Aile yaşamı gibisi yoktur, bir ulkenin yukselmesi ev ve aile sevgisine bağlıdır.
Aile, akrabalık ilişkisi icindeki kişilerin bir arada yaşadığı bir grup, değişik uyelerden kurulu bir sistemdir.Sistemden anladığımız ise, ceşitli bolumlerin kendi aralarında dinamik bir duzenleme ile butun oluşturması ve bu butun icinde hem kendi aralarında birbiriyle, hem de butunu cevreleyen ortamla etkileşimde bulunmalarıdır.Aile terapisi aile gruplarının tedavisidir, ailelerin işleyiş bicimini, aile uyelerinin birbiriyle ilişkisini ve iletişimini ele alır.Aileyi oluşturan bireylerin bireysel nitelikleri kadar, kendi aralarındaki etkileşimin niteliği de onemlidir.
İşe holistik acıdan baktığımızda ise sistem teorisinin; Butun onu oluşturan bolumlerin toplamından daha fazladır, ilkesine gore ailenin butun olarak etkileşiminin gozlemlenmesi, aile uyelerinin bireysel etkileşimlerinin gozlemlenmesinden daha iyi fikir verir.

Holizm;Bir varlığın, onu oluşturan bolumlerin toplamını aşan bir kimliğe sahip olduğu yolundaki felsefe teorisidir
Aile tedavileri, yaklaşım bicimleri ve temel aldıkları noktaların neler olduklarına gore farklılıklar gosterir
1) Danışmanlık yontemi
2) Sistematik aile terapisi
a)Analitik yonelimli aile terapisi b)Yapılandırılmış aile terapisi
3) Stratejik aile terapisi
Aile terapilerinde kabaca yapmaya calıştığımız şey, balıkların icinde yuzdukleri şeyin ne olduğunu bilmemeleri gibi onlarında yaşadıkları ilişki sistemlerindeki gormedikleri, bilmediklerini acıklığa kavuşturmaktır.Yani kendilerine ic goru kazandırmaktır.
Aile uyelerinin birinde ruhsal bozukluk olması ailenin dolayısıyla sistemin dengesini bozabileceği gibi, sistemin yani ailenin butunuyle bozuk olmasına , aile uyelerinden birinin veya birkacının hastalık belirtileri ortaya cıkarmasına yol acabilir.Orneğin madde kullanım bozukluğu olan babanın evine yaşattıkları ve yaşatamadıklarını duşunmek yeter.Ailede daha buyuk bir sistemin yani sosyal sistemin bir parcasıdır.Teker teker ailelerdeki bozukluklar sosyal sistemin dengesini olumsuz bicimde etkilerken, sosyal sistemdeki bozuklukta aile dengesini etkiler.Orneğin gelir dağılımındaki zorluklar gibi.
Aile terapisinin 50-60 yıllık bir gecmişi vardır. 1930; lu yıllarda hastanın tek başına tedavisinin coğu kez yeterli olmayacağına, ailenin de tedavisi gereğinin uzerinde durulmaya başlanmıştır.İkinci dunya savaşından sonra gelişmeye başlamıştır.Tedavide tum aile uyelerini bir arada gorme girişimlerinde ilk bulunan 1940 yılında Bowlby olmuştur.1960 lı yıllardan sonra aile terapisi Avrupa ve Amerika da giderek artan bir uygulama alanı bularak gelişmiştir.
Hastanın ailesini aile terapisine razı etmek her zaman kolay değildir.Ozellikle ruhsal hastalıkların kabul edilmesi zor ve psikiyatrlar da halen deli doktoru olarak gorulduğu ulkemizde, insanlar kendilerini ertelemekte, geciktirmekte tamiri imkansız zorluklar icine girmektedirler. Kendilerine zor bir hayatı yaşatmakta ve ruhsal zorluklarını da kendisinden sonraki nesillere aktarmaktadırlar.
