TEKRARLAYAN AFTOZ STOMATİT
Tekrarlayan aftoz stomatit (TAS) kendiliğinden iyileşen bir veya daha fazla ağrılı ulserle karakterizedir. Bu yuzeyel ve yuvarlak ulserler esas olarak keratinsiz mukozayı iceren enflamasyonla cevrilidir (1). TAS % 2-66 gorulme sıklığı ile en cok karşılaşılan ağız mukozası hastalığıdır (2). İspanya’da gorulme sıklığı % 2.24 ‘dur (3), bu Crivelli’nin duşuk sosyoekonomik grupta % 2 olarak bildirdiği gorulme sıklığına benzerdir (4). Her ikisi de kuzey Amerika’da cocuklardaki gorulme sıklığından fazladır (%1.1) (5).
TAS’in etyolojisi bilinmemektedir fakat kalıtsal ozellikleri vardır ve ağız mukozasına karşı bir bağışık yanıt ile ilişkilidir. TAS Behcet hastalığı, sistemik lupus eritramatoz, colyak hastalığı ve Crohn hastalığı gibi tekrarlayan ağız ici ulser gorulen hastalıklardan ayırt edilmelidir (6).
Aftoz ulserlerle sık karşılaşılır. Selim aftlar kucuk ( capı 1 cm’den kucuk ) ve yuzeyel olurlar. TAS gorulen hastalarda eşlik eden başka bir hastalık genellikle yoktur. Yine de uveit, genital ulser, konjunktivit, artrit, ateş veya adenopati ile birlikte gorulen aftoz ulerlerde altta yatan daha ciddi hastalıklar araştırılmalıdır. 3 klinik alt ceşidi vardır : minor, major ve herpetiform. Minor aftoz ulserler en sık karşılaşılan alt ceşittir ve TAS’lerin % 80-90’ını oluşturur. Klik olarak TAS aşırı derecede ağrılı etrafı kırmızı bir hale olan yuzeyel ulserler olarak karşımıza cıkar. Ayırıcı tanıda oral herpes simplex ilk sıradadır (7).
Bu yazıda klinikte sıklıkla karşılaşılan tekrarlayan aftoz stomatitin etyolojisi, belirti ve bulguları, topikal veya sistemik tedavileri gozden gecirilmiştir.
ETYOLOJİ VE EPİDEMİYOLOJİ
Yunanca bir kelime olan ‘aphthai’ ilk başta ağzı ilgilendiren hastalıklar icin kullanılmıştır. Gunumuzde tekrarlayan aftoz stomatit insanlarda en sık gorulen ağız mukozası hastalığıdır (8) . TAS’in nedenlerini ortaya cıkarmak icin bir cok araştırma yapılmaktadır. Lokal ve sistemik faktorler, genetik, immunolojik ve mikrobik faktorler potansiyel etyopatojenik nedenler olarak belirlenmiştir.
Kucuk cocuklarda oral ulserlerin en sık nedeni oral mukozaya mekanik, kimyasal veya termal travmadır. En cok dilin yan taraflarında, dudaklarda, yanak mukozasında veya damakta gorulur. On damaktaki yanıklar genellikle sıcak yiyecek veya iceceklerden sonra oluşur. Parmaklarını emen cocuklarda yumuşak damakta travmatik ulserler ortaya cıkabilir. Diğer nedenler arasında sistemik hastalıklar ve beslenme bozuklukları, gıda alerjileri, sigara, genetik yatkınlık, immunolojik bozukluklar, psikolojik stres, ceşitli ilaclar ve HIV enfeksiyonu sayılabilir. Yapılan calışmalar devam etmektedir fakat stres, beslenme bozuklukları, travma, hormonal değişiklikler, diyet ve immunolojik bozukluklar olayı başlatan faktorler olarak belirlenmiştir. Alerji, progesteron duzeyi, psikolojik faktorler ve aile hikayesi araştırılan diğer faktorlerdir.
TAS en sık 10-19 yaşlar arasında gorulur. TAS’in ailesel ozelliği olabilir, hastaların % 40’ından fazlasında aile oykusu vardır. Hem annede hem de babada TAS varsa cocukta TAS gorulme ihtimali artmıştır. Fakat TAS ile anlamlı birliktelik gosteren belirli bir HLA haplotipi bulunamamıştır.
Az gorulen predisozan faktorler arasında hematolojik eksiklikler ( demir, folat, vitamin B12 ), stres, gıda alerjileri ve HIV enfeksiyonu vardır (9).
