
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın cılgın proje olarak lanse ettiği Kanal İstanbul Projesi İstanbul Bilgi Universitesi Dolapdere kampusunde konunun uzmanlarınca masaya yatırıldı.
EKOLOJİK DENGE BOZULACAK, DEPREMİN RİSKİ ARTACAK
İstanbul Bilgi Universitesi Hukuk Fakultesi oğretim uyelerinden Prof. Dr. Turgut Tarhanlı'nın moderatorluğunu yaptığı Hukuki, Kentsel ve Ekolojik yonleriyle Kanal İstanbul isimli panele Prof. Dr. Emin Ozsoy, Prof. Dr. Fikret Adaman, Prof.Dr. Naci Gorur, Doc. Dr. Hurriyet Oğul, Yrd. Doc. Dr. Dolunay Ozbek, Dr. Nilufer Oral, Dr. Sedat Kalem katıldı. Bilim insanları, Erdoğanın 2011 yılında genel secimleri oncesinde kamuoyuna duyurduğu Kanal İstanbul projesinin ekolojik dengeleri bozacağı, İstanbulda deprem riskini arttıracağı, maliyeti dahi hesaplanamayacak bir risk oluşturacağının altını cizdi. Panele katılan bilim insanlarının ortak eleştirisi projenin kapalı kapılar ardında yapılması ve proje yapım surecinde bilimden faydalanılmaması.

CATLAK PROJE DİYORUM
Panelde konuşan Orta Doğu Teknik Universitesi Deniz Bilimleri Enstitusu oğretim uyesi Prof. Dr. Emin Ozsoy projenin olmayacağını varsaydığını soyleyerek İstanbulun mega kent ama aynı zamanda haritadan baktığınızda kanserli bir akciğere benziyor. Yeşil alanlar cok az. Yeşil alanlar kuzey ormanları biz şu an onları tehdit ediyoruz. İnsana etkisiyle oluşan bir diğer afet Kanal İstanbuldur, eğer olursa. Ben olamayacağını varsayıyorum. Benim kanımca olamaz dedi. Canakkale ve İstanbul boğazlarını uydudan gorunumunu iki catlağa benzeten Ozsoy, İstanbul ve Canakkale Boğazı haritada cok ince iki tane kılcal catlak şeklinde. Onun icin Kanal İstanbul icin uzaydan gorunen yeni bir catlak acıyoruz. Onun icin ben catlak proje diyorum. Ozsoy, kanal hakkında değerlendirme yapabilmek icin yeterli bilgiye sahibi olmadıklarının altının cizdi Şu anda kanalın ne yeri, ne olcusu, ne altyapısı belli diye konuştu.
YA KANALDAN VAZGECECEĞİZ YA İSTANBULDAN
Doğa Koruma Direktoru(WWF) Dr. Sedat Kalem ise Kanal İstabulla kaybedilecek icme suyu havzalarına dikkat cekti:
İstanbulun iklimini, suyunu biz bu ormanlara, bu doğal alanlara borcluyuz. Bunların başında icme suyu geliyor. Boyle bir proje, icme suyu rezervlerinden vazgecmek anlamına gelir. Bugunku nufus 13 milyon. 25 milyona ulaştığında azalacak su kaynakları nereden telafi edilecek. Bugun Melenden Istırancalardan telafi ediyoruz, yarın Tunadan Fırattan mı getireceğiz suları?.
Kanal İstanbulun İstanbul doğasının bugune kadar karşılaşmış olduğu en buyuk muhendislik operasyonu olduğunu hatırlatan Kalem, Sadece Kanal İstanbul değil, 3. kopru, Kuzey Marmara Otoyolu, havalimanı, limanlar, Yenişehir butun bunları yan yana koyduğumuzda İstanbulun yarısının bir şantiye alnına donuşeceğini ongormek yanlış olmaz ifadelerini kullandı. Gelecek kuşaklara karşı sorumluluklarımızın olduğunu belirten Kalem Kazanacağımızı umduğumuz şeyler karşısında kaybedeceğimiz değerler bedava değil. Bunları sadece ulusal ihtiyaclarımız icin değil, aynı zamanda uluslararası sorumluluklarımız ve gelecek kuşaklara karşı da bunları korumak tan sorumluyuz dedi. Kalem sozlerine şoyle devam etti:
Bu konuda bilime kulak verilmesi, surecin mumkun olduğunca kamuoyuna acık olması. Cunku bu konu sadece inşaat projesi bağlamında, ekonomik olculerde tartışılıyor. Dolayısıyla hem Kanal hem İstanbul bir arada mumkun değil, ya kanaldan vazgeceğiz, ya İstanbuldan.
