Ağrı Haberci mi ? Hastalık mı ?
Ağrı ilk insan topluluklarından bu yana hekimleri meşgul etmiş ve tedavi etmek icin ceşitli yollar denenmiştir. Hekimler pek cok yontemi, bitkiyi ağrı kesici olarak kullanmışlardır. Hipokrat "divinum est opus sedare dolorem" ifadesiyle ağrı dindirmenin ilahi bir sanat olduğunu ifade etmiştir.
Yuzyıllardır Ağrı uzerinde gozlemler ve pek cok calışma yapılmıştır. Ağrının sinir sistemindeki durumu, diğer vucut sistemleri ile olan ilişkileri ve ağrı yolları hakkında pek cok bilgi edinilmiştir. Cildimizde nosiseptor denen algılayıcılar dokunma bilgisini alıyor, omurga kanalı icerisinde yerleşmiş ve beyin-vucut arasında iletim gorevi yapan bolgeye yani; medulla spinalise gonderiyor. Buradan bilgi, beyinin ilgili yerine ulaşıyor, algılanıyor, yorumlanıyor ve tekrar cildimize bilgi olarak donuyor.
Ağrı duyusu da dokunma duyusu gibi, benzer yolu kullanıyor. Ancak iletim bolgesine uyarı bilgisi geldiğinde, uyaranın gecmesine izin veren ya da vermeyen kapı var bu yuzden her uyaran ağrı olarak algılanmayabiliyor, zararlı-toksik uyaranlar ağrı olarak yorumlanıyor. Buna ağrının kapı kontrol teorisi deniyor.
Vucudumuzda bir de kendi kendine calışan otonom sinir sistemi var. Bu sisteme duzenlenebilir anlamında vegetatif sinir sistemi (VSS) deniyor. VSS sac ve tırnak haric tum vucudumuzu ağ gibi sarıyor. Omurga ve beyin onemli VSS elemanları. Vucut salgıları, sıvı dengesinin duzenlenmesi, tum ic organlarımızın calışması bu sistemin denetiminde, duzenlenmesiyle oluyor. Bedenin butun hucrelerini birbirinden haberdar ediyor. Bu iletişim ağı nedeniyle, ağrının tum oluşum ve iletim mekanizmalarında buyuk rol alıyor. Bu sistemde hata oluşması, sistemin surekli uyarı altında olması ağrının kronikleşmesine (devamlı olmasına) neden olabiliyor. VSS uzerinden yapılan ozel tamamlayıcı tıp tedavilerine Noralterapi deniyor.
Ağrı aslında vucudumuzda bir şeylerin yolunda gitmediğinin habercisi.Bu ya, bir toksik-zararlı maddenin atılamaması veya zararsız hale getirilememesi durumunu ya da hucresel duzeyde bir eksikliğin (minarel, vitamin, yağ v.b) karşılanamamasıdır. Bunların dışında zararlı manyetik (elektrik, radyasyon v.b) dalgalara maruz kalma durumu da şiddetli suregelen ağrılara neden olabilmektedir.
Gunumuzde kullanılan klasik-geleneksel tıp metotları; ağrı kesici ilaclar ve girişimlerle ağrıyı baskılayarak tedavi etmeye calışıyor. Bu yaklaşım belki de gunumuz geleneksel tıbbının ağrı tedavisinde en buyuk yanılgılarından birisi.Ağrıyı tamamen yok etmeden once yada ilaclarla baskılamadan, ağrıya sebep olan faktorlerin saptanması ve bunların duzeltilmesi gerekiyor.
Geleneksel tıp yaklaşımı ile; nasıl ki, ani karın ağrısı ile acil servise başvuran hastaya neden bulunmadan ağrı kesici yapılmamalı ilkesi benimsenmişse, kronik ağrısı olan hastada da ağrıyı oluşturan temel sebebe yonelik araştırma ve tedaviler kullanılmalıdır. Ani karın ağrısı hastasına ağrı kesici uygulanması sonucunda bir organ bozukluğunun farkedilmesi geciktirilerek daha kotu sonuclara sebep olunuyorsa, kronik ağrı hastalarının gercek ağrı sebeplerinin saptanmadan ağrıları baskılandığında da daha kotu sonuclara sebebiyet verilmektedir.
Ağrı kesici ilac uygulamaları sonucu ağrının baskılanması ile, kronik hastalıkların tedavi edilmesi gecikmekte ve hastalık ilerleyerek devam etmektedir.Gercek sebep saptanmadığından tedaviye surekli yeni ilaclar ve ameliyatlar eklenerek ağrı baskılaması surdurulmeye calışılmaktadır. Beden ise ağrısının anlaşılamaması sonucunda, hic bir baskılayıcı ilac, girişimsel tedaviler ve cerrahi tedaviye yanıt veremez hale getirilmektedir. Bunların sonucunda da surekli ilac kullanmamız gereken kronik hastalıklar ve ağrıyı dindirmeye yonelik girişimsel ve cerrahi uygulamalar ortaya cıkmaktadır. Ancak yine de ağrı yeterince kontrol altına alınamamakta, artarak devam etmektedir.
Ağrı başlangıcta ve doku organ bozuklukları oluşana kadar gecen surede bir habercidir. Ancak bu haberci anlaşılamazsa doku-organ bozuklukları gelişecektir ve ağrı artık bir hastalık haline gelecektir. Ağrı tedavi edilmezse beraberinde, bir cok kronik yandaş hastalık gelişecektir.
Ağrının bedenimizde yolunda gitmeyen şeylerin habercisi olduğunu belirtmiştik, bu nedenle suregelen ağrıya eşlik eden bir cok kronik hastalık vardır. Bunların başlıcaları; irritabl barsak sendromu (spastik kolon), reflu, basur, fissur, gıda intoleransı-alerjisi, alerjik astım, alerjik cilt reaksiyonları, dermatitler, şeker hastalığı, hipertansiyon, kolesterol yuksekliği, karaciğer yağlanması veya hepatitler, romatizmal hastalıklar, osteoporoz, alzaimer, miğren atakları, kronik yorgunluk sendromudur.
Bu aşamada "Ağrı" nın anlaşılması, mekanizması, tedavisi oldukca zor ve karmaşık hale gelmektedir. Ağrı kliniğimizde uygulanan, ayrıntılı hastalık hikayesi, ozel muayene metodları ve ozel tanı testleri ile ağrının nedenleri tam olarak ortaya konmaktadır. Ağrı haberci pozisyonda,"Noralterapi"ve diğer "Tamamlayıcı Tıp"yontemleriyle tedavi edilmektedir. Ağrı, hastalık duzeyine gelmiş durumda ise bu aşamada klasik-geleneksel baskılayıcı medikal tedaviler ve"Radyofrekans (RF)"uygulamaları ile"Girişimsel Ağrı"tedavi yontemleri kullanılmaktadır.
[h=2]Gaziantep Akupuntur Uzmanı uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Ağrı tedavisi nasıl olmalıdır
Sağlıklı Yaşam0 Mesaj
●22 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Sağlık Forumları
- Sağlıklı Yaşam
- Ağrı tedavisi nasıl olmalıdır