Evet bir bayan Nil Erkoclar yeni ismiyle Ruzgar..
Ayşe Arman'la konuşması:


15 yaşında Molped reklamında oynuyor, sonra dizi oyunculuğuna geciyor. Sadece yetenekli değil, cok da guzel bir kadın.Fıstık gibi.

İşte aynı Nil, şu anda karşımda erkek olarak duruyor. 3 hafta once, ameliyatla erkek olmuş.Gazetelerde cıkan haberler doğruymuş.Fakat sadece bedeni değil erkek olan.Karşımdaki erkek, yeni adıyla Ruzgar, gercekten bir erkek.Butun enerjisi, verdiği his, beden hareketleri, konuşması, sesi, mimikleri…İnsan hayret ediyor.Kollarındaki dovmeler, oturması, kalkması, yuruyuşu… Ve goğsu dumduz. Memeleri yok edilmiş. Bacağından da erkek cinsel organı yapılmış.20'li yaşlarında yakışıklı, alımlı bir erkek.Her şeyiyle erkek, guzel bir erkek.Kadınken de guzelmiş o ayrı.Ve o guzel kadın bedeni, 26 yıl boyunca icinde bir erkeği gizlemiş.Hatta hapsetmiş. Ve sonunda Ruzgar Erkoclar, kendi ozbenliğine kavuşmuş. Hakkında cıkan haberlerin aslını, birinci ağızdan duymanız icin bana aşağıdaki roportajı verdi, yoksa konuşmaya, ortalığa cıkmaya niyeti yok…Buyuk mucadeleler vermiş bu genc adama şans diliyorum. Ben onu cok sevdim. Yolu acık olsun.

Farklı olduğunu hissettiğinde kac yaşındaydın?

- 5 ya da 6…

Neydi peki farklılık?

- Goruntum kızdı ama diğer kız cocukları gibi değildim. Barbie'lerle, bebeklerle oynamıyordum. Aklım fikrim erkek oyunlarındaydı. Evcilik oynanacaksa da ben mutlaka baba olacaktım. Sonra futbol oynamayı seviyordum. İyi de oynuyordum. Mahallede takıldığım cocukların hepsi erkekti. Farklıydım işte. Tam adını koyamıyorsun ama icinde hissediyorsun. 14'ume geldiğimde anladım ki, ben kız filan değilim, basbayağı erkeğim

Ailen?

- Bana cok destek oluyorlar, hep oldular. Ama onların da yaşananları kabul etmeleri kolay olmadı. Ben ortanca cocuğum. Bir ablam, bir de kız kardeşim var. Bizimkiler benim erkek olmamı cok istemişler. Ama kız doğmuşum. Biyolojik olarak tabii!

Kucukluğunde etek, elbise giydirilince rahatsız oluyor muydun?

- Hem de nasıl. 10 yaşında filandım, bir cocuk markasının erkek reyonundan şort veya tişort aldı annem, daha doğrusu ben sectim, o da itiraz etmedi. Dunyalar benim oldu! İcinde kendimi en rahat hissettiğim giysilerimdi. Saclarımı, Amerikan tıraşı kestirince de kendimi cok beğenmiştim. O halimle bir akrabamızın duğununde kızlar tuvaletine girecektim, orada calışan biri, “Oraya giremezsin! Erkeklere girmen gerekiyor” demişti de ne kadar mutlu olmuştum. İcimde bitmeyen bir savaş vardı, ruhumla bedenim arasında...

Peki icindeki bu savaşı birilerine anlatabildin mi?

- Hayır. Cok uzun sure kendi icimde yaşadım. Zaten konduramıyorsun da kız gibi hissetmiyorum ama hissettiğim şeyin tam adını da koyamıyorum. Ergenlikte duvara tosladım. Cunku fark ettim ki, kızlardan hoşlanıyorum. Tıpkı bir erkek gibi. Ama bir kadın bedeni icindeyim. Bu korkunc bir şey! İmalat hatası. Kadınları beğeniyorsun, onlardan heyecan duyuyorsun ama senin ambalajın da kadın. Ustelik guzel bir kadın. Fakat eşcinsel değilsin. Ben lezbiyen olmadığımı biliyordum. Hep doğuştan bana verilmiş o biyolojik bedenden kurtulmak istedim. Onu kırıp cıkmak, ozgurluğe kavuşmak istedim…

Peki regl olduğunda ne hissettin?

