap aynı… “isterse giyinebilir.”
Cocuk 3-4 yaşına geldiğinde, oz bakımıyla ilgili bu becerileri kazanmış olmalıdır. Eğer anne “yardım etmekte” ısrar ederse; “sen yiyemezsin, ben yedireyim, sen giyemezsin, ben giydireyim, atlama duşersin, koşma terlersin…” yaklaşımıyla cocuğun canını sıkmasına gerek kalmadan her ihtiyacı karşılanır, her istediği yerine getirilirse, anneye bağımlı hale gelir, aslında yapabileceği işleri de yapmaya cesaret edemez. Bu şekilde beceriksizliğe mahkum edilen cocuklar karşılaştıkları sorunları kendi başlarına cozemez, başkasının yardımı olmadan kendi başına karar veremez, sorumluluk almak istemez, alsalar bile kolay kolay yerine getiremezler. Bu nedenle ozguvenleri gelişemez. Arkadaş edinmede ya da oyun kurmada gucluk yaşarlar.
Okul fobisi yaşayan cocuklar da, sıklıkla boyle aşırı koruyucu-kollayıcı ailelerin yetiştirdiği cocuklar arasından cıkar. Bu cocuklar evde aileleriyle birlikteyken hareketli, konuşkan, hatta soz dinlemez-kural tanımazken okulda kurallara genellikle uyar, soz dinler. Sessiz, bazen yalnız ve arkadaşsızdırlar. Hakkını savunamaz, arkadaşlarına “hayır” diyemezler. Bazen zorbaca davranışlarla karşılaşırlar. Butun bu nedenlerden dolayı, her yaşta okula uyum sıkıntıları yaşayabilirler.
Anneye bağımlı cocuklar ihtiyaclarının karşılanmasını anne-babanın gorevi olarak gorur, kendileri başarmaya uğraşmazlar. Oysa cocuklar, yaşlarına uygun sorumluluklarını yerine getirmeden, gelişim donemlerine uygun zorluklarla karşı karşıya kalmadan bunlarla baş etmeyi oğrenemezler.
Her şeyden sakınarak, pamuklar icinde yetiştirdikten sonra, cocuğumuzun sosyal hayata katılmadığından, fazla arkadaşı olmadığından ya da hic bir işi kendi başına yapmadığından şikayet etmeye ne kadar hakkımız var dersiniz... J
”Herhangi bir işi kendi kendine başarabileceğini duşunen bir cocuğa lutfen yardım etmeyiniz.“
[h=2]Ankara Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]