PATOGENEZ
Etyoloji ve patogenez kesin olarak bilinemese de oral mukozaya karşı bir immun reaksiyon ile ilişkili guclu bir kalıtsal faktor vardır. TAS’de lezyonlar bir nedene bağlı olarak ortaya cıkmaz, lezyonun gelişebilmesine uygun bir ortamda ortaya cıkar. Bu faktorler arasında travma, sigara, stres, hormonal durum, aile hikayesi, gıda alerjisi, enfeksiyon veya immunolojik faktorler vardır. Hekimler TAS gelişimindeki etkili olan faktorlerin hepsini değerlendirmelidir.
İMMUNOLOJİK MEKANİZMALAR
Oral mukozal ulseratif hastalıkta keratinositler veya bazal laminadaki diğer yapılar arasındaki bağlantının kaybolmasına neden olan immunopatolojik bir mekanizmalar vardır. Bir kısmında adezyon molekulleri olan desmozom ve hemidesmozoma ve bazal laminaya karşı otoantikorlar oluşur. TAS’in bazı immunopatolojik ozellikikleri hucresel immun yetmezlik ile ilişkilidir. Antijenler, haptenler veya otoantijenler her zaman belli olmasa da TAS epitel icinde ortaya cıkan antijenik uyarana karşı oluşan bir gecikmiş tip hipersensivite veya hucresel bir yanıt olarak kabul edilmektedir.
Oral mukozadaki bu enflamatuar lezyonların oral mukazanın belirli bolumlerine yonelik ortaya cıkan artmış hucresel immun yanıta neden olan anormal mukozal sitokin salınımının neden olduğu duşunulmektedir.
Hucresel immun yanıtla uyumlu olarak TAS lezyonlarında IL-2, interferon gamma ve tumor nekrozis faktor alfanın mRNA’ları artmış bulunmuştur. TAS lezyonlarında IL-10 duzeyinin duşuk olduğu ve TAS gorulen hastaların normal mukozalarında IL-10’un duşuk seviyede olduğu bildirilmiştir. Travma veya diğer uyaranlarla başlayan enflamatuar reaksiyonun IL-10’daki fonksiyonel eksikliğe bağlı olarak sınırlandırılamaması TAS patogenezinde onemlidir (10). Bazrafshani ve ark. TAS patogenezinde sorumlu olabilecek sitokin gen polimorfizmini ( IL-1A, IL-1B, IL-1RN ve IL-6 geni) araştırmıştır (11). IL-1B-511 polimorfizminin G alelinin kalıtılması G/G homozigotlarını arttırmaktadır ve TAS ile anlamlı olarak ilişkili bulunmuştur.
MİKROBİYOLOJİK MEKANİZMALAR
Yanak mukozası hastaıklarında hastanın mikrobiyolojik durumu altta yatan hastalığın seyri ve prognozu icin onemlidir. TAS’de mikrobiyolojik bir etyoloji tanımlanamasa da bazı calışmalarda TAS gelişiminde Streptococcus veya Helicobacter pylori’nin etkili olabileceği gosterilmiştir (12,13). Streptokoklar ve glukosiltransferaz D (GtfD) antijenleri ozellikle TAS’in alevlenme doneminde rol almaktadır. Lezyonlardan sıklıkla izole edilen Streptococcus sanguis veya ısı şok proteinine karşı capraz reaktivite immunolojik bir zemin olabilir. Ek olarak bazı calışmalarda TAS’li hastalarda viridans streptokoklara karşı artmış antikor titreleri olduğu bildirilirken başka calışmalarda tam tersi bildirilmektedir. TAS’de PCR ile hastaların %72’sinde Helicobacter pylori saptanmıştır.
TAS’de viruslerin muhtemel rolu yeniden araştırılmaktadır. TAS lezyonlarında Herpes virus virionları gosterilemese de bazı hastalarda dolaşımdaki mononukleer hucrelerde Herpes simplex RNA’sı saptanmıştır (14). TAS gelişiminde insan herpes virus 6 (HHV-6) VE Ebstein-Barr virusun rol aldığı one surulmuştur fakat calışma az sayıda hastada yapılmıştır. TAS’de insan sitomegalovirus ((HCMV) veya varicella zoster virusun (VZV) etyolojik rolleri hakkında celişkili serolojik ve molekuler veri vardır (15).
