askerden annesine mektup askerden anneye mektup anneden askere annenin asker oğluna şiiri anneden asker oğluna şiir


Ah oğlum…
Ah karagozlum…
Aldım mektubunu bugun!
Tabutunla beraber getirdiler,
Dediler;
“Anne Başın Sağ Olsun…”

Başım sağ olacağına,
Geleydi kara topraklara da;
Sen sağ olsaydın…
Ah oğlum;
Selvi boylu kara yiğidim…
Sen soz vermedin mi bana
Ellerimi opup giderken:
“Soz… Doneceğim anne,
Merak etme! ” diye…
Biliyor musun?
İlk kez sozunu tutmadın…

Oğul…
Ben seni al kınalar yakıp ellerine,
Gondermedim mi askere?
Sen şimdi niye
Kendi kanını kına yapıp goğsune
Dondun evine;
Beş metre beze sarınıp,
Sonsuzluk teknesi bir tabut icinde…

Ah Oğul…
Yaktın bizi…
Yaktılar bizi…
Baban bugun hastanede!
Tabutunu taşıdı belki elleri
Ama gidişini taşıyamadı kalbi…
Ve benim de seni ısıtan bağrım
Buz kesiyor şimdi…

Sen de bizi bekle oğul;
Bizim seni beklediğimiz gibi…
Emin ol…
Cok bekletmeyiz seni,
Biz de bu acıya cok dayanamaz
İceriz senin gibi sonsuzluk şerbetini…

Ey karagozlum,
Dunum, bugunum, yarınım;
Canım Oğlum…
Ya Ayşe’n ne olacak şimdi?
Belki de o bekledi
Bizden daha fazla hasretle seni…
Her sozunde sen vardı,
Her sozunde sana olan sevdası…
Her iki sozunden birisi,
Senli yarınlarıydı.
Biliyor musun oğul?
Ceyizini bile tastamam hazırlamıştı…
Sadece gelişini bekliyordu;
Gelip boynuna sımsıkı sarılacağın
Ve bir omur bırakmayacağın gunu…
Olmadı oğul…
Bırakmadılar seni bize…
Şu kucucuk Dunya’mızdan
Ne istediler bilmiyorum?

Canımın parcası,
Beyazlara sarınıp giden oğul…
Dudaklarının nemi hÂl ellerimde,
Saclarının mis kokusu burnumda…
Oğul… Oğlum… Mehmet’im…
Biz uc kişi de sanma ki
Yaşıyoruz artık bu Dunya’da;
Sadece nefes alıp,
Gelişini beklerken yaptığımız gibi
Cizik atıp takvim yaprağına;
Bizim sana geleceğimiz gunleri
Eksiltiyoruz hayatımızda…

Şimdi sana “Elveda” demiyorum oğul…
Biliyorum ki;
Biz ayrılmadık…
Sadece yine birbirimize kavuşacağımız gunu bekliyoruz…
Bu yuzden arkandan yazdığım bu mektuba,
Alışık olduğun şekilde son noktayı koyuyorum:

“O kara gozlerinden hasretle opuyorum…”

Annen…

Serhan YİĞEN