- Cok gec regl oldum. Lise sondum. Zaten kız bedenimdeki her şey cok gec gelişti. Memelerim de gec cıktı.

“Daha zayıf olayım, kadınsı kıvrımlarım olmasın” gibi duşuncelerin…

- Yok, zaten zayıftım. Cok fazla ‘kadın formu'nda değildim.

Peki ruhsal olarak ne tur değişimler yaşıyordun?

- Hapishanede gibiydim. İcinden kıstırıldığım bedenden surekli cıkmak, kurtulmak istiyordum. Bedenim kadındı, ruhum erkek. Ve nasıl yaparım da bedenimi ruhumla ozdeşleştirebilirim diye uğraşıyordum. Sırf ruhsal tatmin icin gidip erkek dukkÂnlarından alışveriş yapıyordum ama o da kesmiyordu. Hep bir şeyler eksik kalıyordu.

Goğuslerin kesildi mi?

- Evet.

Penis mi yapıldı?

- Evet. Bacağımdan kemik alındı, uzerine bir de kas dokusu eklendi. Hormon almak nasıl etkiliyor insanı?

- Sinirli oluyorsun. Yavaş yavaş kafa yapının da değiştiğini goruyorsun. Şu an daha iyiyim. Daha alışmış durumdayım. Ama cinsiyet değiştirme operasyonu ve sureci gercekten zor ve eziyetli. Kimse bunu spor olsun diye, zevk olsun diye yapmak istemez. Katlanması kolay bir şey değil. Buna katlanıyorsan demek ki ortada 26 yıldır suren bir zorunluluk hali var.

Lisede filan hic zorluk yaşamadın mı?

- Yaşamaz mıyım, yaşadım ama hep icimde. Diğer kız arkadaşlarım nasılsa, ben de oyleydim gorunuşte, hep etek giymek zorundaydım. Oyle gorunmez listeler var, kadınsan şunları şunları yapacaksın, erkeksen bunları, bunları. Ben hep “Başkaları ne der?” duzenine gore hayatımı surdurdum.

Şu an karşımda bir erkek duruyor. Ama google’daki fotoğraflarına baktığımda da cok guzel bir kadın…

- Bu benim hem odulum hem lanetim. Bu dunyaya kadın bedeninde gelmişim, ustelik guzel bir kadının bedeninde. Guzellik tuhaf bir şeytan tuyu. Kucukluğumden beri, “Ne guzel bir kızsın sen!” laflarıyla buyudum. Guzel olmak karşılıksız sevilmemi sağlıyordu. Beni hic tanımayan insanlar sırf şirin, tatlı, guzel buldukları icin benimle ilgileniyorlardı. E bu da kimsenin kolay kolay vazgecebileceği bir şey değil, hepimiz sevilmek istiyoruz. Ama ne yazık ki, kendimi bir gun olsun kadın gibi hissedemedim.

Oyunculuk kariyerin…

- 10 yaşındaydım annemle birlikte bir cast ajansına yazıldım. O gundur bugundur oyunculuk yapıyorum. Reklamlarla başladım, sonra diziler geldi. İlki Molped reklamıydı, 15 yaşındaydım o zaman. İlk dizim ‘Seni Yaşatacağım.’ Berna Lacin’in kızını oynadım, sonra Kadir İnanır’la oynadım ve gerisi geldi, 16 senedir bu sektorun icindeyim…

Oyunculuğunun, durumunu gizlemekte bir faydası oldu mu?

- Oldu. İyi oyuncuymuşum demek ki, kimse bir şey anlamadı. Ama ‘hayatımı kolaylaştırdı mı’ diye sorarsan, hayır. Duşunme fırsatım bile olmadı. Surekli calışıyordum. Hic durmadan. Kendi icime donup duşunebileceğim bir zaman kalmıyordu bana. Sadece iş. Sadece iş. Ve o işin ardı arkası kesilmedi.