TANI
TAS’de tanı klinik olarak konur cunku ozgun bir tanı testi yoktur. Tanıda anemnez, muayene ve gereklebilecek bazı testlerin sonucu onemlidir. Tanıda en onemli nokta doğru ve ayrıntılı anemnezdir. Başlatan faktorler, lezyonların sıklığı, lezyonları gerileten veya arttıran faktorler belirlenmelidir. Başka sistemik ozellikleri olan hastalarda multidisipliner yaklaşım onemlidir. Ek bulguların varlığı ve ağız icinde tutulumun yeri doğru tanı icin hekime yol gosterir. Kesin tanı icin kan tahlilleri ve nadiren oral kulturler veya biyopsi yapılabilir (16). Bircok vakada herpetik lezyonlarla aftoz stomatit birbirinden ayrılabilir. TAS lezyonları genellikle keratinsiz oral mukozada ortaya cıkar ve yemeyi, konuşmayı ve yutkunmayı engelleyecek kadar ağrıya neden olabilir. Lezyonlar başlamadan once lezyon yerinde lokal bir rahasızlık ortaya cıkar. Ağrının şiddeti değişkendir ve genellikle lezyonun boyutundan bağımsızdır. TAS gunler veya aylar icinde tekrarlayan bir veya daha fazla, ağrılı ulserlerle karakterizedir.akut ulserlerin coğu tedavi gerektirmeden kendiliğinden iyileşir fakat ortaya cıkış nedeninin anlanması lezyonların tekrarlamasının veya ulserlerin kronikleşmesinin onlenmesinde onemlidir (17).
TAS minor, major ve herpetiform olarak 3 klinik gruba ayrılır. Minor aftoz stomatit %80 ile en sık gorulen gruptur. Kadınlarda daha sık gorulur (1:3). Minor aftoz stomatit gri beyaz psodomembranlı 5 mm’den kucuk caplı yuvarlak veya oval yuzeyel etrafı eritemli bir haleyle cevrili ulserlerle karakterizedir. Genellikle bir lezyon vardır fakat, 1-5 ulser olabilir. Semptomlar başladıktan 7-10 gun icinde aftoz ulserler skar bırakmadan iyileşir. Hastalar buyudukce TAS daha az sıklıkla gorulur ve şiddeti azalır.
Major aftoz ulserler hastaların %10’unda gorulur ve daha buyuk ( >1cm ), derin ve duzensiz ulserlerle karakterizedir. Erkeklerde daha sık gorulur (1:0,8). Major aftoz ulserler ağız icinde herhangi bir yerde gruplar halinde ortaya cıkabilir ve minor aftlara gore cok daha ağrılıdırlar. Lezyonlar krater şeklindedir, doku hasarı daha fazladır ve skar bırakarak iyileşirler. Major afttlar 6 hafta veya daha uzun surebilir ve bakteri veya mantarlarla sekonder enfekte olabilirler. Major aftlar minorlere gore daha buyuktur, daha gec iyileşir, iyileştikten sonra skar gelişebilir. HIV ve AIDS gibi immun yetmezlikle seyreden hastalıklarda beslenme sırasında aşırı ağrıya neden olup kilo kaybına yol acabilirler.
Herpetiform lezyonlar daha ileri yaşlarda gorulur (20-29). İsimlendirme yanlıştır cunku herpetik bir enfeksiyon değildir. Ulserlerin gorunumu primer herpetik jinjivostomatite benzediği icin bu şekilde adlandırılmıştır. Ek olarak genellikle keratinsiz yuzeylerde gorulse de herpetiform aftlar nadiren keratinize yuzeylerde primer herpetik jinjivostomatit olarak ortaya cıkabilir. Herpetiform lezyonlar kucuk (1-2 mm), cok sayıda, yuzeyel, birleşme eğiliminde olup geniş duzensiz ulserler oluştururlar ve 7-10 gun icinde skar bırakmadan iyileşir. Herpetiform aftlar diğer tiplerden daha gec ortaya cıkar, ilk atak genellikle 2. veya 3. dekatta ortaya cıkar (18).
