Erdoğan'ın neden vazgecilmez bir lider olduğunu, halkın yuzde 50'sinin neden peşinden gittiğini cok mu merak ediyorsunuz?
Anlatayım.
1999'da ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu icin hapse atıldı. 2001'de parti kurdu, siyaset yapması yasaklandı. 2004 yılında Balyoz darbe planıyla indirilmek istendi. 2005 yılında AK Parti'yi bitirme planları ele gecirildi.
2006 yılında Ergenekon. 2007 yılında e-muhtıra. 2007'de 367 garabeti. 2008'de kapatma davası. 2009-2010 Cumhuriyet Mitingleri. 2011 Suikast planları. 2012 Hakan Fidan uzerinden darbe indirme cabaları. 2013 Gezi olayları. 2013 Yolsuzluk operasyonu...
Menderes'in asıldığı, Ozal'ın zehirlendiği, Erbakan'ın postmodern darbeyle indirildiği Turkiye'de son başbakanın başına 11 yılda bunlar geliyorsa, halkın, "Hepsini aldınız. Bunu yedirmeyiz" demesinden daha doğal ne olabilir?
Kabul etsek de, etmesek de o bir sembol artık...
AK Parti sadece bir parti değil ve Recep Tayyip Erdoğan da sadece bir parti lideri veya başbakan değil artık.
İnanclı kesimlerin 90 yıl gorduğu zulme "Dur" diyen biri. 30 yıl suren teroru bitirmek icin oy hesabı yapmadan cırpınan biri o halkın gozunde...
Mısır'da demokrasisi elinden alınan Mısır halkının son umudu.. Tunus'ta, Fas'ta, Cezayir'de Libya'da huzuru, barışı, mutluluğu arayan halkların kahramanı. Dunyanın en buyuk hapishanesi olan Gazze'deki mazlum Filistinlilerin duası... Suriye'de kendi liderlerinin kimyasal bombalarla katlettiği cocukların babası...
Arakan'da katledilen mazlumların kahramanı. Makedonya'nın "halife" diye andığı efsane artık o. Avrupalı'nın deyimiyle batan Osmanlı'yı yeniden diriltmeye calışan biri...
Her darbeden sonra daha fazla taraftar buldu. Her darbeden daha guclenmiş olarak cıktı. Turkiye'yi sallayan yolsuzluk operasyonundan sonra da durum değişmedi, pek de değişeceğe benzemiyor.
Bu ulkede 80 senedir yolsuzluk vardı, ulkenin zenginleri devlet icinde mafya olup somurdu, halkı aclığa mahkum etti. 11 yıl once bankalardan 360 milyar dolar hortumlandı, kimse cıkıp hesabını sormadı.
"Yolsuzluk yapan babamın oğlu da olsa hesabını sorarım" diyen bir başbakan ve "Yolsuzluk yapan varsa, en azından hesabını soracak bir başbakan da var" diyen kitlesi var artık.
Şu acıkca goruldu ki, bakan cocukları ve Fatih Belediye Başkanı'na yapılan operasyon işin bonusu. Asıl amac son bir yılda ulkenin ekonomisine yurtdışından 87 milyar dolar kaynak sağlayan Halkbank hedefte...
Amerikan buyukelcisinin "Halkbank konusunda uyarmıştık, dinlemediler. Şimdi bir imparatorluğun cokuşunu izleyeceksiniz" sozunden sonra iktidarın vazo gibi devrilmesini ummak icin, Kemal Kılıcdaroğlu'nun deyimiyle "İleri derecede geri zekalı olmak gerekiyordu."
Bakan cocukları konusunda daha once fikrimi soyledim, tekrar edeyim. Ben o dosyalardan bazılarının icinin boş olmadığı kanaatindeyim. O cocukların babalarının gorevde olmasını da doğru bulmuyorum. Herşey bir iddiadan ibaret olsa dahi, doğru bulmuyorum. Cocukları hapiste olan bakanların yaptırım gucu olduğu icin, en azından hukuki surec sonlanıncaya kadar bu gorevlerinden istifa etmeleri gerektiğini duşunuyorum.
Bu iddialar doğrulanırsa, yapan, aracı olan ve goz yuman kim olursa olsun hep beraber hesabının sorulması icin mucadele etmeyen de namerttir.
Ancak ortada bir gercek var. Operasyonu yapanlar ve savunanlar işin bakanlarla sınırlı kalmasını istemiyor, işin ucunun başbakana dayanması icin şeytani planlar yapıyor. "Bu işi Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'a nasıl uzatabiliriz?" diye kafa patlatanlar var.
Odatv isimli internet sitesinde gectiğimiz hafta iki haber yayınlandı. Birinci haber, "Fatih Belediye Başkanı herşeyi itiraf etti. Bana talimatları Bilal Erdoğan veriyordu. Babasının da haberi vardı dedi" şeklindeydi.
