[h=2]4 yıldan fazla tutuklu kalan CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, masasının uzerinde duran maketi gostererek, “Hucredeki adam benim. İki kolunuzu actığınızda duvarlara değiyorsunuz. O kadar kucuk bir hucreydi” diyor. Bu maketi elleriyle cizip hazırlamış. “Hukuk fakultesinin bahcesine birebir aynısını inşa ettiriyorum. Oğrenciler gezecekler, empati kurarak hareket edecekler. Buralarda omurler gecemez” diye konuşuyor.[/h]O ne? Masanın uzerine itinayla yerleştirilmiş. İlginc bir yapının kucultulmuş bir maketi... Bizim de cok iyi bildiğimiz, yıllardır gide gele aşina olduğumuz, beton ve demirden yapılma binaların kucuk olcekli olanı. Profesor Mehmet Haberal ile hastanedeki ofisinin ic odasındaki toplantı masasında soyleşirken, gozumuze carpan bir acaip maket bu.
O ne? Masanın uzerine itinayla yerleştirilmiş. İlginc bir yapının kucultulmuş bir maketi... Bizim de cok iyi bildiğimiz, yıllardır gide gele aşina olduğumuz, beton ve demirden yapılma binaların kucuk olcekli olanı. Profesor Mehmet Haberal ile hastanedeki ofisinin ic odasındaki toplantı masasında soyleşirken, gozumuze carpan bir acaip maket bu.




“Hocam, yanılmıyorum değil mi?”

Yuzundeki mimiklerle birlikte rengi değişti. Beyaz doktor gomleğini duzeltti, “Yanılmadınız” dedi. “Burası Silivri zindanı. Hucredeki bu adam da benim.”

Nefeslerimizi tuttuğumuzu hissettim. Maketin onune oturdu. Bir daha o gunlere donmek istemiyordu kuşkusuz. Başladı anlatmaya:

“Kabul edilemez bir şey... 4 yılı aşkın sure hayatımı yaşayamadım. Ozgurluğumu aldılar. Bu hucrede yattık. İki kolunuzu actığınızda duvarlara değiyorsunuz. O kadar kucuk bir hucreydi.”

Yutkundu. Sorularım uzerine anlatırken, caresiz o gunlere geri donmuştu: “İnsanlar tecrit ediliyorlar. Unutmam mumkun değil. İnsan yaşamını gasp ediyorlar. İnsan, beton ve demir yığınının icinde ne kadar kalabilir ki?”

“Neden yaptınız bu maketi?”

“Unutulmasın diye. Bu maketi ellerimle cizdim, hazırladım. Gunler, geceler boyu uğraştım. Dışarı cıkalı kac gun oldu, saymak istemiyorum. Oyle 3-4 ay yatırmadılar. Tam 4 yılı aştı ozgursuzluğumuz. Unutulur gibi değil.”
Yerinden bir daha kalktı. Kabına sığamıyordu. Maketin yanındaki cizimlerin uzerindeki kapıları işaret etti. “Bu kapılar var ya?” dedi.

“Sabah akşam sadece sayımlar icin acılır, uzerinize kapanır. Kapının ustundeki 30’a 15 santimlik delikten de yemek verilir. Yırtıcı hayvanmışsınız gibi. Kabul edilemez bir şey. İşte bu yaşananların unutulmaması icin, şimdi hukuk fakultesinin bahcesine bire bir aynısını inşa ettiriyorum. Orada hukuk okuyan oğrenciler, binanın icindeki mahkeme salonunda ders gorecekler, sonra cezaevini gezecekler. Ve ben geleceğin adalet dağıtıcılarına, diyorum ki “Bakın efendiler, karar verirken karşınızdaki insandır. Sen bu hucrede kac dakika kalabilirsin. Ki empati kurarak hareket edin. Sucu varsa bile insan insandır. Buralarda omurler gecemez.” Başkent Universitesi kampusunde inşa edilecek ‘Silivri hucreleri’nin maketinden anlaşıldığı kadarıyla, 3 hucre yanyanaydı. Ortak bolumden de arkadaki havalandırma boşluğuna geciliyordu. Tum bu alanlarda dolaşan, maket bir adam vardı. Onu işaret ederek konuşmasını surdurdu Haberal Hoca: “Bu da işte benim maketim. Hucrede Haberal. Dikenli, elektrikli tellerle cevrili havalandırmada Haberal.
Yani, dunyaca unlu doktor, bir TV ve dergi sahibi basın mensubu, Profesor Mehmet Haberal.”

Şimdi de, ornek bir işin icinde, eski tutuklu olarak yeniden ‘sembolik’ hucresine girmeye hazırlanıyordu. Ama bu kez, eğitici olsun, unutulmasın, unutturulmasın diye.

MECLİS’TE YAN YANA

Kaldığı hucrenin birebir aynısı Başkent Universitesi’nde yaptırarak hukuk oğrencilerinin uygulamalı ders almasını planlayan CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Mehmet Haberal, dun Meclis Genel Kurulu’ndaki butce goruşmelerindeydi. Cezaevinden cıkarak ozgurluğune kavuşan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’la yan yana oturan Haberal, goruşmelere ara verildiğinde arkadaşlarıyla sohbet etti.

Hcredeki profesr - Hrriyet GNDEM