Butun tahliller, tetkikler, ameliyatlar yapıldıktan sonra hala semptomlar duzelmediğinde doktorlar bir secenek olarak psikiyatriyi duşunmektedirler. Bu da bazen hastalar tarafından olumsuz olarak yaşanmakta ama artık başka bir gidecek yer kalmadığında zorunlu istikamet psikiyatri olmaktadır.
Aile terapisi, bir ailenin uyelerini bir araya toplayarak amatorce konuşmalar yapmak veya kendi sağduyusuna guvenerek oğutlerde bulunmak değildir.
Aile terapisi veya hicbir terapi eğitimi psikiyatri veya psikoloji uzmanlık eğitimi sırasında verilmemekte, kişi eğer isterse bu konuda eğitim veren kişilerden belli bir para karşılığında en az 3_4 yıllık bir eğitimle bu alanla ilgilenmektedir.
Supervizyon calışmalarına da ihtiyac vardır.Yani usta cırak ilişkisi icinde oğrenilir, kitaplardan oğrenilmez.Ehil ellerde yapılan terapi iş gorur, yoksa etkili olmaz.Belirli bir ciddiyet ve disiplin gerektirir.
Ruhsal hastalıkların ortaya cıkmasında cocukluk donemi, kişinin gecmişten getirdiği hasarlı yapı, bu gune kadar getirdiği hayattaki zorlanmaları ve bugun ki yaşamdaki zorlukları rol oynamaktadır.
Coğu ruhsal hastalığın oluşumunda hayatı bu şekliyle yaşamanın insani olmadığı bir tarz vardır.Fazla sorumluluk duygusu, kendine değer vermeme, yoğun sucluluk duyguları, kişinin onune aşamayacağı kadar zor hayat olaylarının cıkması, kendini yaşayamama, yakınları tarafından anlaşılmama temalarını coğu hastamızda yakalarız.
Hastalık belirtileri gosteren kişi hekime tek kişi olarak gelmiş olsa da eğer onun hastalığının, ailedeki yapılaşma bozukluğu ile ilgili olduğu sezilirse, kişinin bozukluğu evlilik oncesinde yoksa veya yakın bir zamanda ortaya cıkmışsa , bireysel terapiyi kaldıramıyorsa, sadece ilac tedavisi yetmemişse veya kullanmak istemiyorsa aile terapisi duşunulmelidir.
Ortadaki sorun ilk bakışta sadece bir kişiyi ilgilendiriyor gibi gelebilir.Ama ailenin diğer uyeleri de bu sorundan doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmekte, karşılık olarak onlar da sorunun etki derecesini artırmakta ve sorunlu gozuken kişinin bu konudan etkilenmesine katkıda bulunmaktadırlar.
Ailedeki etkileşimden oturu zincirleme bir etki tepki olayı soz konusu olup karşılıklı zorlamalarla patolojik bir denge kurulur.Aile terapisinden beklenen bozuk orguyu cozup, yeniden doğru duzenli bir sistem oluşturmaktır.
Aile terapisinde terapistin uğraşacağı konu sadece ailede hastalık belirtisi veren kişi veya kişilerin tek tek sorunları değil, ailenin tum olarak sorunu, ic ice gecmiş orguleşmiş iletişim, etki ve tepki bicimlerinin toplu halde goz onune ve ele alınmasıdır. Burada aileye kabul ettirilmesi gereken şey hasta olan bireyler değil tum ailedir.
Onemli olan, ortalıktaki belirtinin yalnız bunu taşıyan kişinin ozelliği olarak değil tum ailenin ozelliği olarak ele alıp işlemektir.Burada bahce hortumu benzetmesi iyi bir metafordur.
Bozukluk nasıl doğmuştur?
Bunda aile uyelerinin her birinin katkısı nedir, her biri bundan nasıl, ne olcude etkilenmekte ve ne turde tepki vermektedir.
Aile bu sorunla kendi icinde nasıl baş etmektedir?
