1 aylık bebek, gorebilir, duyabilir, 2 aylık olunca gulmeye, 4 aylık olunca ise cisimleri iki eliyle kavramaya, kendi kendine oynamaya başlar. İşte yaşlara gore cocuğunuzun gelişim rehberi... Mutlaka okuyun...

Bebeğinizin ilk haftası

Bebeğiniz ilk bakışta gozunuze cok guzel gorunmeyebilir. Yuzu tuhaf renkte ve dolguncadır, gozlerinin altı şiştir ve "lanugo" dediğimiz tuylerle doludur.Cildi ise, coğunlukla beyaz, ağdalı bir madde olan ve bebeğin doğum kanalından gecmesini kolaylaştıran "verniks" ile kaplıdır, ancak doğum sonrası yapılan ilk banyo ile verniks kısmen vucuttan atılır. Kalanı ise, 24 saat icinde bebeğin cildi tarafından emilir.

Bebeğinizin gorunumu karşısında şaşkınlık ve hayal kırıklığına uğramış olabilirsiniz, ancak unutmayın ki bu goruntusu tamamen gecicidir ve hem bunca zaman icinde kaldığı ana rahminin koşulları, hem de doğum sırasında yaşadığı sıkıntı goz onune alındığında cok da kotu sayılmaz.

Doğum sonrasında bebeğin ağırlığı genellikle 2.8 ila 4.5 kg arasındadır. Bu değerlerin biraz altında ya da ustunde olması da normaldir.Boyu ise 46 ila 52 cm arasındadır. Dakikadaki nefes ve kalp atışı sayısı bir yetişkinin hemen hemen iki katı kadardır. Ancak bu da bebeğin yapısına, hareket ve heyecanına bağlı olarak değişkenlik gosterebilir.

Yeni doğan bir bebeğin kafası vucuduna oranla epey buyuktur ve vucudunun neredeyse dortte birini oluşturur; bu buyukluk bebeğin annenin doğum kanalından gecmesini zorlaştırır.Doğa, bebeğin kafasının
doğuma adapte olmasını sağlamıştır; doğum sırasında bebeğin kafası kanaldan gecebilecek şekle girer. Bu şekillenme sırasında bazen bebeğin kafası kulahı andıran bir bicim alabilir. Bir kac gun icinde kafa normal şeklini alacaktır.Butun bebeklerin kafalarının tepesinde yumuşak noktalar vardır. Bu noktalar kemiklerin buyume yerleridir. Bu noktalara dokunmaktan kormayın, bunlar kafayı ve beyni koruyan kalın bir dokuyla kaplıdır.

Yeni doğmuş bir bebeğin cildi genellikle buruşuk ve sarkıktır ancak bir kac gun icinde ozellikle el ve ayakların uzerindeki deri kuruyup pul pul dokulur.

Yeni doğan bebeğiniz cildi mavimsi bir renge sahip olabilir, bu duruma tıp dilinde siyanosis (cyanonis) denir. Bunun nedeni solunum yolları ve akciğerlerinin hala sıvı ve ceşitli salgılarla dolu olmasıdır. Bebek, anne karnında su icinde olduğundan ve surekli nefes alıp verdiğinden tum solunum yolu sıvı ile doludur. Bebek doğum kanalından gecerken bu sıvının buyuk bir kısmı ağız ve burun yoluyla atılır. Yine de doğumdan sonra akciğerde hala atılmamış bir miktar salgı ve sıvı kalabilir. Ancak burada bilmeniz gereken bebeğinizin oldukca gelişmiş bir hapşırma -oksurme refleksi olduğudur. Bu refleks, bebeğin solunum yolunu temizleyerek tıkanmasını onler.Her ne kadar oksurme ve hapşırma sırasında nefes alması duru rgibi gozukse de nefes alamama gibi bir tehlike yoktur.

Sarılık, yeni doğan bebeklerde cok sık gorulen bir durumdur ve sağlıklı doğan bebeklerin %25'inden fazlasında gorulur. Bu duruma bilirubin denilen kanla taşınan va deride, dudak ve ağız icinde ve gozlerin beyaz yerlerinde yer alan sarı bir pigment neden olur. Kanda biluribin miktarını arttıran herhangi bir şey sarılığa neden olabilir.

