mısırda astronomi ilk medeniyetlerde astronomi mısır astronomisi eski medeniyetlerde gok bilimi mısır da
Gok cisimleri ve gok olaylarıyla ilgili en eski gozlem ve calışmaların Cin, Mezopotamya ve Mısır’da yapıldığı bilinmektedir. En onemli gokbilim calışmaları, takvimle ilgili verileri elde etmek icin Ay ve Guneş’in yıl boyunca surekli gozlenmesi, sabit yıldızların ve yıldız gruplarının (takımyıldızların) gok yuzundeki konumlarının saptanması, hareketli gok cisimlerinin (gezegenlerin) izlenmesi, Guneş ve Ay tutulmalarının onceden hesabı olmuştur. Bu calışmalarda dini inanclar ve mitolojik yorumlar etkin olmuş, gokyuzunde doğa ustu varlıkların hakimiyeti kabul edilmiştir.

1.1.Cin Astronomisi

Cin uygarlığında bilimsel faaliyetlerin başlangıcı M.O. 3000’lere kadar goturulebilir. Zaman zaman ufak bir devlet şeklinde gorulen Cin, ilk insan kalıntılarının (Sinantropus Pekinensis) bulunduğu yerlerden biridir.
Cin astronomisi, diğer uygarlıklardan bazı temel farklılıklar gosterir; takvim hesaplamalarında, diğer uygarlıkların Ay ve Guneş’i esas almalarına karşın, Cin uygarlığında yıldızlar esas alınmıştır ve diğer sistemlerde yıllık hesaplamalar kullanılırken, burada gunluk hesaplamalar kullanılmıştır. Ayrıca Cinlilerin, temel koordinat duzlemi olarak ekliptik duzlemi yerine, gok ekvatoru duzlemini benimsedikleri gorulmektedir. Cin astronomisi, bu acıklamalardan da anlaşılacağı gibi, bir yıldız astronomisidir ve gozle gorulebilen yıldızların yanında, kuyruklu yıldızlar ve Kutup Yıldızı hakkında da bilgiler icermektedir. Ayrıca astronomi metinlerinde, meteor ve meteoritler ile nova ve supernovalar hakkında kayıtlara da rastlanmaktadır.
Cinli duşunurler, evrenin surekli bir oluşum icinde olduğuna inanırlar; onlara gore, bu surekli devinim daima bir başlangıca donuşu icerir. Evrensel sistemin bir parcası olan insan, ikilem gosteren yin ve yang ilkesinin (iyilik ve kotuluk, hastalık ve sağlık gibi) etkisi altındadır.



1.2.Mezopotamya Astronomisi

Dicle ve Fırat deltası; Asya, Afrika ve Avrupa arasında kopru vazifesi goren bir kavşak bolge olarak buyuk bir uygarlığın gelişmesine cok elverişli bir yerdi. Burada gelişen Mezopotamya uygarlığının başlangıcı M.O.3000 yıllarından oncesine gider. Bu uygarlığı Sumerliler, Akadlılar ve Babilliler ortaya koymuştur.
En eski gozlem kayıtları Venus gezegenine aittir ve Eski Babil Cağı’na kadar gider. Eski Babilliler daha pek cok gozlemler yapmışlardır. Orneğin Ay ve cıplak gozle gorulen 5 gezegenin, Guneş’in yorungesinden cok uzaklaşmadıklarını saptamışlardır.
Eski donem Babil’de, gokyuzu olaylarını gizemli bir bicimde okuma ve yorumlama da onemliydi. Bu nedenle Babilli din adamları, gok cisimlerinin devinimlerini okumada, kralların yazgılarını, hava durumunu ongormede buyuk beceri kazanmışlardı. Ay ve Guneş tutulmaları, kuyruklu yıldızlar gibi işaretleri yorumlayarak gorevlerini yerine getiriyorlardı.
Gokyuzu kulturu onem kazandıkca, Babilliler, din adamları icin zigguratlar yapmaya başladılar. Zigguratlar, geniş duz piramitler bicimindeki gozlem tapınaklarıdır. Babil’in gokbilimci din adamları, zigguratların tepesinden tertemiz gok yuzunu incelemeye başladılar. Yaptıkları başarılı calışmalar Mısır ve Yunanlıları etkilemiştir.