Ne gibi savunma mekanizmaları kullanmaktadır? Aile ne tip de bir ailedir, aile yapısı ne durumdadır? Sorun aile yapısından mı kaynaklanmaktadır, yoksa sorun yuzunden mi aile yapısı değişmiştir? Ailenin terapistten beklentileri nelerdir ve bu beklentileri doğrultusunda terapiste nasıl davranmaktadırlar.
Terapistin butun bunları doğru kestirip, ailedeki bozuk iletişime nasıl mudahale edeceğini, hastalığın tanısı, doğuş nedenleri, gidişi ve tedavide hangi yoldan giderek yaralı olunabileceğini saptayabilmesi icin, her şeyden once yansız bir tutumla, cok yonlu geniş acılı, sosyal ve psikolojik duşunce tipini benimsemesi gerekir.
Aile goruşmelerinde; terapistin yansız tutumunu hicbir zaman değiştirmemeye, kendisi on plana cıkmayıp sadece konuşmanın canlılığını ve surekliliğini sağlayarak aile uyeleri arasında sozel bir iletişimin kurulmasına yardımcı olma gorevi vardır.Zira, nevrotik ailelerin coğunda, ya hic konuşulmaz veya belli kalıplar icinde konuşulur yada iletişim yalancı bir mantık cercevesinde surdurulur.Bu bozuk iletişimin sağlıklı bir iletişime donuşturulmesi tedavinin en onemli amaclarından biridir. Bunun sağlanmasıyla bireylerin gerek kendilerinin, gerekse birbirlerinin sorunlarını daha iyi anlayarak gorebilmeleri ve ortak soruna ortaklaşa bir cozum bulmaları sağlanır.Yani kişinin ailesini veya evliliğini kullanabilmeleri sağlanır .
Bunun icin eşlerin pozitif bir havada zorluklarının konuşmalarına yardımcı olunur, yabancılaşan eşler veya uyeler tekrar sanki birbirleriyle tanıştırılır ve flort etmeleri sağlanır.Cocuklar dinlenir, konuşmalarına fırsat verilir, katılan herkesin goruşmelerden bir şeyler alması sağlanır ve onemli olduklarının altı cizilir.Yani sistemin calışmasının onundeki zorluklar kaldırılır.
Aile terapisi bağımlı aile yapılarında, ciftler arasında karmaşık ilişkiler bulunmasında, psikosomatik hastalıklarda uygundur.Dağılmış ve bolunmuş ailelerde aile terapisinin gereği yoktur.
Aile terapisi sırasında, bazı uyelerin bireysel psikoterapi veya ilac tedavisi gormesi de gerekebilir ve bu aile terapisine paralel olarak surdurulur.Deneyimli bir terapistin elinde epey secenek vardır, ancak aile tedavisi gerek niteliği gerek dinamizması ve cok yonluluğu bakımından ozel bir tedavi yontemidir
İki ayrı aile sistemi icinde oluşmuş iki birey bir araya gelip yeni sistemi oluştururken, kendi gecmişlerinden getirdikleri ceşitli etkilenmeleri de sistemin icine taşımaktadırlar.Gecmişten taşınan nevrotik ozelliklerin evlilikteki ikili kişiler arası etkileşim ve evlilik ortamında kendini patolojik ozelliklerle sergilemesi her kulturde sık rastlanan bir olaydır.Ozellikle farklı kultur kokenlerinden gelen kişilerin evliliğinde kısmen kulture bağlı kısmen de kişisel ozelliklere bağlı kimlik ve ozdeşim catışmaları gormekteyiz.Gelenekselden cağdaş yaşam bicimine geciş sureci icindeki toplumlarda ise catışmalar daha cetin gecer
Evliliklerde evrensel nitelikteki ortak bir konu da fizyolojik ve sosyal yaşam değişikliği donemeclerine bağlı olarak ortaya cıkan sorunlardır.Orta yaş bunalımları (kadında menopoz, erkekte orta yaş krizi), emeklilik, cocukların sorunları yada buyuyerek evden ayrılmaları, ailenin sosyoekonomik duzeyinin değişmesi, ciftlerden birinin iş veya sosyal konumundaki değişmeye diğerinin ayak uyduramaması gibi durumların yanı sıra, evlilik birliğine ihanet olayı da evlilik tedavisini gerektiren bozukluklara yol acmaktadır.