AYIRICI TANI
TAS’in ayırıcı tanısını kolaylaştırabilmek icin bazı faktorler bilinmelidir. Bunlar oncu belirti ve bulgular, lezyonun yeri ve lezyonun ilk ve son gorunumudur. Genelde vakaların coğu selim olup birkac haftada kendiliğinden iyileşse de bu ulserasyonlar altta yatan vitamin eksikliğinden otoimmuniteye kadar değişen sistemik hastalıklar olailir. Ayrıca TAS tekrarlayan oral ulserlerin gorulduğu Behcet hastalığı, Sweet sendromu, agranulositoz, periodik ateş sendromu, sistemik lupus eritramatoz, Colyak hastalığı, bircok nutrisyonel eksiklik ve Crohn hastalığı gibi hastalıklardan ayırt edilmelidir (19-25). MAGİC sendromu (oral ve genital ulserler, kıkırdak iltihabı), Marshall sendromu veya PFAPA sendromu (periyodik ateş, aftoz stomatit, faranjit, servikal adenit) gibi kompleks aft varyantlarının cocuklarda tekrarlayan ateş atakları ile karakterize periyodik hastalıklara neden olduğu tanımlanmıştır ve TAS ayırıcı tanısında dikkate alınmalıdır (26,27). Bu sendromun nedeni bilinmemektedir ve yıllarca surebilir. Sağlıklı donemlerde hastaların buyumesi normaldir.
İnsan immun yetmezlik virusu (HIV) hastalığında gorulen aft benzeri oral ulserasyonlar ayırıcı tanıda akla gelmelidir (28). Lesh-Nyhan sendromu gibi kendine zarar vermenin gorulduğu hastalar istemli olarak dudaklarını veya dillerini ısırabilirler, bu da aftoz stomatit gelişimine neden olabilir.
Tekrarlayan Herpetik Stomatit
TAS ve herpetik aftoz lezyonlar sık gorulen ve genellikle birbiri ile karışan hastalıklardır. Bu birbirinden tamamen farklı iki lezyon birkac ortak ozelliği paylaştıkları icin birbiriyle karışır. Herpes simplex tip 1’in neden olduğu oral enfeksiyonlar sağlıklı insanlarda bile yaygın olailir. Coğu herpetik enfeksiyon asemptomatik olsa da kucuk cocuklarda ilk enfeksiyonda yaygın orofarinjiyal vesikuler dokuntuler gelişir. HSV’un tipik oral rekurensi mukokutanoz bileşkede bir veya bir kac adet vesikuller şeklinde ortaya cıkar. Herpetik lezyonlar genelde tum oral mukozada ve diş etlerinde ortaya cıkar fakat ozellikle dilin uzerinde ve sert damakta gorulur. Cocuklarda ilk Herpes simplex virus enfeksiyonu enfekte kişilerle temastan sonra ortaya cıkar (29). İlk enfeksiyondan sonra HSV trigeminal gangliyona goc eder, latent duruma gecer ve travma, stres, guneş ışığı, soğuğa maruz kalındığında veya immunsupresyon geliştiğinde reaktive olur. Herpetik stomatitin prodromal semptomları lezyon yerinde lokal ağrı, kaşıntı ve yanma hissidir (30). Herpetik lezyonlar patlayıp 1 mm veya daha kucuk ulserler oluşturan kucuk vezikul gruplarından oluşmaktadır. Ulserler birleşip 15 mm boyutunda buyuk bir ulser meydana getirebilirler. Herpetik vezikuler patlayıp ulserler oluştururlar ve bunlar da 2 hafta icinde iz bırakmadan iyileşir. Bazı kişilerde tekrarlayan herpetik lezyonlardan sonra eritema multiformenin eşlik ettiği, duzenli olarak 7-10 gunde tekrarlayan, yaygın stomatit olur. Genelde kendiliğinden iyileşse de bu oral enfeksiyon yemek yemeyi engelleyebilir, ateş ve lenfadenopati yapabilir. Semptomlar 2 hafta surebilir. Teşhis klinik bulgularla konur, laboratuar testleriyle doğrulanır.
Aftoz ulserler bulaşıcı değilken herpetik lezyonlar bulaşıcıdır. Herpes enfeksiyon boyunca ozellikle vezikul ve ulserasyon doneminde bulaşıcıdır (29).
TAS ve herpetik stomatitin ayrımı onemlidir cunku farklı şekilde tedavi edilirler. Kucuk cocuklar ağrıyı kontrol etmek ve dehidratasyonu tedavi etmek icin hastaneye yatırılabilir. Primer herpetik jinjivostomatitin tedavisinde asiklovir etkili bir şekilde kullanılabilir. Aftoz ulserlerde kullanılan topikal steroidler herpetik lezyonlarda kullanılırsa ciddi sorunlar ortaya cıkabilir.
