ARKADAŞLAR donem odevlerini haftaya vermemiz gerekiyor.”
“Ben bir tanesini hazırlayamadım henuz.”
“Şimdiye kadar ne yaptın? Son gunlere bırakılır mı hic?”
“Kutuphaneye gitme fırsatım olmadı. Aslına bakarsan tek başıma o yolu goze alamadım. Yarın birlikte gitmeye ne dersin?”
“Anneme bir sorayım. Seninle daha sonra haberleşiriz.”
Bilgisayar ve diğer bilgi kaynaklarının gunumuzdeki kadar yaygın olmadığı donemlerde odev hazırlamak gerektiğinde ilk akla gelen adres kutuphanelerdi. O gunlerde ulaşım imkanlarının bugune nazaran yetersizliği nedeniyle olsa gerek, şehir ici mesafeler bile cocukların gozlerinde buyurdu. Bunda buyuk şehirde doğup buyumuş olsalar da fazla kalabalıklara ve farklı ortamlara girmemiş olmalarından kaynaklanan cekingen yapılarının da etkisi vardı. Kutuphaneye gidip gelmekle sadece odev hazırlamadıklarını, kucuk dunyalarına yolculuk adabı, toplu calışma ortamında uyulacak kurallar, kaynak araştırma, işbolumu, paylaşım, vakti iyi kullanma gibi hayata dair pek cok hususu kattıklarını şimdi daha iyi anlıyordu.
GUNUMUZ bilgi iletişim cağı olarak adlandırılıyor. Son yıllarda evlerde ve okullarda bilgisayar kullanımının oldukca yaygınlaştığını biliyoruz. Ozellikle internet sayesinde bilgiye ulaşmak son derece kolay hale gelmiş durumda. Birey esaslı hayat goruşu temeline dayanan modern hayatın icinde yetişen cocuklar artık odev deyince kutuphaneden cok interneti hatırlarına getiriyorlar. Başkaları ile işbirliği yapma ihtiyacı duymadan sanal dunyanın kendilerine sunduğu imkÂnları tek başına kullanarak başarı merdivenini tırmanıyorlar.
ARAŞTIRMA, inceleme, ozetleme gibi cok vakit alacak calışma metodu da pek cazip gelmiyor hız cağının cocuklarına. İnternette sorf yapıp ulaştıkları bilgileri kopyala-yapıştır komutuyla yeni bir Word sayfasına gecirmenin ve de print etmenin yeterince zamanlarını aldığını duşunuyorlar coğu kez. Bilginin hayatın icinde kullanılmak uzere ozumsenmesinden cok taşınması soz konusu sanki. Kitaplardan bilgisayar ortamına oradan tekrar kağıtlara aktarılan yığınla bilgi, dolaplar dolusu kağıt evrak. Bu surecte insanın aktif bir oğrenme oznesi olduğu soylenemez artık. Kendisini “taşıyıcı” rolune mahkum ettiği icin de oğrenme, bir yenilenme ve artı değer yuklenme ozelliğini kaybediyor ister istemez. Bilgiye, oğrenmeye boyle bir yaklaşım eğitim ve oğretim gibi hayatı anlamlı ve lezzetli kılan buyuk bir imkanın heba edilmesi değil de nedir?
Geleceğin kurucu ozneleri olacak yeni nesilden beklentilerimiz ve onları hayata hazırlarken sahip olduğumuz bakış acımızı yeniden gozden gecirmeliyiz. Hayatın tek boyutuyla ele alınıp iyileştirilmeye yonelik tedbirlerin sadece bu alana hasredilmesi eksik kalacaktır. Oğrencilik hayatları boyunca surekli rekabet ve başarı duyguları koruklenmiş olan cocukların sosyal uyum konusunda zorluk cektiklerini goruyoruz. Aile sorumluluğu yuklenme, iş ilişkilerini sağlıklı bir zeminde surdurme, hayatın butunluğu icinde dengeli bir duruş sahibi olma gibi bizzat yaşanarak oğrenilecek şeylere tahammulleri kalmamış oluyor coğu kez.
Cunku okul bittiğinde tum sorunların bitmiş olacağını, hayal ettikleri hayata tam istedikleri şekilde bir başlangıc yapacakları beklentisi ile tahammul gosteriyorlar onca koşturma ve strese. Hayatları erteleyen bir sistemin icinde surekli “a-b-c-d” secenekleri arasında tercih yaparak “başarısını” kanıtlayan gencler, okul sonrası tek seceneğe mahkum ediliyorlar ne yazık ki. Bu gercekleşmediği takdirde de şok ve hayal kırıklığı yaşıyorlar. Ellerinde diploma “Ne olacak şimdi?” sorusuyla hayat karşısında şaşkın şaşkın bakakalan bir genclik kalıyor geriye. Buna bir de sevgi guven ortamı hazırlamayı esas alması gereken aile yapısı yerine, parasını bastırınca her şeyi satın alarak cocuğunun onune koymayı marifet sayan, başarısızlık durumunu da yaptıklarını başa kakma fırsatı bilen dengesiz aile yapılarını ekleyin. İşte hal-i pur melÂlimiz. Kendi ellerimizle ortaya koyduğumuz eser.
DOĞRUSU, geniş bir sorgulama yapmaya ihtiyacımız var. Oncelikle eğitimin sadece kurumlarla değil hayatın kendisiyle doğrudan ilgili bir olgu olduğu kabul edilmeli. Beşikten mezara devam eden bu muhteşem surecte amacı bir etiket sahibi olup para kazanmaya indirgemek buyuk bir yanlış. Cunku bu surec insana yaraşır bir duruşla hayat nimetine şukredebilmek icin daha insan olma yolunda adım adım yurumenin diğer adıdır. Yani mesele, yoldan hızlı gecmek değil, guzel gecmek! Zahmetine de, neşesine de katlanarak…
alintidir ...
İnternetten odev yapmak mı, odevi internete yaptırmak mı?
Çocuk Büyütme0 Mesaj
●2 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Çocuk Büyütme
- İnternetten odev yapmak mı, odevi internete yaptırmak mı?