Cocuğun başarısını belirleyen en onemli faktorlerin basında sorumluluk duygusu gelir. Sorumluluk duygusuna sahip bir cocuk başarma sorumluluğunun da kendisine ait olduğunu bilir.Cocuğun bu duyguyu kazandığı yer ise ilk once ailedir.
Aile tarafından kucuk yaşlardan itibaren, cocuğun yaşına ve cinsiyetine uygun sorumluluklar verilirse,cocukta sorumluluk duygusu gelişir.Aile de bu duyguyu kazanmayan cocuğa ileri yıllarda bunu kazandırmak cok zor bir iştir.
Bunun icin ailenin ,cocuğun bebeklikten itibaren gelişim ozelliklerini cok iyi bilmesi ve bu doğrultuda cocuğa yapabileceği işlerle ilgili sorumluluk vermelidir. Ancak ozellikle şehirli modern cekirdek ailelerde cocuklar sorumluluklarıyla cok gec yaşta karşılaşmaktalar.Coğu zaman dort beş yaşına gelmiş olan cocuğa hala annesinin yemek yedirdiğini(bazen 7-8 yaşlarında cocuklara bile),ayakkabısını annesinin giydirdiğini gormemiz mumkundur.Cocuk okula gidiyorsa odevler aile tarafından yapılır. Fast food tarzı , icinde cocuk oyun alanlarının da olduğu restoranlara bir bakın isterseniz. Buradaki cocuklar iki ila altı yaş arasındaki cocuklardır genellikle . Cocuk kaydıraktan kaymaktadır ve anne elinde hamburgerle ya da bir parca kızarmış patatesle cocuğun peşinden koşmaktadır. Cocuk kacar oynamaya devam eder anne onu takip eder,cocuk koşar anne koşar ,cocuğun soluklandığı duraksadığı anı kollar ki ısırtabilsin bir parca.Cocuk azına bir parca patates attığında anne dunyanın en mutlu insanıdır ,cocuk oradan da salıncağa gecer anne onunla beraber konum değiştirir hele birde salıncakta bir lokma hamburgerden de ısırtabildiyse siz duşunun artık mutluluğun derecesini.Cocuğun bir şeyler yiyebilmesi icin annenin kendisini nasıl telef ettiğini gorebilirsiniz.
Evlerde de durum boyledir. Cocuğun yemek saati diye bir kavram yoktur.Sofra kurulur ve cocuk sofrada yemek yemez.daha sonra acıktığını soylediğinde anne hemen yemek hazırlar."Yesin de nasıl yerse yesin" cocuk bilgisayarın başında ya da televizyonun karşısında yemeye calışır.Coğu anne reklamlar eşliğinde cocuğa yemek yedirebildiğini keşfetmiştir.Hareketli muzik klipleri de yemek yedirmek icin guzel bir yontem olabilir.(Tabi bu yontemlerin cocuğun midesine faydası olmasına karşın zihnine yaptığı olumsuz etkilerin farkında değildir,otizm gibi) Cocuk duşmesin , yorulmasın ,bir yeri incinmesin diye cocuğun uzerine alabileceği pek cok iş anne baba tarafından yapılır.Tum kararlar anne baba tarafından alınır.Cocuğun ne kadar yenmek yiyeceğine bile anne baba karar verir.
Tum yapılanlar elbette ki iyi niyetle cocuğun iyiliği icin yapılmaktadır. Ama yontem yanlış olunca niyet hicbir işe yaramaz.Bu ortamda buyuyen cocuğun sorumluluk duygusunun gelişmesi bir yana aldığı gizlim mesajlarla kendine olan guveni de kaybolur ya da kendine guven duygusunu geliştiremez.
Orneğin ; Dort yaşında bir cocuk corbasını cok rahat kendi icebilir.Ama dokme ihtimali vardır.Bununla beraber cocuklar genellikle annelerinin sabrını taşıracak kadar yavaş yerler.Cocuğun etrafı kirletmesini istemeyen ve bir an once yemek faslını bitirmesini ve sofrayı toplamayı duşunen anne cocuğa yemeğini yedirdiğinde bilincaltına verdiği mesaj:"Ben yemeğimi kendim yiyemem,annem yedirir.Yemeği yiyecek beceriye sahip değilim"dir.
Tabağındaki iki tane kofteyi yedikten sonra "ben doydum" diyen cocuğa; "hayır olmaz, tabağındaki diğer kofteyi de yiyeceksin" dediğinizde cocuğun bilincaltına verilen mesaj: "Ben doyduğuma karar verecek gucte değilim,doyup doymadığıma annem karar verir" şeklinde olur.
Ama aileler cocuğun yiyeceği iki tane daha kofteden alacağı proteinin cocuğun ozguven geliştirmesinde daha onemli olduğunu duşunmedikleri icin cocuğu biraz daha yemesi icin zorlamaya devam ederler.
Boylece cocuk acıkmasının ve doymasın sorumluluğunu bile almadan buyumeye başlar.