Bağışıklık Sistemi Baskılanmış Kişilerde Orofasiyal Virus Enfeksiyonları
Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde orofasiyal viral enfeksiyonlar sıktır. En sık Herpes Simpleks virus (HSV) enfeksiyonları gorulur. Varisella Zoster virus (VZV) enfeksiyonları daha az gorulur fakat daha ağır seyreder. Epstein-Barr virusu (EBV) ulserlere, lenfoproliferatif sendromlara veya oral sacsı lokoplakiye neden olabilir. İnsan Herpes virusu 6 (HHV6) tekrarlayan aftoz stomatiten sorumlu olabilir. Ağız ve yuzdeki enfeksiyon ve Lezyonlarda diğer viruslerin etkilerini ortaya cıkartmak icin calışmalar devam etmektedir.
Behcet hastalığı
Behcet hastalığı nedeni bilinmeyen bircok sistemi tutan inflamatuar bir hastalıktıktır. Tekrarlayan ağız ici ve genital ulserler olur, goz, deri, merkezi sinir sistemi, eklemler ve damarlar tutulur. Behcet Hastalığının en sık gorulen bulgusu ağız icinde
tekrarlayan ulserasyonlardır. Oral ulserler kucuk, yuzeyel fakat ağrılıdır ayrıca dudaklarda, dişetinde, dilde ve damakta gorulebilir.
Hastalığın gorulme sıklığı Akdeniz ulkelerinde ve uzak doğuda ozellikle Japonya’da fazladır. Yapılan bir calışmada insidans 1:10 000 bulunmuştur. Tanı koyduran bir test yoktur fakat tanı koymada yardımcı klinik kriterler vardır. HLA-Bw51 geninin etkisi yakın zamanda doğrulanmıştır fakat Behcet Hastalığı’na genetik yatkınlığın sadece %19’undan sorumlu olduğu tahmin edilmektedir. Notrofillerin aktivasyonunda bircok antijenle uyarılmış T hucrelerinden salınan sitokinlerin cok onemli olduğu gosterilmiştir (20). Uluslararası Calışma Topluluğunun tanı olcutlerine gore bir hastada ağız icinde ulserasyonlara ek olarak tekrarlayan genital ulserasyon, gozde tutulum, deride tutulum veya pozitf paterji testinden en az ikisi varsa Behcet Hastalığı tanısı konur.
Notropeniler
Konjenital notropenide notrofil sayısı azalmıştır veya notrofiller yoktur. Cocukta tekrarlayan ve ağır seyreden sistemik enfeksiyonlar gorulur. Ağız icinde ulserler, ağır dişeti iltihabı, dişetinde cekilme ve dişlerin erken dokulmesi konjenital notropenide sık gorulen bulgulardır. Konjenital notropeni tedavisinde granulosit koloni uyarıcı faktor esas tedavidir.
Siklik notropeni duzenli aralıklarla ( ortalama 3 hafta ) notrofillerin kandan ve kemik iliğinden kaybolmasıdır. Her notropenik donemde hastalarda ateş, titreme, bitkinlik, dişeti iltihabı ve aftoz stomatit gorulur (25,23).
TEDAVİ
Aftoz stomatitin etyolojisi tam olarak bilinmediği icin tedavisi ampiriktir. Tedavide antibiyotikler, antienflamatuarlar, immun modulatorler ve anestetikler kullanılmaktadır. TAS tedavisinin esas amacı ağrıyı gidermek, ulserlerin suresini azaltmak ve normal oral işlevi yeniden sağlamaktır. İkincil amaclar ise tekrarlamaların sıklığını ve şiddetini azaltmak ve remisyonun devamını sağlamaktır. TAS bircok topikal ve sistemik ilac ile başarıyla tedavi edilebilir.
Klorheksidin glukonat gibi antimikrobiyal gargaralar ve toıpikal steroidler esas amacları sağlayabilir fakat tekrarlama veya remisyon uzerinde etkili değildir (34,35). Topikal steroidler ( hidrokortizon hemisuksinat, triamkinolon asetonit, flusinonit, betametazon valerat, betametazon 17 benzoat, flumetizon pivolat, beklometazon dipropionat ) TAS’in esas tedavisini oluşturmaktadır. Lezyon buyuk ve ulaşılabilir ise dekzametazon ile bir topikal merhem veya jel kullanılması şikayetlerde gerileme sağlar. Lezyonlar cok yaygınsa, zor erişiliyorsa veya cok sayıdaysa steroidli gargara işe yarayabilir. Dekadron ( dekzametazon ) eliksiri 0.5 mg/5 ml bu amacla kullanılabilir. Topikal anestetikli ( benzokain %20 ) diş macunları kullanılabilir. Topikal bir antiulser ilac olan amleksanoks macunu iyileşme zamanını kısaltır ayrıca az da olsa topikal anestetik etkisi vardır. TAS tedavisinde topikjal azelastin, alfa interferon, aminosalisilik asit ve Prostoglandin E2 gibi immunmodulator ilacların kullanımının etkili olduğu one surulmuştur (9,34,37,38).
