Hamile olduğumu gecen yıl bugun gunum gelmeden oğrenmiştim,
sanki icime doğmuştu da 32 gun oncesinden test yapıp o kopkoyu cift cizgiyi cok
net bir şekilde gormuştum.
Evet, canlarım, ilk hamileliğim 2007 Ocak ayı. Ben anneliği
hic duşunmemiş ve sanırım hazır da olmadığımdan regl gunumu bile hatırlamayıp
eşimin uyarısı ile test yapıp negatiflerle dolu 4 test gorup bir oh cekip
hayatıma devam ediyorum. Deli gibi koşturan, perdeleri taktıktan sonra deli
gibi sancılar ve ardından gelen kanamam ile bir parcanın duşmesi ile duşuk
yaptığımı anlayıp saatlerce ağlıyorum. Evet, hic aklımda olmayan bir hamilelik
yaşamış ve kaybedince gunlerce ağlamıştım.
2. hamileliğim; 2008 Aralık 24, yani Evlilik Yıldonumum.
Hatırlayanlar hatırlar, evlilik yıldonumu hediyemi aldım diye gebelik Foruma
yazmıştım. Sonrasında kanamalar, değerlerin gitgide duşmesi ama bir turlu
teşhis konulamaması. En nihayetinde 2009 Ocak ayında acil olarak Dış Gebelikten
ameliyata alınıyorum. Tabii sol tupumu de kaybediyorum. Hamile kalabilmem icin
gereken % ise bu netice de daha da duşuyor.
3. hamileliğim; 4 ay oyle korunuyorum. Doktor kontrolune
gidiyorum ve doktorum hic bekleme diyor hemen hamile kalamasın, hatta tup bebek
tedavisi bile gorebilirsin. Haliyle korunmayı o ay bırakıyorum. Ve ben o ay
hamile kalıyorum (Yuce Rabbim ol diyor, Oluveriyor). Doktoruma gidiyorum,
bakıyor hamileyim, şanslısın diyor. Her şey yolunda diyor. Sonrasında herşey
yolunda gorunuyor. Kese, Bebek, Kalp atışları derken icimde yeni bir melek
kendini gosteriyordu. Bu sefer bir diş ağrısı hayatımı mahvetti ya da yuce
Rabbim bana hayırlı olanın bu olduğunu cok yakın bir tarihte gosterecekti. Yaz
tatili icin şehir dışına cıkmamda da sakınca gorulmemişti cunku meleğim icimde
gunden gune filizleniyordu. Tatilden donduğumde hemen bebeğimi gormeye gittim
ve Doktorumun bakışlarından yine bir terslik olduğunu anlamam hicte zor
olmamıştı. Evet, bebeğim beni bırakıyordu, kalp atışları iyiden iyiye
zayıflıyordu. 1 hafta daha bekledik, maalesef bebeğimin kalp atışları
duyulmuyordu.
4. hamileliğim; Beni kurtaja aldı doktorum, hic isyan
etmedim, vardır bunda da bir “hayır” dedim. 26 Temmuz tarihinde kurtaj oldum.
Tam 1 ay sonra 26 Ağustos da eşim kalp spazmı gecirdi. Apar-Topar ameliyat
denildi. Cok ciddi travma geciriyordum, hayatımın anlamı benden kopabilirdi.
Allaha şukurler olsun ki bu ameliyatta da bir “hayır” vardı. Eşimi kalp
ameliyatına almışlardı fakat iceride daha ciddi olan bir durum daha fark
edildi. Ciğerlerimizde bul oluşmuş ve ciğerimizin bir kısmı da alınmıştı. Yuce
rabbim bizim yuzumuzu guldurdu cunku eşim kalp ameliyatı olmasaydı fark
edilemeyen ciğer tahribatından hayata veda edecekti belki de. Tabii eşimin
teyzesi icin de “hayırlı” oldu. Cocuğu olmayan teyzemin refakatcisi oldum
hastanede. Bir Allahın kulu ben bakayım bu gecede demedi ve ben Kalp ameliyatı
olan teyzeme de refakatte bulundum. (Ben benden gitmiştim bu arada). Gecen yıl
bugun oğrendiğim hamilelik haberi beni cok sevindirirken bir yandan da
duşunduruyor hatta korkutuyordu. Ya bir sorun daha cıkarsa, kaldıramam
diyordum. Kimseye soylemeyecektim hamile olduğumu. Sonrasında mujde diyordu
doktorum, bu sefer olacak Allah’ın izni ile. Eeee nasıl olsa ikinizde artık
sigara icmiyor, kalp sağlam daha ne olsun. En iyi şekilde beslendim, zararlı
olan ne varsa sildim hayatımdan. (Bu
arada doktorun korunmayın, 4 ay sonra tekrar deneyin dediğinde biz korkumuzdan
9 ay korunduk. Doktorum bundan oncekini şansım olarak goruyordu ki korunmayı
kestiğim ay yine hamile kalmışım. Rabbim yuzume baktı, dilerim isteyen her
kuluna hayırlısı ile tez zamanda verir.)