İkinci haber ise, "Erdoğan'ın yolsuzluk konuşmaları da teknik takibe takıldı. Operasyon Erdoğan'a uzanıyor" satırlarıyla kirli oyunun nereye vardırılmak istendiğini haber veriyordu. Zaman Gazetesi'nin, "İspanyol polisi iktidar partisi bastı" başlığıyla verilen haber de Erdoğan'a, "Senin başına da gelebilir" mesajıydı.
Bu surecte şuna şahit olduk ki, AK Parti'yi ve Erdoğan'ı yolsuzluklar konusunda eleştirebilecek tek bir temiz kurum veya kişi yok. MHP desen, koalisyon ortağı olduğu donemlerde Turkiye yolsuzluklar ve vurgunlar sayesinde dibe vurmuş.
CHP apayrı bir facia...
Amerikan buyukelcisiyle goruştukten sonra medyanın karşısına gecen kemal Kılıcdaroğlu'nu "Bu Cumhuriyet tarihinin en buyuk yolsuzluğu. AK Parti'dekilerin 1 veya 2'si haric herkes kirli. Ben temiz adamım. Yemem de, yedirmem de" derken izledim.
Kim diyor bunu?
Başında bulunduğu SSK'yı yolsuzluklar ve usulsuzlukler sonucu batıran, kundaktaki torununu calışıyor gosterip sigortalı yapan, Tuncelili tum akrabalarına iş veren ve Rahşan affı sayesinde yargılanmaktan kurtulan adam diyor.
SSK Genel Mudurluğu'nden ayrılalı bir deri, bir kemik kalan adamım soyluyor!
Başka ne diyor?
"Sen yolsuzluk yapan bakanlarına sahip cıkıyorsan demek ki sen de yolsuzluk yapıyorsun. Onlar kadar sen de suclusun" diyor.
Bunları soyleyen kişi, yolsuzluk ve usulsuzluk yaptığı gerekcesiyle hakkında 200 yıl hapis cezası istenen Aziz Kocaoğlu'nu İzmir'de başkan adayı olarak gosteriyor!
Bunları soyleyen kişi, kendisinden onceki Başkan'ın "Sen yolsuzluk usulsuzluk yapmışsın" diyerek partiden ihrac ettiği ismi İstanbul'dan Buyukşehir Belediye Başkan adayı olarak gosteriyor!
Bunları soyleyen kişi Cankaya ve Mersin Belediyesi'ndeki inanılmaz yolsuzlukları unutmuşa benziyor. İki donem milletvekili secilen Bayram Meral ile Derviş Gunday'ın tarihi yolsuzluklarını unutmuşa benziyor.
Daha da onemlisi...
Yolsuzluk ve usulsuzluk yaptığı Anayasa Mahkemesi kararı ile belgelenen partinin başındaki adam soyluyor bunu.
Dikkatinizi cekerim!
Kılıcdaroğlu Başbakan değil, partisi de iktidarda değil. Elinde tuttuğu birkac belediyesi, Turkiye'de eşine rastlanmayan yolsuzluk iddialarıyla suclanıyor. Yapılan yolsuzluk ve usulsuzlukler "Bunlar iktidarda olsa ne olurdu acaba?" dedirtiyor.
Hem "AK Partililer bir iki kişi haric kirlidir" diyor, hem de bir sure oncesine kadar yolsuzluklarla anılan Hatay'ın AK Partili belediye Başkanı'nı partisine alıp aday gosteriyor. Hem "AK Partililer kirli" diyor, hem AK Parti'nin kurucusu olan adamı Kepez'den belediye başkan adayı yapıyor.
Bakanları yolsuzlukla suclanınca Erdoğan kirli, kendi adamları yolsuzlukla suclanınca bizimki pir-u pak!
Operasyon Yılmaz Buyukerşen'e yapılınca, "Bu operasyon Buyukerşen'in itibarını yukseltti" diyen adam, o operasyon Erdoğan'a yapılınca "Hukumetin itibarı kalmadı. İstifa etsin" diyor. Operasyon Ergenekon'culara yapılanca Cemaate sallayan kişi, aynı operasyon Erdoğan'a yapılınca bir gunde en koyu cemaatci oluyor!
İşte tam da bunları yaptığı icin her zaman duyguları sinesinde kalıyor, birşey olamıyor ve Allah onunu kesiyor!
Yuzde 50 Erdoğan'dan neden vazgecmiyor? koşe yazısı - 23 Aralık 2013 Pazartesi - Suleyman OZIŞIK
Yuzde 50 Erdoğan'dan neden vazgecmiyor
Gündemdeki Konular - Haberler0 Mesaj
●1 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Yuzde 50 Erdoğan'dan neden vazgecmiyor