Yeni doğanlarda sarılık iki şekilde gorulur: fizyolojik sarılık veya kan grubu uyumsuzluğunun neden olduğu hemolotik sarılık. Fizyolojik sarılık bebeğin derisinin ve goz aklarının doğumun ucuncu gununden itibaren sararmasıyla ortaya cıkar. Bu zararsız durum sekiz ila on gun arasında yavaş yavaş kaybolur ve ozel bir tedavi gerektirmez. Bu durum bebeğin karaciğerinin biluribini vucuttan atabilecek kadar olgunlaşmamış olmasından kaynaklanır.

Hemolotik sarılık ise anne ile bebeğin kan gruplarının uyumsuzluğu sonucunda ortaya cıkar. Yaygın tedavi şekli bebeği bir iki gun kadar florasan tarzı ışınlara tutarak fazla biliribinin yok edilmesidir. Boylelikle karaciğere daha az yuk binmesi sağlanır.

Her ne kadar dunyanın en guzel bebeğini doğurduğunuza inansanız da, etrafınızda, size cocuğun farklı bir tarafını gosterenler cıkacaktır. Kimi bebeğin goğuslerinin tuhaf bir şekilde buyuk olduğunu (bu anne hormonlarının bebeğe gecmesi sonucu oluşur ve bir kac ay icinde kaybolur), kimi de erkek bebeğin devamlı ereksiyon olduğunu ima
edebilir. Bu cok sık rastlanan durum genelde uyku halinde veya uyanıkken olabilir ve genelde dışkı veya safra kesesinin baskı yapmasından kaynaklanır.

Bebeğin tuhaf hareketleri -veya kimi zaman da hareketsizliği- kuşku uyandırabilir. Orneğin ani irkilme refleksleri kimi zaman endişe yaratır. İrkilmeler yaklaşık her iki uc dakikada bir, ozellikle "derin uyku" anlarında oluşur.

Diğer sık gozlemlenen hareket ise Moro Refleksi' dir. Yeni doğan bebek bazen ellerini aniden dışarı doğru savurur ve sonra tekrar omuzlarına doğru geri ceker. Bu ve buna benzer ani hareketler genelde ilk iki ay icinde kaybolur. Moro Refleksi uyku sırasında ya da uyanıkken gozlenebilir. Ancak ilk zamanlarda değişken olan sinir sistemi bir kısır dongu yaratabilir: ağlamak bebeğin irkilmesine neden olur; irkilmek de daha cok ağlamasına. Bu zinciri kırmak icin en sık kullanılan yontem bebeğin kol veya bacağı gibi bir uzvunu sıkıca tutmak, bebeği kundaklamak veya sıkıca sarmaktır.


Arama ve emme refleksleri bebek icin yaşamsal onem taşır. Bu refleksler olmadan bebek beslenemez. Bazen emme refleksini harekete gecirmek icin ağzının ustune veya yanağına hafifce dokunmamız gerekebilir. Bebeğin koku alma duyusu ise annesini 24 saatin sonunda hissedebilecek ve yemeğin kaynağını algılayacak kadar gelişmiştir.

Emziren annenin sutu, ilk gunlerde onu her turlu enfeksiyondan koruyacak protein ve antikorlardan oluşan sarımsı bir sıvı şeklindedir (kolastium). Bu şekilde, anne sutu artana kadar, doğa bebeğin aclık duygusuyla başedebilmesini sağlar ve onu en
feksiyonlara karşı korumuş olur. Bebeklerin coğu yaşamlarını devam ettirecek yeterlilikte yağ, şeker sıvı deposuyla doğarlar.

Yeni doğmuş bebeklerde ilk bir kac gun beslenme konusunda isteksizlik gorulebilir. Bebek beslenme esnasında sık sık boğazına takılan "mukus" dediğimiz salgılar yuzunden kusacaktır. Emme icgudusu derhal devreye girdiği halde bebek bazen yutma gucluğu cekebilir, bu da anne babayı endişelendirir. Unutmayın ki yaşamın ilk dort ayında, bebeğiniz icin en mukemmel urun anne sutudur. Sutu cabuk getirebilmek icin bebek ilk saatten itibaren sık sık emzirilmelidir.

Ağlama tarzı da, diğer bir cok şey gibi her bebekte farklılık gosterebilir. Bazısı uzun, hırslı cığlıklar atar; bazısı ise ancak sessiz ağlar. Her ne kadar başlangıc ve bitişler birbirine benzese de ağlamaların genel bir suresi yoktur.