Butun kontrollerimde sağ olsun eşim hep yanımda oldu. Her
kontrolde kalbim yerinden fırlayacak gibi oluyordu, oyle ki bebeğimin kalp
atışları ile birbirine karışıyordu. Her şey cok guzeldi, ilk gunlerdeki mide
bulantılarım ve son aylarımda ki mide yanmalarım dışında. Hep şukrettim, olsun
dedim. Sırt ustu yatmayı sevmeyen ben sırt usttu yatmak istedim ama yasaktı.
Benim inatcı oğlum hep ters durdu, donmedi bir turlu. Doktorum 31 Aralık 2010
olan doğum tarihini 20 Aralık olarak değiştirdi. Ben ise eşimle ortak
kararımızla 24 Aralık Evlilik Yıldonumumuz de olsun istedik. Dr. Kabul etti ama
bir terslik hissedersem hemen aramamı istedi. Tarih 17 Aralık, doğuma 1 hafta
var. Sabah erken saatinde kapı zili caldı. Kapıda ki Sağlık Ocağı’nda gorevli
hemşire, bana neden kontrollere gitmediğimi soyledi. Ben ise ozele gidiyorum
dedim. Oğleden sonra gel muayene edelim dedi. Neyse gittim muayene oldum, bana
hemşire doğum ne zaman dedi ben de anlattım onumuzde ki hafta. Bana ters bir
şey hissedersen hemen doktorunu ara dedi.
Ben ise her şey yolunda giden hamileliğimde 1 gun once ne
olur ne olmaz diye ağdamı da yaptırmıştım şukur. 17 Aralık saat 14.00’de
başlayan ne olduğunu bilmediğim bir huzursuzluk kapladı icimi. Uzanmak isterim
yok olmuyor. Annem ve Babam bizde 1 hafta once ben cağırmıştım. Babam ben
gideyim yine gelirim dedi, ben hayır gitme dedim. Ne olur yarın gidersin
diyerek engel oldum. Akşam 16.00 gibi yemek yaptım, yedik. 17.00’de bir tuhaf
oldum yine, belli belirsiz tarif edemediğim bir acı. Doktorumu aradım: “Ben bir
tuhafım, bana sancın mı var demeyin nasıl olduğunu da bilmiyorum. Tek bildiğim
hamileliğim boyunca tek rahat ettiğim bilgisayar başında cok fenayım” dedim.
Dr. : “hemen durma gel” dedi. Hazırlık yapmıştım, ne olur ne olmaz diyerek
hastaneye gitmesi gereken ne varsa adlık fakat evden cıkamıyoruz. Kapı anahtarı
boş donuyor, iceride mahsur kaldık. Babam ve eşim ne yaptıysa olmuyor ben ise
cok canım yanıyor diyorum ama sakinim. Babam kilidi kırmak ister kırılmaz, en
nihayetinde kapı-cam yerle bir. Kapı kırılınca canım babam bizimle gelemedi
tabii ki. Annem, eşim ve ben (Kıvanc’ım karnımda) gittik doktorumun
muayenesine. Dr. NTS ye bağladı, bana sancımın olmadığını soyledi, ben ters bir
şeyler var dedim yine. Yarım saatten fazla yattım orada. Sonrasın da doktorum
gelmişken hastaneye git, beklemeyelim ne olu olmaz dedi. Hastaneyi aradı, biz
onden doktorum arkadan hastaneye vardık. (Benim NTS’de cıkmayan sancım tavan
yaptı yolda 5 dakikada gelen sancım 1 dakikada bir geliyordu) . Yatışım
yapıldı, NTS bağlandım, sancım baya artmış ve ben dakikada bir de tuvalete
gidiyorum (idrar fena sıkıştırmaya başlamıştı). Eşim klimayı kapatın cok sıcak
diyor ben guluyorum, nedeni klima calışmıyor J . Son yediğim yemek
yuzunden beklemedeyim ama ne sancım, Ayetel Kurs-i okuyorum hep. Sonrasın da
ameliyat saatim yaklaştı, ben cok sakinim, kimseye belli etmiyorum sıkıntımı.