Peki bu kadar guzel bir kadına asılmıyor muydu adamlar?

- İşte esas sorun oydu. Erkekler surekli laf atıyor, beraber olmak istiyor, anlatamıyorsun. Hep susmak zorunda kalıyorsun. Her şeyi kendi icimde yaşadım. Ben kadın bedeniyle oyunculuk yaptığım donemde, bir goruşmeye gideceğim zaman, o dişi kıyafetleri giymeden banyoda ağlardım. Cok zordu. Parlatıcı surmek bile işkence gibi geliyordu bana. Kadınların hoşuna gider guzelleşmek, suslenmek, makyaj yapmak ama ben kadın değilim ki, nefret ediyordum. Hele topuklu ayakkabı giymek… Şu an o kadar rahatım, ozgurum ki, oynamama gerek yok, kendimim. Senelerce oynadım. Tamam dizilerde oyuncuydum ama onun dışında kendi gercek hayatımda da oynuyordum Nil diye bir kadını. Sadece kamera onunde değil yani. Sete gittiğimde de bir kadın gibi davranmam gerekiyordu, el hareketlerimden mimiklerime kadar, oysa icimde fırtınalar kopuyordu...

Ailenden kimse, “Tedavi olacaksın. Psikiyatristlere gotureceğiz seni. Duzelteceğiz” filan demedi mi?

- Ben icimdekileri dışa vurmuyordum ki. Anneme 5 sene once anlatmaya başladım. 5 yıl once ona dedim ki “Ben kadınlardan hoşlanıyorum!”

Eeee…

- “Nasıl yani?” dedi. Beni lezbiyen zannetti. Yanlış anlamasın diye, “Ama ben eşcinsel değilim” dedim, “Kadınlardan kadın gibi hoşlanmıyorum, kadınlara karşı erkek gibi hissediyorum.” Zaten o yuzden bu yola girdim, o yuzden ameliyat oldum, o yuzden hormon alıyorum. Ozume donuyorum. Ozum bu benim. Bir butun olmaya calışıyorum. İnsan her şeyden once kendini sevmeli, ben kendimi sevmiyordum, kendimle barışık değildim. Ancak bu ameliyattan sonra barışabildim.

Ameliyatı olmaya ne zaman karar verdin?

- Son bir senedir yaşadığım psikolojik sorunlar cok ağır gelmeye başladı. Tamam cevreye karşı rol yapıyordum ama artık bunyem kaldırmamaya başladı. Kadınsın ve oyuncusun ya, “Niye hep kısa saclısın?” diyorlardı, gittim saclarıma kaynak yaptırdım. Bir taraftan da işimi iyi yapmak istiyordum fakat boyle davrandıkca da kendimden uzaklaşıyordum. Bu celişkiler yuzunden sorun ağırlaşıyordu.

Peki insan ameliyata girerken ne hissediyor?

- Girerken değil de, cıktığımda ne hissettiğimi soyleyeyim: Yeniden doğmuş gibi hissettim. Nil oldu, Ruzgar doğdu.


Goğuslerin kesildi mi?

- Evet. Penis mi yapıldı?

- Evet. Bacağımdan kemik alındı, uzerine bir de kas dokusu eklendi. Hormon almak nasıl etkiliyor insanı?

- Sinirli oluyorsun. Yavaş yavaş kafa yapının da değiştiğini goruyorsun. Şu an daha iyiyim. Daha alışmış durumdayım. Ama cinsiyet değiştirme operasyonu ve sureci gercekten zor ve eziyetli. Kimse bunu spor olsun diye, zevk olsun diye yapmak istemez. Katlanması kolay bir şey değil. Buna katlanıyorsan demek ki ortada 26 yıldır suren bir zorunluluk hali var.

Bu kadar set, diziler, insanlar… Hicbir şeylerden şuphelenmiyorlar mıydı?

Bu kadar mı iyi gizliyordun?

- Evet iyi gizlemişim. Zaten işime gidiyordum, merhaba, merhaba, işi bitirip eve donuyordum.

