

Yunanlılar Sakarya Meydan Muharebesi’ni kaybetmiş, Afyon mevzilerine cekilmişlerdi. Hummalı bir faaliyetle yeni mevzilerini kuvvetlendirmeye calışıyorlardı. Fakat Yunan Başkumandanlığı’nın canını sıkan en muhim neden; en emniyetli olması lazım gelen cephe gerisi hareketlerinin, bilakis buyuk bir huzursuzluğa maruz kalmasıydı.
Cephe gerilerinde gerilla harbi vardı. İşgal altında kalan Turkler mucadeleden vaz gecmemişlerdi.
Kucuk kucuk gruplar halinde calışan Turk ceteleri fırsat buldukca, Yunan geri hizmet ve ikmal birliklerine baskınlar yapmaktaydılar.
Cephe gerilerinin emniyetini sağlamak icin buralarda kullanılan muharip birliklerin butun dikkati Akıncılar mufrezesindeydi. Zira en buyuk zararı bu mufrezeden gormekteydiler.
Gordes–Sındırgı–Akhisar ucgeni icindeki sahada, bir Turk, (Gordesli Halil Efe) Akıncılar cetesi kendilerinden cok ustun bir kuvvetle carpışmaktaydı. NÂmusaid şartlar icinde meydana gelen bu karşılaşmada Akıncılar mufrezesinin tek avantajı araziyi iyi tanıması ve bu sûretle manevra yapabilmesiydi. Buna rağmen, muharebeyi kesip sıyrılmaya imkÂn yoktu ve cetenin cephanesi gitgide tukenmekteydi. Saatlerce suren bu gayrî musait carpışma, muhariplerin moralini bozmaktaydı. Fakat, cetenin icinde bulunan bir kadın kahramanın, zaman zaman kukremesi onlara, yeni bir mucadele ruhu ve cesaret aşılamaktaydı.
Kukremiş bir aslan
16 Mart 1922’de Kocayayla’da cereyan eden bu carpışmada durum gittikce cetenin aleyhine donmekteydi. Bircok muhariplerin gozu duşmandan cok, cekilecek bir istikÂmet aramakla meşguldu. Her zaman olduğu gibi bir ara Makbûle’ Hanım’a yeni bir heyecan ihdas etme fırsatı cıktı. Duşman ateşinin durakladığı bir sırada Makbûle’yi kukremiş bir arslan gibi duşmana saldırırken goruyoruz. Bu hareketin ruhlarda yarattığı ateşin parlaması ile sonmesi bir oldu. Cunku bu genc ve cesur kadın, alnından aldığı bir mermi yarası ile yere yıkıldı. Başta Halil Efe olmak uzere, bu acı kayıp butun erkekleri sarstı. Cesaret kaynaklarını kaybeden cete icin muharebeye devam etmek, artık mumkun değildi. O kadar değildi ki, bu mukaddes ve muazzez şehidenin mubÂrek naşını bile kacırmaya imkÂn yoktu. Onu gommediler bile. Mevcut siperlerden birine olduğu gibi yatırılan Makbûle’nin cesedi, birkac avuc toprakla ancak ortulebildi.
Gordesli Makbûle, Halil Efe ile 1921 senesinde evlenmişti. Fakat bir cokları gibi bu bedbaht ciftin de balaylarını duşman karşısında gecirmeleri mukaddermiş. Silaha sarılan genc karı–koca; kurdukları cete ile dağlara cıkarak; aylarca duşmanla carpışmıştı. Cok zaman baskın yapan, bazen da baskına uğrayan Akıncı mufrezesi bir uğur ve kahramanlık sembolu gibi yanlarından ayrılmayan bu kadın kahramandan ornekler aldı.