Aklımın bir koşesinde de “narkoz sonrası salak salak konuşmasam bari” diyorum.
Beni asansore goturuyorlar, ailem yanımda 2 kız kardeşim yok, şehir dışında.
Biri Isparta da imkÂnı yok oğrenci, diğer kız kardeşim de eltisi hamile 17
Aralık’ta doğum yapacak (tabi ona gelen-giden bir sancı yok. Ben 17 Aralık da o
ise benim doğum yapacağım 24 Aralık da doğumu yaptı). Ambulans şoforu erkek
kardeşim hemen yetişiyor şansıma. En yakın arkadaşlarımızda yetişiyor.
Guluşuyoruz, ben eşime kızıyorum “bak kaşım gozum darmadağın, saclarımı da
yapamadım, cok berbat gorunuyorum”. Eşim sen dunyanın en guzel kadınısın,
kadınımsın diyor ve gozunden yaş duşuyor. Ben cok kotu oluyorum, ağlamak
istemiyorum fakat hıckırık boğazımda duğumleniyor. Sonra ameliyathaneye
alıyorlar beni. Serum takacaklar damarlarımın maşallahı var fakat patlıyor.
Doktorum komşumuz olduğu icin daha bir itina ile yaklaşıyor. Ustumu sıkı sıkı
ortuyor uşumeyeyim diye. Sancım tavan yapmış bu arada. Sonrası narkozu
veriyorlar bana, doktorum narkozdan hemen once Gulse, iyi misin? diyor, iyiyim
diyorum. Başlasın mı ameliyat? Hayır, ben kendimdeyken asla diyorum, guluyor.
Narkozu veriyorlar, ben Ayetel Kurs-i okuyorum. Bir yandan da ben uyuyamıyorum
galiba derken duamın icinde uyumuşum. Anestezicinin; “cok yakışıklı bir prensin
oldu, durumu cok iyi” dediğini duyuyorum ilk. Bir de bana sakın uyuma diyor,
bende kendimi uykuya bırakmıyorum, inatla ayılıyorum. O kadar ki odama cok
sakin ve her sorulana rahat cevaplar vererek cıkıyorum. Bana şaşırıyorlar.
Doktorum bana: “Gulse, canım bebeğin doğdu, cok iyi fakat kakasını
yapmış ve yutmuş. Yavrunun yiyeceği ekmeği varmış, Allah korumuş. Şimdi kuvezde
fakat her şey yolunda. Sanırım sabah gibi yapmış kakasını ve bu iş sabaha kalsa
idi kurtaramayacaktık”. Ben gayet sakin dinledikten sonra şukurler olsun
diyebildim, o iyi olsun da.
17 Aralık gecesi 11.40’da 3,030 gram, 49cm boyunda
dunyaya gozlerini actı yavrum. Eşim cok kotu durumda bana belli etmemiş, ilk
olarak izlemiştiniz videoyu o zaman kendine gelmiş eşim. Konuşmuş oluşumuzla. 1
hafta antibiyotik tedavisi uygulanacak dendi. 25 Aralık’ta vereceklerdi
oğlumuzu, eşim sağdığım sutleri goturuyor hastaneye tabii bu arada her gun. 23
Aralık gunu beni de gotur dedim, oğlumu gormeliyim. Goturdu, gosterdiler oğlumu
sonrası Dr. Yarın iyi olursa veririz dedi. Eşim de ne guzel olur bizim evlilik
yıldonumumuz dedi.
24 Aralık Cuma gunu evlilik yıldonumumuzde yavrumu aldım
kollarıma ve eve getirdik. Mis kokulum...
Bu da benim Hikayem...
Çocuk Büyütme0 Mesaj
●1 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Aile, Evlilik, Evlilik Hazırlığı
- Çocuk Büyütme
- Bu da benim Hikayem...