KANAL NEREDE YAPILIRSA YAPILSIN DEPREMDE EN AZ 10 ŞİDDETİNDE ETKİLENECEK
İstanbul Teknik Universitesi Jeoloji Muhendisliği Oğretim Uyesi Prof. Dr. Naci Gorur de İstanbulda yaşanacak deprem riskine değindi. Boyle bir projenin İstanbulu yaşanmaz hale getireceğini savunan Prof. Dr. Naci Gorur, İnanılmayacak boyutta kazı, dolgu, dinamit ve iş makinesi kullanımı, gurultu, eksoz, yapacağınız guzergah boyunca oluşabilecek kayma, gocuk oluşacak. Doğu Trakyanın drenaj sistemini tumuyle etkileyecek, sadece yer altı suyu kaybı bile İstanbulu yaşanmaz hale getirebilir dedi. Gorur şoyle konuştu:
Deprem bekleyen bir kentte canınızın istediğini yapamazsınız, oyle bir luksunuz yok. Sizin işiniz riski artırmak değil, azaltmaktır. Kanal İstanbul gibi projeleri yapıp insanları bu bolgeye goc etmeye zorlarsanız, daha fazla bina, daha fazla yapı yaparsanız riski arttırırsınız.
Konunun uzmanlarının proje ile ilgili bilgi sahibi olmadıklarını soyleyen Gorur, Bir bilimadamı cıkıp da biz bu calışmaları yaptık demiyor. Ama Kanal İstanbulun ihale aşamasına geldiğini duyuyoruz. Kim karar verdi, nasıl karar verdi bilinmiyor. En riskli yere yapıyı yapıyorsunuz, o konunun uzmanları hicbir şey bilmiyor. Kapalı kapılar arakasında bu işe karar verenler de bu işi zaten bilmiyor dedi. Gorur olası İstanbul depreminde Kanal İstanbulda yaşanacak yıkıma karşı uyardı:
Kanal nerede yapılırsa yapılsın Marmaraya girdiği yerde en az 10 şiddetinde etkilenecek. Daha fazla olabilir.
KANAL İSTANBUL 3.HAVALİMANI KARDEŞ PROJELER
Mimar Sinan Universitesi Şehir Bolge Planlama Bolumu Oğretim Uyesi Doc. Dr. Hurriyet Oğdul, Kanal İstanbulun kardeş projesinin 3uncu havalimanı olduğunu belirterek aradaki bağıntıyı hafriyat aktarımı ile acıkladı. Oğdul, havaalanını yapmak icin doldurulacak sulak alanların, Kanal İstanbul projesi nedeniyle cıkacak tarım toprağı ile doldurulacağını savundu.
BUNU YAPARKEN KOMŞUMUZA ZARAR VERİR MİYİZ?
Panelde Projenin hukuki boyutu ve Turkiyenin taraf olduğu uluslar arası anlaşmalarla uygunluğu da ele alındı. Kanal İstanbul projesinin 1992 yılında imzalanan Bukreş sozleşmesi ve 2011 yılında yururluğe giren Karadeniz Biyolojik Ceşitlilik ve Peyzajın Korunmasına ilişkin Protokol başta olmak uzere Turkiyenin imzaladığı pek cok anlaşmayla ters duştuğunu ifade eden Bilgi Universitesi Hukuk Fakultesi oğretim uyesi Dr. Nilufer Oral projenin sadece İstanbulu değil, Karadenize kıyısı olan ulkeleri de ilgilendirdiğini savundu. Oral komşularımıza karşı sorumluluklarımız olduğunu savunarak Biz bunu yaparken komşumuza zarar verir miyiz? Verirsek de bunun bir sorumluluğu var. Her şeyi tek taraflı yapmaya calışıyoruz. Hic mi bu ulkelere danışmayacağız? Bukreş sozleşmesinin hedeflediği, Karadenizi balıklarından tutun da doğal hayatı, sadece deniz değil kıyı, bunları korumak iyileştirmek diye konuştu.
MONTRO SOZLEŞMESİNİN FESHİYLE TURKİYENİN LEHİNE ASKERİ HUKUMLER DE GİDER
Bilgi Universitesi Hukuk Fakultesi oğretim uyesi Yardımcı Docent Dr. Dolunay Ozbek de projenin 1936 yılında imzalanan Montro Boğazlar Sozleşmesiyle olan itilaflarından bahsetti. Ozbek şoyle konuştu: Montro Sozleşmesi'nde kurulan bir denge var. Sozleşme kalktığı zaman, direkt Turkiyenin lehine kabul edilmiş bazı askeri hukumler de gidecek. Sozleşme ortadan kalkarsa, icinde bulunduğumuz durum ticaret gemileri acısından şu andan daha avantajlı olmayacak. Daha kapsamlı duşunduğumuz zaman Turkiyenin daha buyuk kaybı olacak.
http://www.haberartibir.com.tr/gundem/uzmanlarin-cilgin-proje-isyani-h5749.html