Gunumuzde bircok yeni immunmodulator ilac vardır. TAS tedavisinde ampirik sistemik cinko sulfat desteği onerilmektedir (37,39).
Sık tekrarlayan veya topikal tedaviye yanıt vermeyen ağır hastalığı olan kişilerde hastalığı kontrol edebilmek icin sistemik tedavi gerekir. Bu amacla kortikosteroidler, kolşisin, dapson, pentoksifilin, levamizol ve talidomit kullanılır. Tum tedaviler paliyatiftir ve hicbiri tam
remisyon sağlamaz (37). Bu ilacların kullanım şekilleri kucuk cocuklarda ayarlanmalıdır. Daha onemlisi tedaviye yanıt vermeyen oral lezyonlar kesin teşhis ve tedavi icin uygun bir uzmana gosterilmelidir.
Oral kortikosteroidler topikal ilaclara yanıt vermeyen ağır major TAS vakaları icin kullanılmalıdır. Kolşisinde aftoz stomatit tedavisinde kullanılan ilaclardan biridir. Fontes ve ark. kolşisinle tedavi edilen 54 aftoz stomatitli hasta bildirmişlerdir (9,40). Kolşisin 1-1.5 mg/gun dozunda en az 3 ay verilmiş. Kolşisin etkili, iyi tolere edilen ve kolay kullanılan bir ilac olduğundan ağır tekrarlayan aftoz stomatitte ilk ilac olarak kullanılabileceği one surulmuştur.
Konvansiyonel tedaviye cevap vermeyen sık TAS olan hastalarda immunsupresif etkisi olan bir duşuk molekul ağırlıklı heparin olan suloksit sistemik olarak kullanılabilir. suloksitin etkisi sistemik prednizonunkine eş. Değerdir ve belirgin bir yan etkisi yoktur (41).
Talodomit etkili bir ilactır fakat hem toksik hem de pahalı olduğundan sadece oral kortikosteroidlere alternatif olarak kullanılmalıdır. Bildirilen immunmodulator ve antienflamatuar ozelliklerinden dolayı dikkat cekmektedir. Mevcut bilgiler talodomitin mesajcı RNA yıkımını hızlandırıp enflamatuar bir sitokin olan tumor nekrozis faktor (TNF) alfanın aktivitesini azaltır. Talodomit ayrıca anjiyogenezi engeller. İmmun disregulasyonun gorulduğu Behcet Hastalığında aftoz stomatitin tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır. Yeni calışmalarda insan immun yetmezlik virusu (HIV) enfeksiyonunda ilacın oral aftoz ulserlere karşı etkili olduğu gosterilmiştir. Talodomit tedavisi sırasında periferik noropati acısından klinik ve bazı hastalarda elektrofizyolojik monitorizasyon yapılmalıdır. Gereken guvenlik onlemleri alındığında talodomit mevcut tedavilerin yetersiz kaldığı bircok hastalıkta kullanılabilir.
Herhangi bir hematolojik eksikliğin duzeltilmesi altta yatan neden ortadan kaldırılmadıkca yararsızdır. bircok eser element iceren bitki ozlu vitamin tabletlerinin sınırlı yararı vardır.
OZET VE SONUC
Tekrarlayan aftoz stomatit (TAS) altta yatan belirli bir hastalık olmayan ağız mukozasının ulseratif hastalığıdır. Genelde keratinsiz mukozada gorulen enflamasyonla cevrili yuvarlak yuzeyel ulserasyonlarla karakterizedir. TAS ile bircok lokal ve sistemik faktor ilişkilidir. TAS ulserasyonlarının nedeni multifaktoriyal olsa ve tam olarak bilinmese de hastanın ve cevresel faktorlerin rolunun bilinmesi tedavi onerileri ve tekrarlamanın onlenmesinde yardımcı olur.
Hastaların coğunda topikal steroidler ve diğer immunmodulator ilaclarla semptomatik rahatlama sağlanabilir. Ağız mukozasının periyodik incelenmesi hekimlerin lezyonları kolayca tanıyıp tedavi etmesine yardımcı olur.
[h=2]Bursa Cocuk Doktorları uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Aftoz stomatit
Sağlık0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Aftoz stomatit