AĞIZ SOLUNUMUNUN DİŞ, CENE VE YUZ GELİŞİMİNE ETKİLERİ VE BU TUR HASTALARA YAKLAŞIM
Sağlıklı bireylerde solunum burunda başlar. Ancak solunum yolu uzerindeki herhangi bir tıkanıklık solunumun kısmen veya tamamen ağızdan yapılmasına neden olur. Ağız solunumu nedenleri şunlardır:
Tonsil ve adenoid hipertrofisi (bademcik ve geniz eti buyumesi)
Alerji ve alerjik rinit
Konka hipertrofisi (burun icindeki konkaların normalden buyuk olması)
Koanal atrezi (koanaların kemik veya mukoza ile kaplı olma durumu)
Septum deviasyonu (burun bolmesini oluşturan kemiğin sağa veya sola eğik olması)
Anatomik blokajlar (burun deliklerinin normalden kucuk olması veya herhangi bir yapı bozukluğu)
Obstruktif uyku apnesi (uyku esnasında solunumun durması ve sıcrayarak uyanma)
Alışkanlık (gecmişteki bir engel nedeniyle, norolojik olarak veya idiopatik olarak nefes almanın ağız yoluyla yapılmasına alışmak)
Bir araştırmaya gore, ağız solunumunun %46 oranında 1-3. derece adenoid hipertrofisi, %17 oranında kronik rinit ve % 14 oranında septum deviasyonuna bağlı olduğu bildirilmiştir.
Dil normalde istirahat pozisyonunda damak kubbesi icinde yer alıyorken tıkanıklık durumunda havayolunu rahatlatmak icin alt dental arkın icinde veya dışında olmak uzere aşağıda ve onde konumlandırılabilir. Bazı durumlarda alt cene de onde konumlandırılabilir. Bazen de sadece geceleri ağız solunumu yapılır.
Bunun gibi normal dışı fonksiyonların doğum sonrası erken yaşlarda başlayıp gelişim doneminde de surmesiyle dentofasiyal yapıda kalıcı değişimlerin olduğu duşunulegelmiş ve bu konuda pek cok araştırma yapılmıştır. Solunum bicimi ile yuz morfolojisi arasında bir ilişki bulamayan az sayıda araştırıcı olmasına rağmen, genelde ağız solunumunun belirli bir yuz yapısına neden olduğu ve ceşitli malokluzyonların oluşumuna katkısı olduğu kabul gormektedir ve pek cok araştırma ile kanıtlanmıştır. Orneğin primatlarda burun delikleri tıkandığında suni olarak malokluzyon oluşturulmuştur. Allerjik cocukların solunumları incelendiğinde kompanzasyon amaclı aşağı dil konumlandırmanın geliştiği tespit edilmiş, cocukluğunda adenoidektomi gecirmiş bireylerin alt yuz gelişimlerinin normal bireylerden farklı olduğu bulunmuştur.
Farklı sebeplerle hayatının ozellikle erken bir doneminde belli bir sure ağız solunumu yapmış veya halen yapmakta olan bireylerde gorulebilen ozellikler aşağıdaki şekilde sıralanabilir.
Klinik muayenede ve hasta ile ilk karşılaşmada:
Uzun yuz ve artmış alt yuz yuksekliği
İstirahat pozisyonunda bile acık bir ağız
Kapanmayan veya zor kapanan dudaklar
Seste farklı bir tını
Bazı harflerin telafuzunda farklılık
Gulumsendiğinde aşırı gorunen dişetleri
Yutkunmada ağız cevresindeki kasların buzulmesi
Orta yuzde cokukluk
goz altlarında cukurluk ve morluk, goz dış kenarlarının aşağıya doğru cekilmiş gibi durması
Herhangi bir intraoral veya KBB muayenesine gerek olmadan extraoral olarak gozlemlenebilen bu ozellikler kesin olmamakla birlikte hekime hastanın burun solunumu ile ilgili bir sorunu olduğunu veya gelişim cağında boyle bir problem yaşadığını duşundurtur.
İntraoral muayenede:
Ust cenede tek veya cift taraflı darlık, bazen buna bağlı capraşıklık
Maksilla derin ve acıklığı arkaya bakan ‘V’ biciminde olabilir.
Molar bolgesinde aşağı doğru sarkma
On acık kapanış
Ust ileri itim (overjet)
Alt cene ileriliği (bu pseudo sınıf III durumu genellikle bademcik veya geniz eti ile ilgilidir.)
Bozuk ağız hijyeni ve ozellikle on bolgede gingivitis veya diğer periodontal sorunlar
Butun bu klinik belirtiler yapılan sefalometrik olcumler ve hastadan alınan anamnezle desteklendiğinde malokluzyonun nedeni belirlenmiş olur. Etyolojinin belirlenmesi hastalara yaklaşım acısından cok onemlidir. Yaklaşım icin uygun gorulenler şu şekildedir:
Kulak burun boğaz uzmanına sevk ile teşhisin doğrulanması ve gerekli medikal veya cerrahi işlemin uygulanması veya gelecekte planlanması
Ağız hijyeninin duzeltilmesi, gereken diş hekimliği işlemleri
Malokluzyonun ortodontik tedavisi
Farkındalık sağlama ve burun solunumuna yonlendirici, koklama, yutkunma ve konuşma duzeltimi ile ilgili bazı calışmaların hastaya odev olarak verilmesi
Etyolojiye ozel bir pekiştirme donemi (kotu fonksiyon suruyorsa relaps olasılığı yuksektir)
Bu hastalarda uzun sureli kontrol cok onemlidir. Diş hareketi ortodontik tedavi gormemiş bireylerde bile yaşam boyu devam eden fizyolojik bir olaydır. Malokluzyona neden olan alışkanlıkların surmesi ortodontik relapsa neden olur.
Yuz morfolojisinin % 60’ı 4 yaşına dek oluşur. Ağız solunumu alışkanlığının erken ve doğru teşhis edilmesi ve hastanın doğru yonlendirilmesi malokluzyonların oluşmasını engelleyeceğinden ve hastaların yaşam kalitesini olumlu yonde etkileyeceğinden bu fonksiyonun teşhisine gereken onem verilmelidir.


[h=2]İstanbul Diş Hekimi uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]