Ayrıca biz ebeveynlerin yaptığı diğer bir hatada ; yapamaz endişesi taşıdığımızdan ya da bazen etrafın kirlenmesi ya da eşyaların kirlemesi gibi basit nedenlerden dolayı cocuklarımızın guven kazanmasına ve sorumluluk almalarına engel oluruz.Oyle ki "ekmeğin pişkinini alamaz "diyerek cocuğu bakkala gondermeyen anneler mevcuttur.Mutfağı kirletir diyerek on iki yaşındaki kızının kek yapmasına izin vermeyen anneler de mevcut.Ya parayı kaybederse diye cocuğunun eline bir fatura verip bankaya gondermeyen aileler, "evet onlarda var" .Bir de "zaten cok yoruluyor cocuk" diye duşunen ve cocuklarına gorev vermekten kananlar yok mu? Tabiî ki onlarda mevcut.
Oğlum iki yaşındayken sut ictiği bardağını goturup bulaşık makinesine koymasını soyluyordum.Ya da bir yere giderken yanına bir oyuncak almak isterse bunu kendisinin taşımak zorunda olduğunu.Bir keresinde yanına cok fazla oyuncak aldı ve taşımak istemedi,oyuncakları bana vermek istedi."ben sana oyuncakları taşıyacaksan al demiştim " diyerek oyuncakları taşımayı reddettim.Arabamıza doğru yuruyorduk ama oğlum ısrarla oyuncakları elimden almamı istiyordu.Cevrede dikkatini ceken başka şeyler vardı ama o oyuncakları taşımak zorundaydı.Bir sure sonra ağlamaya bağırmaya başladı."Onları taşıman gerekiyor, cunku onlar senin oyuncakların,bir daha ki sefere yanına taşıyabileceğin kadar oyuncak al" dedim.Kararlı olduğumu gorunce arabaya kadar oyuncaklarını taşıdı.O gunden sonra yanına taşıyabileceği kadar oyuncak alıyor ya da almadan cıkıyor.
Anlattığım bu olay cok kucuk bir olay gibi gorunuyor. Ve cevreden bizi gozleyen birileri icin acımasız,vicdansız bir anneyim o kadar şeyi cocuğa taşıttığım icin.Ama burada cocuk zarar gormeden basitce yaptığı davranışın ,aldığı kararın bedelini odemeyi oğreniyordu.Kendisine en başta yanına aldığı oyuncağın fazla olmasının sonucları anlatılmış bunun bir sonucu olacağı kendisine yuk olacağı soylenmişti.Daha evdeyken "hayır goturemezsin bunları,kim taşıyacak" diyerek cocuğa emir verebilir ve onun karar almasını engelleyebilirdim.Ama oğlum bir karar aldı ve bu kararın gerektirdiği sorumluluğu yerine getirdi.Şimdi daha isabetli karar alması gerektiğini oğrendi. Etrafımızda cok fazla kararsız insan vardır. İnsanların coğunun kafası karışıktır ve karar vermek zor iştir.Bir karar vermek diğer seceneklerden vazgecmeyi gerektirir ve biz her şeye sahip olmak isteriz.Kararlı cocuk yetiştirmek de yine anne baba tutumlarıyla yakından ilgilidir.
Yine bir kendi oğlumdan ornek vereceğim; Henuz 11 aylıkken bile markete gittiğimizde bir şeyler gosterir almak isterdi.O zamandan beri ne zaman alışverişe gitsek sadece tek bir şey alırım ona.Biraz daha buyuyunce de aynı şekilde devam etti bu durum.Sihirli yumurta , oyuncaklı sakız bir de cikolata istediğinde sadece bir tanesini alabileceğini ve karar vermesini soyluyordum.En cok istediğini al diyordum.Ve bildim bileli alışverişte hicbir sorun yaşamıyoruz.Hala her markete gittiğimizde tek bir şey alarak marketten ayrılıyor,oyuncakcıya gittiğimizde bile tek bir oyuncak alır ve oyuncağı sectiğinde kararını vermiştir alır ve dukkandan ayrılır.Fakat başta annem olmak uzere pek cok insana gore ben kotu bir anneyim ,param var ama cocuğa istediğini almıyorum.Cocuğu arada bırakıyorum ve cocuk alamadığı şeylere uzuluyor.Evet uzuluyor olabilir.Ama hayat boyunca bir karar verdiğimizde elimizden kacan seceneklere uzuluruz.Coğu insan sırf bu nedenle bir karar veremez.
Bu sorunu en derin olarak oğrencilerimde ve danışanlarımda gordum universite icin meslek secerken yaşadıkları kararsızlık cok buyuktu, sırf bu nedenden hedef belirleyememek ve bir karara odaklanamamaktan dolayı calışamıyor performans sergileyemiyorlardı. Vermeleri gereken karar kritikti ve coğu ilk defa boyle bir karar vermek zorunda kalmışlardı.Sırf meslek seciminde değil evleneceği insanda kıyafet secerken , tatil planlarımızda hayatının her aşamasında isabetli tercikler yapabilmenin yolu doğru tercih yapmasını oğrenmesi ve bunun sonuclarını fark ederek hareket etmesidir.İnsanlar tek bir tercih yapabilirler.İnsanlar tek bir eş ,tek bir iş secerler toplantıda giymek uzere bir kıyafet seceriz, ev almadan bir cok eve bakar ama bir tanesini alıp oturmamız gerekir.
