

Canakkale cephesine gonullu katılmış yedek subay Muallim Hasan Ethem'in şehitlik mertebesine ermeden az evvel anasına yazdığı ve oradaki askerlerin manevi iklimini aksettiren mektubunun bir parcası:
"Valideciğim!
4 asker doğurmakla muftehir şanlı Turk annesi!
Nasihatamiz mektubunu Divrin Ovası gibi guzel, yeşillik bir ovacığın ortasından gecen derenin kenarındaki armut ağacının golgesinde otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri icinde mest olmuş ruhumu bir kat daha guclendirdi. Okudum, okudukca buyuk dersler aldım. Tekrar okudum. Şoyle guzel bir vazifenin icinde bulunduğumdan sevindim.
Gozlerimi biraz sağa cevirdim. Guzel bir yamacın eteklerindeki muhteşem cam ağacları kendilerine mahsus bir sada ile beni mujdeliyorlardı. Nazarlarımı sola cevirdim; cığıl cığıl akan dere, bana validemden gelen mektuptan dolayı guluyor, oynuyor, kopuruyordu.
Şu anda bu guzel cayırın koyu yeşil bir tarafında, camaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler. Davudi sesli yiğit bir ezan okuyordu. Herkes, herşey, butun mevcudat onu, o mukaddes sesi dinliyordu. Ezan bitti, o dereden ben de bir abdest aldım. Cemaat ile namazı kıldık.
'-Ey yerlerin ve goklerin Rabbi! Ey şu oten kuşun, şu gezen ve meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların Halikı! Sen, butun bu musluman Turk milletine verdin. Yine onlarda bırak! Cunku boyle guzel yerler ve şu nimetler, seni takdis ve senin yuceliğini tasdik eden bu millete mahsustur.
Ey benim Rabbim! Şu kahraman askerlerin butun dilekleri, senin ism-i celalini İngiliz ve Fransızlar'a tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek boyle guzel ve sakin yerde sana dua eden bu askerlerin sungulerini keskin, duşmanlarını zaten kahrettin ya, butun butun mahveyle!..' diyerek dua ettim ve kalktım.. Artık benim kadar mes'ut, benim kadar bahtiyar kimse tasavvur edilemezdi...
Valideciğim, camaşır falan istemem, paralarım duruyor.
ALLAH RAZI OLSUN