Uyanık olduğu zamanlarda bebeğin ağlaması mutlaka ac olduğu zamana gelmez. Rahatsızlığın en onemli nedenlerinden biri vucudun kendini henuz ısıya gore ayarlayamamasıdır. Kendini rahatsız hissetiği icin veya anlayamadığımız herhangi bir nedenle ağlıyor olabilir. Buyuk bir olasılıkla yeni cevresine uyum sağlamaya calşan sinir sisteminin rahatlamaya ihtiyacı vardır. Sıcak ve soğuğa karşı duyarlı olduğundan daha cok sarınmaya veya daha az ortunmeye gereksinim duyabilir. Yaptıklarınızın onu mutlu edip etmediğini tepkilerinden anlayabilirsiniz.

Uyku halleri ise 24 saatlik zaman diliminde derin uyku, hafif uyku, uyuma hali, uyanıklık ve tepkisel olma hali olarak değişir. Bazı bebeklerde bu farklı durumlar oldukca belirgindir, bazılarında ise o kadar belirsizdir ki, bazen uyanık olup olmadığını anlayamazsınız.

Yeni doğan bebek genelde klasik "anne karnı" (fetal) pozisyonunda uyur; yani elleri yukarıda ve omzuna yakın, dizler kıvrık ve kalcalarına doğru cekiktir. Bu bukuk pozisyonlar, ara sıra gorulen yarı "kurbağa bacak" pozisyonundan oldukca farklıdır. Uyku sırasında farklı hareketler de gozlemlenebilir. Burnu oynar ya da ağzı değişik şekiller alır. Tekme atma veya kolların ileri geri hareket etmesi bazen oldukca belirgindir, bazense bunu hic gostermez.

Hemen hemen tum bebeklerde ortak olan bir başka ozellik de yumruklarını ağızlarına g*turme cabasıdır. Yeni doğan bebek baş parmağını emiyorsa, parmağını tesadufen bulmuş demektir. Ancak parmağını veya yumruğunu ağzına alması da sıkca rastlanan bir durumdur.

Yeni doğan bebeğin goruş uzaklığı genelde 40-50 cm arasındadır, bu da anneye olan ilgini acıklayan nedenlerden biridir.Ancak 50 cm'den uzağa gittiğinizde, bebeğin şaşılaşarak etrafa bakmaya başlar. Bu sizi telaşlandırmasın. Goz kasları geliştikce, her iki goz de aynı anda aynı şeye odaklanacaktır. Yeni doğanlar keskin siyah- beyaz desenlere bakmayı tercih ederler, cunku renkler arasındaki hafif farkları ayırt edemezler. Bebeklerin doğum sonrasında renkleri nasıl gorduklerine dair kesin bilgiler olmamakla beraber, yeni doğanların goruşlerinin bulanık olduğu ve renkleri yetişkinler kadar net secemedikleri bilinir. Uzmanlar yine de bebeğin 3. aydan itibaren renkleri bizim kadar net secebildiklerini duşunmektedirler.

Her ne kadar bu detaylar ve bebek bakımıyla ilgili her şey sizi yakından ilgilendirse de, unutmayın ki o şu anda en cok sizin varlığınıza ihtiyac duyar. Sizin sıcaklığınız ve sarılmanız, doğumdan once aşina olduğu sesiniz ve hareketleriniz onun icin her şeyden onemlidir. Bebeğinize sarıldığınızda, salladığınızda ve onunla konuştuğunuzda bu cabalarınıza tepki verdiğini acıkca goreceksiniz. Daha şimdiden beslenme saatinde veya diğer zamanlarda nasıl tutulması gerektiğini ve bu cabalarınızın onun icin ne kadar değerli olduğunu size hissettiriyordur.

1-2 haftalık bebeğiniz neler yapabilir?

* Bebek kolları ve bacakları hafif bukulmuş olarak yatar.

* Bu donemde emme, yakalama, arama gibi yeni doğan donemine ait refleksler (otomatik hareketler) bebeğin tek hareketleri olabilir.

* Zaman zaman bakışınızı yakalayıp size bakabilir. Bu durumda ona bakarak, gulumseyerek, başınızı sallayarak yanıt vermeye calışın.

* Bulanık gorur. 20-25 cm mesafeyi secebildiği icin onu tutanı cok rahat gorebilir.

* Henuz başını kaldıramaz, yatarken donemez ve oturamaz.

* Sakin olduğu kısa donemler olacaktır; bu donemlerde ona şarkı soyleyin, konuşun, evde gezinin.