Her evet icin bir hayır olmalıdır. Kararlar acı verir cunku olasılıkların sınırlılığını ifade ederler. Kara verdiğinizde bir daha ele gecmeyecek seceneklerden vazgecmiş olursunuz.
Karar verebilmek hele hızlı karar verebilmek onemli bir ozelliktir ve bu ozelliği kazanmış kişilerin hayatları daha kolaydır. Veliler ile yaptığım calışmalarda uzerinde ısrarla durduğum bir konudur bu. Veliler hep cocuklarının akademik başarılarıyla ilgilenir.Sadece veliler anne ve babalar değil elbette.Toplumda başarı denilince oğrencinin akademik başarısı ilk akla gelendir.Ben velilere şunu soylerim: "Karar verme becerisine sahip,sorumluluk sahibi ,kendine guvenen cocuklar yetiştirin ve gerisini hic duşunmeyin.Cocuğunuz bu ozelliklere sahipse eğitimini tamamlasa da tamamlamasa da ,okuldan yuksek notlar alsa da almasa da hic korkmayın.Cunku; guvenli,kararlı ve sorumluluk sahibi bir insan her koşulda her şartta hayatını kurtarır ve eline aldığı işte başarılı olur.Universite başarıya giden yollardan sadece biridir.Turkiye'nin bir gerceği vardır.Biz ne kadar cabalarsak cabalayalım bu genclerin onda biri universiteye gidebilecek .Cunku ulkemizin universite kapasitesi bu kadar."
Cocuğumuzun kendine guvenmesi icin once anne ve baba olarak bizim cocuğumuza guven duymamız ve duyduğumuz guveni cocuğumuza hissettirmemiz gerekir. Cocukluğunda guven verilmemiş bir insan yetişkin olduğunda bunun eksikliğini yaşar. Cocuğumuza guvenmeli ama burada bir dengeyi cok iyi kurmalıyız.Ben sana guveniyoruz evladım diyerek onu denetimsiz bırakmak doru değildir.Cocukların ve genclerin denetime ,kontrol edilmeye ihtiyacları vardır.Cocuğunuzla arkadaş gibi olun ,asla arkadaş olmayın guvenin guvenilin paylaşın ancak sunuda unutmayın sizlerin esasen anne babasınız ,bu ayrım noktasını kaybetmek gozden kacırmamak gereklidir "gibi olmak"
İki yaşındaki cocuk onun elinden tutmanızı istemez.Kendi başına yurumek ister.Ama bir an donup baktığında annesini goremezse ağlamaya başlar.Annesini yanında ister ama elini tutmak istemez. Ergenlik donemindeki gencte boyledir.Kurallara uymak istemez ama kuralların olmasından da hoşlanır aslında.İtiraz etmesine rağmen anne ve babanın ,ısrarla koydukları kuralın arkasında durması gence kendini guvende hissettirir.Akşam saat yedide evde olması gerekiyorsa,genc kişi bu kuralı delmek icin birkac hamle yapacaktır.Bir gun yedi bucukta bir gun sekizde eve gelecektir.Anne baba bu duruma aldırmaz ,sınırları esnetir "maden oyle bari eve girme sınırını sekiz yapalım" gibi bir tutum sergilerse genc sınırı biraz daha aşmaya calışacaktır.Aslında bu durum gencin hoşuna gidiyor gibi gorunse de belirsizlik ortamı ve anne babanın sozlerinin arkasında durmadığını gormek genci rahatsız eder. Cocuklarımız ozgur olmak istese de bu ozgurluk anne babanın cercevesini onceden cizmiş olduğu sınırlar icinde olmalıdır. Cocuk paylaşmazsa var olmaz . Anne babasının hep ona bakmasını ister.Oyun oynarken seyredilmek ister,Bazen televizyon izlerken bile annesinin onunla beraber televizyona bakmasını ister.Gorduğu,keşfettiği şeyleri ailesiyle paylaşmak ister.Cocuğun paylaşımına ortak olmak,onun dunyasına inmenizi sağlar.Cocuk paylaşmazsa var olamaz. Ailede var olmayan cocuk kendisini var edecek bir ortam arar.Nefes alamıyorsanız nefes alacak bir yer ararsınız.
Psikolog Tulay KOK
Hipnoterapist, Psikoterapist
Sorumluluk sahibi karar verme becerisine sahip,ozguvenli cocuklar yetiştirmek ...
Çocuk Büyütme0 Mesaj
●1 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Çocuk Büyütme
- Sorumluluk sahibi karar verme becerisine sahip,ozguvenli cocuklar yetiştirmek ...