Şimdi geleyim doğum hikayeme. Doğumdan once cok şukur buyuk bir problem yaşamadım. Her şey normal gitmişti. Planlı sezaryen olacağı icin 38 hafta bitimi icin doktorumla sozleştik ama 38. hafta bitimi tam yıl sonuna denk geldiği icin biraz daha bekleyip 2013 bebesi olsun dedik. Hem biraz daha kilo alır diye ben de sevinmiştim. Yine de kendimi 38 haftaya mtive ettiğim icin birkac gun daha bekleyecek olmak beni daha da sabırsızlandırdı. Nihayet doğum gunu geldi. Doktorum erkenci bir insan olduğu icin beni saat yedide hastaneye cağırdı. Ben de buna cok sevindim cunku sabah erken saatlerin cok bereketli olduğunu duşunurum. Zaten kendim de mutlaka guneşten evvel uyanırım.
Hastaneye gittiğimde beni vakit kaybetmeden hazırlıklar icin ameliyathaneye aldılar. Hemşire hazırlıklarımı yapmak ve son kez nst cihazına bağlamak icin geldi. Cok yakında bebeğimin kalp atışlarını cihaz olmadan hissedeceğimi duşunup sabırsızlanmaya başladım. Korkudan ve endişeden eser yoktu. Şimdi bunu okuyanlar ikinci sezaryende insanın tecrube sahibi olduğunu, o yuzden korkmadığımı zannedebilir ama alakası yok. Kızıma kavuşacak olmamın verdiği sevinc, her turlu korkudan daha ustundu.
NST bitti, yan odaya alındım. Sonda tkılmaması icin doktoruma turlu şirinlikler yapmış olmama, cişimi tutacağımı soylememe rağmen doktorum buyuk konfor olduğunu duşunduğu icin sondada ısrar etti, ben de kabul ettim

Lafı biraz uzatıyorum galiba ama anlattıkca anlatasın geliyor

Yalnız burada şunu soylemeden edemeyeceğim. İkinci sezaryenim olmnasına rağmen cok heyecanlandım. Hatta ilkinde bu kadar olmamıştı. Ameliyathanenin soğuk olmasının, damar yolu acılışında damarlarımın ince oluşuyla bana yaptıkları koftehorluğun ve kızıma kavuşmak icin duyduğum sabırsızlık neticesinde sarsılırcasına titremeye başladım. Dişlerim birbirine vuruyordu. Ama inanın, doğumla ilgili olarak yaşadığım en buyuk rahatsızlık bu oldu.
Sonra doktorum geldi. Ağzında maskeyle geldiğinden tanıyamadım. Başıma gelip goz kırptı, oyle tanıdım.

Doktorum, "uşuyorsun farkındayım ama seni şimdi boyayacağız, kusura bakma, az daha uşuyeceksin" dedi. Uşumeyi de fazla takmaz olmuştum zaten. Gulumsedim ve ruyalar alemine uctum.
Uyandığımda ne ağrım sızım vardı, ne de şuurumu toplayamama durumum... Hemen kızımı sordum. Hatta abartıp kilosunu, sağlık durumunu, kac dakika icerisinde cıkarıldığını, emmek icin aranıp aranmadığımı bile sordum.

Ameliyathaneden cıkarken yanıma minicik bir tekerlekli beşik geldi. İşte prenses oradaydı. Allahım nasıl pamuk, nasıl guzel, nasıl tatlı. Allah'a inanmayan taş olur, o derece... O da benimle geliyordu odamıza. Cok guzel bir histi. Ayrıca demek ki benim ameliyatım da kısa surmuştu ve bebeğin onceden gonderilmesi gerekmemişti.
SOnunda odamıza geldik ve yatağıma gecince hemen bebeği istedim ki emzireyim. Sut yoktu ama hamileliğimden beri kolestrum geliyordu ve bebeğe lazımdı bu. Bebişim de sağolsun hic uğraştırmadan emmeye başladı. ilk doğumumda ağrıdan bebeğimi alamamıştım kucağıma ve hemen emzirmem gerektiği soylenmemişti. Bu yuzden tam dort gun gelmedi sutum. İkincide tecrubeliydim. Hemen emzirdim, zaten ertesi gun de tam olarak sutum geldi.
O gece de hic yanımdan ayırmadan emzirdim bebeğimi. Hem bebeğim hic ağlamadı, hem de ertesi gun topuk kanı alınırken hemşire bile hayret etti sut gelmeden kolestrumla bbeğimin bu kadar guzel beslenip de cok guzel topuk kanı cıktığına.
Hastanede bir gece yattım. Ertesi gun doktorum kontrolumu yaptı, ilaclarımı yazdı, bebek doktoru kızımın muayenesini yaptı ve pişik kremidir, gaz ilacıdır, D vitaminidir bunları yazdı ve bizi gonderdiler. Şimdi kızım iki bucuk aylık. Bebek buyutmenin keyfine varıyorum. İlkindeki gibi her şeyi kafama takıp kriz mevzuu yapmıyorum. Hayat guzel geciyor.
Biraz uzattım ama doğum yapacak arkadaşlar hic korkmasın istedim. Butun sıkıntılar dunyanın en guzel şeyi olan bebeklerimiz icin. Zaten şimdi anneler cok bilincli, tıp da cok ilerledi. Doktorunuza guvenin ve o anların tadını cıkarın.