1.3.Mısır Astronomisi

Nil nehri civarında gelişen Mısır uygarlığı, M.O. 2700 yıllarından itibaren matematik, astronomi ve tıp konularındaki etkinliklerle parlamıştır.
Mısır astronomisinin uzerinde durduğu genel konular, zaman olcumune ilişkindir. Takvimlerinde yıl 360 gundu ve her yıla 5 gun ilave edilmekteydi. Bu 5 gun, tatil gunu idi. Sirius yıldızının sabah Guneş ile aynı anda doğduğu gun (bugunku takvime gore 19 Temmuz ) yeni yıl başlardı.
Mısırlıların astronomideki teorik goruşleri, mitolojik ve dinî idi. Gok yuzundeki olayları dinî acıdan yorumlamışlardı. Gok cisimlerinin doğuş ve batış olayları dinî bir ozellik taşımaktaydı.
Gezegenleri tanıyorlar ve bunları dinlenmeyen yıldızlar olarak adlandırıyorlardı.
Genel olarak Mısır astronomisi zaman konusuna onem vermiştir. Cunku zaman olcumu onlar icin onemli bir ihtiyactı. Astroloji Mısırlılarda yoktu. Ancak gok cisimlerini tanrısal olaylarla acıklıyorlar ve dinî olarak yorumluyorlardı.

1.4.Eski Yunan Astronomisi

Eski astronomi, Cin’de hukumdarların yonetiminde, Mezopotamya ve Mısır’da din adamlarının kontrolunde geliştirilmiş olup gokyuzu olaylarının gozlemlere dayanan acıklamaları mitolojik duşuncelerle karıştırılmıştır.
Gerek yıldızların gerekse Guneş, Ay ve bilinen 5 gezegenin gokyuzundeki konumları ve hareketleri dikkatli bir şekilde surekli gozlenmiştir. Yunanlılar ise başlangıcta M.O. 7 nci ve 6 ncı yy. da gozlemlerle ilgili bilgileri Babil ve Mısır’dan alarak Yunanistan’a getirmişlerdir. Bu gozlem verilerine dayanarak olayları ve bu olayların nedenlerini duşunceye dayanarak bilimsel yontemlerle araştırmaya başlamışlardır. Bilim, devletin ust kademesindeki birkac kişinin gizli bilgisi olmaktan cıkıp eski Yunan filozoflarının kurduğu felsefe okullarında herkesin yapabileceği bir konuma getirilmiştir.
İlk felsefe okulu Miletos’lu ( bugunku Selcuk harabelerine yakın Aydın iline bağlı Milet kasabası ) Thales ( M.O.624-565 ) tarafından kurulmuştur. Thales, Lidyalılarla Persler arasında uzun suren bir savaş sırasında, M.O. 28 Mayıs 585 tarihinde, Guneş’in tutulacağını onceden bildirmiş ve tutulmanın gercekleşmesinden etkilenen iki kral derhal bu savaşa son vermişlerdir. Bu hikaye, ilk bakışta inanılmaz gibi gorunse de, Babillilerin,Guneş tutulmasını onceden bilebilme olanağını veren birtakım hesaplamalar yapabildikleri bilinmektedir.
Thales’e gore Yer, yarı kubbe bicimindeki gok kubbesi ile cevrelenmiştir; ucları kalkık, disk şeklinde yuvarlak bir duzlem bicimindedir ve okyanusun uzerinde yuzmektedir.
Thales’ten sonraki donemlerde evren duşuncesinde ceşitli değişiklikler olmuş ve Yer’in tepsi gibi duz değil kuresel bir yapıya sahip olduğu duşuncesine ulaşılmıştır. Yer’in cevresinin olculmesi ile ilgili calışmalardan gercek doğru değere en yakın değeri ise Eratosthenes ( M.O. 275-194 ) vermiştir.
M.O. 190-120 yıllarında yaşamış Hipparcus cok onemli calışmalar yapmıştır. Kendi yaptığı gozlemlerini onceki gozlemlerle karşılaştırmış, Presesyon’u ( devinim ) bulmuştur. 700 kadar yıldız iceren bir yıldız katalogu hazırlamış ve yıldızların goksel koordinatlarını tespit ederek, yıldızların parlaklığını olcmek icin bir sistem geliştirmiştir.
M.S. 120’ li yıllarda yaşamış olan Batlamyus, kendi zamanına kadar ulaşan astronomi bilgilerinin sentezini yapmış ve bunları Almagest adlı yapıtında toplamıştır. Batlamyus’un genel goruşleri şoyledir: Gok bir kuredir, sabit bir eksen etrafında doner. Yer, goğun merkezine yerleştirilmiş bir kuredir. Ay, Guneş, gezegenler ve yıldızlar Yer’in etrafında dolanmaktadırlar.
Daha sonraki zamanlarda Hıristiyanlık’ın yayılması, duşuncede dinîleşme surecine ivme kazandırmış ve bilimsel etkinliklerin kutsal kitaplar ile otoritelere bağlı kalmasına sebep olmuştur. Bunlarla catışabilecek goruşlerden uzak durulmuş, Yer’in duz olduğu goruşune geri donulmuş, Yer’i kuresel kabul edenler dinsizlikle suclanmıştır.