Peki adamlar memene bakıyorlar, popona bakıyorlar, yatağa atmak istiyorlar…

- Kusacak hale geldim. Bir yere kadar ruhun dayanıyor sonra mumkun olamıyor. Artık ben bu bedenle devam edemeyeceğimi anladım. Ya bu beden bitecekti ya da ben…

Bunun dışında gizli bir hayatın var mıydı?

- Ben hayatım boyunca hicbir erkekle birlikte olmadım, sevişmedim. Hic erkek sevgilim olmadı. Hoşlanan insanlar oldu ama cinsel olarak hicbir erkekle olmadım. Hep kadınlarla birlikte oldum. Ama bunu saklamak durumundaydım. Bir dizi yemeği oluyor mesela, “Erkek arkadaşın gelmiyor mu?” Hani “sevgilim sevgilim” diye lafını ediyorum ya, “Nerede sevgilin?” diyorlar, “Niye getirmedin” diyorlar, her defasında bir başka yalan soylemek zorunda kalıyordum.

Peki icince… İcindeki erkek ortalığa cıkmıyor muydu?

- Hayır hicbir zaman.

En zorlandığın donem hangisiydi? Şimdi mi?

- Hayır, şu an bir kalıbın icinden cıkıp, ozgurluğume kavuştuğum donem. Kendimi kuşlar kadar hafif hissediyorum. Cunku yalan konuşmaktan nefret eden bir insanım ve hayatım yalandı. Nil olarak var olduğum muddetce ben bir yalandım.

Burada insan birini sucluyor mu? Ya “Ben neyim?” diye kendi kendine kahrediyor mu?

- Yok kimseyi suclamadım. Erkek olduğumu biliyordum. Bu konuda bir tereddudum yoktu. Sorun, kendimi yansıtamıyordum. O yuzden de kimseyle samimi olamadım, hep bir mesafe vardı insanlarla aramda. Bir ortama girmek istemiyordum, sohbet etmek istemiyordum, cunku ben, ben değildim. İşim biter, ben giderdim.

Bu anlattığın 26 yıllık yalnızlık…

- Biraz oyle. Her şeyi kabul ederek bu yola girdim. İnsanların beni kabullenmesini de beklemiyorum. İsteyen eder, istemeyen etmez. Ama benim gerceğim bu, ben erkektim, sadece bedenim farklıydı, şimdi ozume dondum.

Ameliyata nasıl karar verdin?

- Hep erteliyordum. Biraz sonra, biraz daha sonra… Ama bir baktım ki kendin gibi olamadığın zaman, her şey ‘emanet’ duruyor. İstediğin kadar para kazan, o da tatmin etmiyor. Ben parayı değil, kendim olmayı tercih ettim. Oyunculuğu bırakmayı bile goz aldım…

Peki ameliyata karar verince hemen “Gel” dediler mi?

- Hayır, tabii ki oyle değil. İki sene Capa’ya gittim. Ceşitli testler yaptılar. Psikolojik tedavi uyguladılar. Ben her terapide hissettiklerimi anlattım. Bir sure sonra doktor kararıyla hormon almaya başladım, yedi aydır kullanıyorum. İki senenin sonunda da “Artık kadından, erkek bedenine gecmeye hazırdır” diye heyet raporu aldım. O rapor olmadan ameliyat olabilmek mumkun değil.
Unlu olman ekstra sorun yarattı mı?

- E, o yuzden gundeme geldim. Ama unutmasınlar ki, benim de bir ailem var. Bu surecte onların da hırpalanmasını istemiyorum.

Bu anlattıklarında ‘yanlış’ olan ne var ki? İnsanlar seni neyle sucluyorlar?

- Suclama değil de cok alışılagelen bir durum değil. O yuzden…

Basında ve sosyal medyadaki kendinle ilgili haberleri okuyunca ne hissediyorsun?

- Benim hayatım, benim secimim, benim cinsel organım… Kimseyi ilgilendirmez. Kimseye laf duşmez. Boyle duşunuyorum.




Sizin bu konuyla ilgili duşunceleriniz nelerdir