AidsHIV (Human Immuno Deficiency virus;insan immun yetmezlik virusu) bir retrovirustur. Genetik meteryali RNA'dır ve revers transkriptaz enzimi icerir. Pek cok varyasyonu bulunmakla beraber şu ana kadar belirgin 2 tipi saptanmıştır.(HIV-1,HIV-2). Dunyada yaygın olarak HIV 1 infeksiyonudur. HIV2 infeksiyonu Batı Afrika'da endemik olarak gorulmektedir. HIV ozellikle makrofajları, lokositleri, lenfositleri ve santral sinir sistemi hucrelerini infekte eder.
İnfeksiyonun bağışıklık sistemi uzerine olan etkisi daha cok T-helper (T4) hucrelerinin sayısının azalmasına bağlıdır. T-helper hucreleri antikor uretiminin uyarılamsında ve bağışıklık sistemi hucrelerinin olgunlaşmasında kritik role sahiptir. HIV 1 virusunun infekte ettiği hucrelerin ortak ozellikleri CD4 yuzey antijeni icermelidir. Bu antijen virus icin reseptor ozelliği taşır. Virus bu reseptore gp 120 yuzey antijeni ile tutunur, virus transmembran proteini olan gp 41'in fuzyon reseptoru (F)uzerinden fuzyon oluşturucu etkisi ile hucreye girer. Revers transkripta zenzimi ile cift sarmal proviral DNA kopyasını oluşturur. Bu hucre nukleussuna girerek konakcı DNA'sına entegre olur. Uzun bir latent donem sonrası tekrar aktive olur ve enfekte ettiği hucrelerin olumune, CD4 hucre populasyonunun (T4=Thepler) azalmasına neden olur. CD4 sayısı seropozitif kişinin takibinde enonemli kriterdir.
AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome-Edinilmiş İmmun yetmezlik sendromu) tanısı ilk olarak 1981 yılında ABD'de konmuştur. Hastalığın yayılımı ile ilgili veriler hastalığın 1970'li yıllarda ortaya cıktığını duşundurmektedir. Homoseksueller,h ayat kadınları, uyuşturucu kullananlar ile kan ve kan urunleri transfuze edilenler yuksek riskli grubu oluşturmaktadır.
Bulaşma Yolları;
Hastalık HIV ile infekte olmuş hucreler (coğunlukla lokosit ve lenfositler) iceren sekresyonlar yani vucut salgıları yoluyla bulaşmaktadır. HIV virusu taşıyan bir sekresyonun herhangi bir şekilde başka bir insanın kanına karışmasıyla gercekleşmektedir.
1. Hastalık en sık cinsel ilişkiyle bulaşmaktadır. Semen ve vaginal sekresyonlarında HIV ‘ın varlığı gosterilmiştir. Virus genellikle cinsel organlardaki catlaktan kana karışmasını kolaylaştıran bir lezyonun varlığı ve genellikle travmatik olan anal seks HIV'ın bulaşma oranını arttırmaktadır. Bir zamanlar sanıldığının aksine HIV heteroseksuel ilişkiyle de yuksek oranda bulaşmaktadır. Virus taşıyan biriyle ilişki sonrasında kadınların erkelere gore daha fazla infekte olduğu savını destekleyen kanıt yoktur.
2. HIV kan ve kan urunleriyle de bulaşmaktadır. Hemofililerde ve damardan uyuşturucu kullananlarda yuksek oranda gorulmektedir. Kan urunlerinde HIV antikorlarının rutin olarak taranmaya başlanmasıyla birlikte bu bulaşma yolu onemini kaybetmiştir. HIV taşıyan bir hastanın kan veya vucut sekresyonlarının cilt veya mukoza ile doğrudan temasıyla da HIV bulaşabilmektedir. HIV virusu taşıyan bir iğnenin kaza sonucu veya operasyon sırasında operatorun elinin kesilmesi durumunda başlama riski %0,5'tir. İntakt (yara olmayan) cilt veya mukozaya HIV iceren kan bulaşmışsa 795 olgunun hicbirinde infeksiyon gelişmediği gosterilmiştir.
3. Hastalık gebe kadınlarda fetuse dolaşım yoluyla da bulaşabilmektedir.
İnfeksiyonun 4 klinik donemi mevcuttur.
