Bazı ana babalar, cocukları yanlış bir davranış sergilediğinde kusmekle onlara ders vermek isterler ? Peki bu davranışla ona hangi mesajı gonder*miş olurlar: Kusme, sağlıklı bir iletişim şekli midir


Buyuklerin birbirlerine kusmeleri doğru mu? İslÂm Dini, kusme hakkına uc gunluk bir sınır getirmiştir. Cunku kus*me, iki tarafı da azap icinde yaşatmaktadır. Hatta kusmeyi, pasif saldırganlık olarak nitelendirenler vardır. Pasif saldır*ganlığın sonucu ise pasif catışmadır. Tabi, arkadan aktif ca*tışma gelebilir.

Bazı ana babalar, kusmekle cocuklarına şu mesajı gonder*miş olurlar: "Hata yapanlarla iletişim kesilir; hatalılar bağış*lanmazlar. "Bu tutum, iclerinde kendi rahatsızlıklarını yaşa*yan ve cocuklarına aktaran yetişkinlerin ruh hÂlinden kay*naklanmaktadır. Aslında problem, cocuğa değil ebeveyne aittir.

Kusme, sağlıksız bir iletişim şeklidir. Etkileşim ortamını fakirleştirmektedir. Herkes gibi cocukların da cevreden gele*cek uyarıcılara ihtiyacı vardır. Bu ihtiyac giderilmezse ruh sağlıkları bozulabilir. Cocukları sevgiden yoksun bırakmak yerine onlarla konuşarak hatalarını tartışmak, verdikleri za*rarları telÂfi ettirmek cok daha etkili olabilir.
Cocuklarımıza konuşmayı mı, kusmeyi mi oğretmeliyiz? Kustuğumuzde, onlara ornek olarak kusmeyi oğretmiş oluruz. Kusmeyi alışkanlık hÂline getirmiş kimselerin hayatları, ıstırap ve sıkıntılarla dolu gecmektedir. Onun icin cocukları*mızı, sıkıntıları konuşarak gidermeye alıştırmalıyız.
“Bana anne, deme!" tarzındaki sozlerle cocuğa takınılan tavır ve kusmek, dayaktan daha tehlikeli bir yoldur. Cocu*ğun uzduğu durumlarda annenin biraz soğuk durması, so*rularına kısa cevaplar vermesi, uzun sure kus durmaktan daha isabetli olur.

Ozur Dileyebilmek

Ebeveynlik, yorucu bir iştir. Hata yapma tabiî bir du*rumdur. Onemli olan, hataların fark edilmesidir. Eğer cocuk, sucsuz olduğu hÂlde cezalandırıldıysa veya her ne sebeptense kabahatiyle uygun olmayan bir ceza cektiyse anneyle ba*banın ondan ozur dileyip durumu duzeltmeye calışmaları da doğru bir harekettir. Bu durum, hem cocuğa değerli ve onemli olduğu hissini verir, hem de ebeveynlerinin kendile*rini hata yapmaz kişiler olarak gormemelerini anlatmış olur. Otorite sarsılmaz. Bir aile uyesi, yanıldığında ozur dileyecek kadar buyuk olduğu zaman, iletişimin ne denli guzelleşeceği anlaşılmalıdır. Hatta cocuk, ana babasına daha da yaklaşa*caktır.

Cocuğumuz haklı bir tepkide bulununca onu uzduğu*muzden dolayı ozur dilememiz, bizi asla kucuk duşurmez. Bilakis onun gozunde yucelir, kendisine hak verdiğimiz icin de guvenini kazanmış oluruz. Bize karşı baş kaldırdığı, ofke ile tepindiği zaman nicin boyle davrandığını sorar, onu sa*bırla dinler, gonlunu alırsak başka bir zaman bilerek suc iş*lediğinde vereceğimiz cezaya razı olacaktır. Kendisinden ozur dilediğimiz cocuk, yeri gelince ozur dilemesini bilir; sevgimizi, şefkatimizi ve guvenimizi kaybetmek istemez.

***

İbrahim Unal'ın kaleme aldığı Anne Babanın Cocuğa Yaklaşımı adlı eserde, yukarıda orneklerini sunduğumuz turden olaylara yer veriliyor. Kitap ebeveynlerin sık sık karşılaştıkları ama coğu kez bilincsiz tepki verdikleri vakalar ve davranışları konu ediniyor.

Yazar anne baba şefkatini elden bırakmadan yer yer bir psikolog yer yer bir aile buyuğu gibi cozmeleri konusunda okuyuculara yon gosteriyor. Kitapta sık sık İslami kaynaklardaki eğitim orneklerine de değinilerek, anne babalığın manevi yonunun altı ciziliyor... jeyyar