mehmetciğe mektup mehmetciğe mektuplar bir mektup
Canım Oğlum,
Nereden, nasıl başlasam bilmiyorum. O kadar ozledim ki seni…
Canım yavrum, sen bizim ilk goz ağrımızdın.. Dort gozle beklemiştik babanla doğumunu… Dokuz ay sonra hastanede seni kucağıma bıraktıkları ilk gun vuruldum sana… Ne guzel gozlerin vardı, ışıl ışıl… Oyle guzel kokuyordun ki… Evimize neşe getirdin. Bir de hep uslu cocuktun, hic uzmedin beni… Ne sık sık ağladığını bilirim, ne de yok yere huysuzlanmanı… Uyurken bile gulumserdin, meleklerle oynadığını duşunurdum. Hastalanırsan başından ayrılmazdık, babanla nobet tutardık sabaha kadar… İlk adımını unutamam, sonra ilk ‘anne’ deyişini… Hep ustune titredik.
Sonra buyudun… Zaman su gibi geciyor. Her dışarı cıkışında, her seyahatinde sana belli etmedim ama yureğimden neler koptu.
Bir tek seni askere uğurlarken rahattım. Komutanlarının sana gozu gibi bakacağından emindim. Bir sure sonra Guneydoğu’ya gideceğini haber ettin. O kadar heyecanlıydın ki, oyle emin konuşuyordun ki… “Goreceksin anne, bu devlet duşmanlarına gereken cezayı vereceğim. Vatanımın dağlarını bu eşkıyalardan temizleyeceğim” diyordun. Hep komutanlarının iyiliğinden, arkadaşlarından bahsettin. Rahatlığın, guvenin bizleri de rahatlattı. Sana sadece “Kendine dikkat et evladım” diyebildim. Ne de olsa seni bugunler icin yetiştirmiştik. “Merak etme” diyordun, “Merak etme annem. Kalbini rahat tut!” Bir gun merakta bırakmadın bizi, fırsatın oldukca sık sık aradın, ayda bir mektubunu aldık. Mektubunu dakikalarca kokladığımı bilirim. Gonderdiğin fotoğrafları baş ucumuza koyduk.
Son mektubunda “Ben şehit olursam, ağlamayın sakın! Duşmanları sevindirmeyin.” diyordun. Telefonda “O nasıl soz oğlum” dedim. Sustun, sanki icine doğmuştu. “Hakkını helal et, guzel annem” dedin. Nereden bilirdim bu konuşmanın seninle son konuşmamız olduğunu… Baban duymuş once, haberlerde soylemişler. Soylemediler once bana… Kardeşin de sakladı. Ana yureği bu, hissettim ben… Sonra oğrendim ki, pusuya duşurmuşler, cıkan catışmada vurmuşlar seni… Elleri kırılsın o zalimlerin… Sanki canımı aldılar, sanki dunyayı başıma yıktılar. Bir ateş ki yureğimin tam ortasına oturdu. Komutanlarınla goruştuk, seni cok ovduler. “Kahramanca carpıştı. Kanı yerde kalmayacak. Bizi de evladınız sayın artık.” dediler. “Vatan sağolsun” dedim. Oğlum seninle hep gurur duydum, sağlığında bir gun olsun boynumuzu eğik gezdirmedin … Cenaze toreninde de başımız dik, gururluyduk. Sana sozumuzu tuttuk, bir damla gozyaşı gostermedik, namertler sevinmesin diye… Hep icimize akıttık gozyaşımızı… Bayrağa sarılı tabutunu optum. Ben senden bir saat, bir dakika ayrı kalamazdım, şimdi seni nasıl toprağa koyacaktım a canım oğlum!
Aradan onca zaman gecti. Acın, hasretin icimizde yavrum… Bir kerecik bile olsa kokunu alabilsem, saclarını okşayabilsem, opsem gamzenden… Sevindirici bir haberim var sana… Komutanların sozunu tuttu yavrucuğum, kanın yerde kalmadı, sana kıyanları tez zamanda buldular, cezalarını verdiler. Cenazene gelmeyenler, cenazene gelmeye utananlar, “senin gibi ana kuzularını vuranları affettiler yavrum… Acımıza, acı eklediler.” Onları affetmeyeceğim. Canım oğlum, fırsat buldukca yanına geliyorum, dertleşiyorum seninle… Sağolsunlar, komutanların her fırsatta gelip misafirimiz oluyor. Yokluğunu aratmıyorlar. Yakında kardeşin de askere gidiyor. Bu vatana bir arslan verdim, gerekirse ikincisini veririm. “Vatan Sağolsun”
Seni cok seven annen…
Şehit Mehmetciğe Mektuplar
Türkiye, Osmanlı ve Mustafa Kemal Atatürk0 Mesaj
●46 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Kültür
- Türkiye, Osmanlı ve Mustafa Kemal Atatürk
- Şehit Mehmetciğe Mektuplar