1. Akut HIV infeksiyonu: Hastaların coğunluğu virusle karşılaştıktan 3-6 hafta sonra akut HIV infeksiyonu gecirirler. Hastalık kilo kaybı, ateş, gece terlemeleri, yorgunluk, artralji(eklem ağrısı), miyalji(kas ağrısı), diare, makulopapuler dokuntu ve lenfadenopatilerle karakterizedir. 2-3 hafta icinde semptomlar kendiliğinden kaybolur ve hasta asemptomatik doneme gecer. Bazı hastalarda bu akut infeksiyon donemi hic gorulmemektedir. Anti HIV antikorları hastaların coğunda 2-8 hafta icinde pozitifleştirse de bu sure 6 ay veya daha da gec olabilir. Eğer bu aralıkta anti HIV antikorlarına bakılırsa testler negatif olarak bulunur. HIV bulaşması şuphesi bulunanlarda test negatif bulunursa 3 ay sonra tekrarlanmalıdır. Pencere donemi (window period) olarak bilinene HIV-1 ile karşılaşma ve antikor oluşumu arasında gecen surede HIV P24 antijeni bakılarak veya HIV-1-CO-Cultivation yontemi ile konakcı lenfosit kulturlerinde virusun urediğini gostererek (viral enzim veya Ag P24 bakarak) tanı konulabilmektedir.
2. Asemptomatik donem: Bu donemde hastalığın hicbir belirtisi olmamasına karşın anti HIV antikoru pozitif olarak saptanır. Hastaların %50'den fazlası 10 yıl icinde semptomatik olur. İnfeksiyonlar, gebelik ve yetersiz beslenme hastaların semptomatik doneme gecmesine yol acabilmektedir. Antikor pozitifliği, koruyucu (immunite) anlamına gelmemekte aksine infektivitenin varlığını gostermektedir.
3. Yaygın lenfadenopati donemi: Bu donem AIDS prodromu, Lesser AIDS veya AIDS related Complex olarak adlandırılmaktadır. Budonemde akut HIV infeksiyonu bulgularına ek olarak immun yetmezlik bulguları da gorulur. T-helper lenfositlerde azalma mevcuttur. Lokopeni, lenfopeni ve trombositopeni gorulebilir.Yaygın lenfadenopati tipiktir.Bazı hastalarda hastalık tablosu kendiliğinden gerileyebilir ancak buyuk coğunluğu AIDS donemine gecerler.
4. AIDS: Bu donemde immun yetmezliğin sonucu olarak fırsatcı infeksiyonlar da yukarıdaki tabloya eklenir. P.Carinii pnomonisi, dissemine sitomegalovirus infeksiyonu, mikobakteriyal infeksiyonlar ve cryptosporidiumdiares bu infeksiyonlardan bazılarıdır. Kaposi sarkomu ve lenfoma gelişebilir. HIV'a bağlı noropsikiyatrik semptomlar olguların yarısına yakınında gorulmektedir. HIV seropozitifliği saptanan kişilerde immunolojik monitorizasyon CD4 hucre duzeyi olcumuyle yapılmaktadır.CD4 hucre sayısına gore P-carini proflaksisine ve antiviral tedavi başlanmasına karar verilecektir.
LABORATUAR TESTi
Anti HIV antikorlarının ELISA yontemiyle tespiti %99'un uzerinde sensitiviteye ve spesifitiye sahiptir. İlk kez pozitif bulunan olgulara daha spesifik olan Western Blot testi uygulanır. Bu test HIV'a ait 3 genin varlığından oluşan antikor cevabını saptar.
HASTALIĞIN SEYRİ;
Prognoz son derece kotudur. Bir zamanlar taşıyıcı oldukları ya da hastalığı gecirdikleri ve iyileştikleri zannedilen asemptomatik olgularda daha sonra AIDS tablosunun geliştiği gorulmuştur. Asemptomatik donemin ne kadar surebileceği hastaların virusu aldıkları zamanı saptamak mumkun olmadığından tam olarak bilinememektedir.
10 yıl sureyle asemptomatik olarak izlenmiş olgular var.AIDS tablosunun gorulduğu dorduncu donemde mortalite %100'dur.''AIDS'' related complex'' doneminde ise hastaların tekrar asemptomatik doneme gectikleri gorulebilmektedir.
AIDS'TEN KORUNMA VE TEDAVİ
Risk gruplarının taranması ve taşıyıcıların saptanması korunmanın temel prensibini oluşturmaktadır. Tek eşlilik ve cinsel ilişki sırasında prezarvatif kullanılması viruse karşı alınabilecek etkin onlemlerdir. Spermisid iceren (nonoxynol 9) lateksten yapılmış kondomlar en emniyetlileridir. HIV virusune karşı bir tedavi henuz bulunamamıştır. Azidothymidin zidovudin (AZT) ve ribavirinin yaşam suresini uzattığı edilmektedir. AZT tedavisinin son derece pahalı olması bugun icin rutin kullanımını engellemektedir. Aşı uzerinde calışılmasına rağmen virusun surekli olarak yapısını değiştirmesi nedeniyle henuz başarılı bir sonuc elde edilememiştir.

[h=2]İstanbul Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]