Cinsel ve ureme sorunları, kesin bir organik neden bulunmadıkca, cok buyuk bir olasılıkla kişisel ve toplumsal sosyopsikolojik nedenlerden kaynaklanırlar.
Evlilik ilişkilerindeki bozukluklarda da, aile tedavisinde kullanılan yontemler kullanılır. Bunlar sadece evli cifti ele alan cift tedavisi olduğu kadar cocukların da zamanla seansa katılımı mumkundur.
Cift tedavilerinde ozellikle uzerinde durmayı gerektiren konuların başında, ciftler arasındaki iletişim bozukluğu gelmektedir.İletişimin basit temel ozelliklerinin cok onemli kişisel anlamları vardır.
1) İletişimsizlik mumkun değildir, yani bir başka insanın olduğu her yerde insan davranışının bir anlamı vardır.Kişinin bu noktada hicbir mesaj vermemesi mumkun değildir.Kimseyle ilgilenmeden oturan bir adam kimseyle konuşmak istemediği mesajını vermektedir.İletişim yalnızca sozel değil duruş, mimik, ses tonunu da iceren bir butundur.
2) İletişimin iceriksel yonu gibi ilişkileri tanımlayan yonu de vardır.Orneğin;Rica etsem kapıyı kapatabilir miydiniz sorusu ile; sana kac kere kapıyı kapatmanı soyleyeceğim, sozunun ikisi de karşıdaki kişiye kapıyı kapatmasını soyler ancak iki durumda tanımlanan ilişkiler birbirinden farklıdır.
3) Noktalama; Bir dizi karşılıklı davranışta sebep ve sonucu ayırt etmek her zaman mumkun değildir.Orneğin kadın eşi eve gec geldiği icin soylenir, erkek karısı soylendiği icin eve gec gelir.Her ikisi de catışma nedeni olarak birbirini suclarlar, Bu tur durumlarda eşler arasında ki surecin nerde noktalandığı belli değildir.
4) Dijital ve analojik iletişim; Dijital iletişim de mesajlar sozlu veya yazılı kelimeler halindedir. Analojik iletişim tum sozel olmayan iletişim bicimlerini kapsar
5) Simetrik ve tamamlayıcı etkileşim;Tum ilişkiler değişik derecelerde simetrik ve tamamlayıcı olabilir.Simetrik etkileşim tarafların eşit duzeyde olduğunu gosterir. Tamamlayıcı etkileşim eşitsizlik temelinde ortaya cıkar.Orneğin, hizmetci_ efendi ilişkisi tamamlayıcıdır.Evli eşlerin iletişimi simetrik yada tamamlayıcı veya bunların ceşitli derecelerinde olabilir.
Psikiyatrik hastalıkların tedavisinde aile terapisinin yerinin ne olduğu konusunda farklı goruşler vardır.Tum ruhsal sorunların bu bağlamda ele alınması yada yalnızca belli durumlarda, belli bozuklukların tedavisinde kullanılması konusunda farklı yaklaşımlar mevcuttur.Aile tedavisinin yeri muhtemelen bu iki yaklaşım arasında bir yerdedir.
Aile tedavisini objektif bicimde değerlendirmeye yonelik araştırmalar ise giderek artmaktadır.Ancak ozellikle ulkemizde oldukca yeni gelişen bu tedavinin yerinin ve sınırlarının objektif bicimde değerlendirilmesi icin calışmaya ve zamana ihtiyac vardır.

[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]