Merhaba arkadaşlar..
Dun siyasal bi kitap okuyordum belki okuyan vardır : Gulunun Solduğu Akşam.(68 kuşağını anlatıyor) Kitapda bir yer dikkatimi cekti.İşkenceler.Sonra araştırmaya başladım bu insanlığından utandıran işkenceleri.Sizinle de paylaşmak istiyorum duşuncelerinizi merak ediyorum. Once kitapda okuduğum işkence Falaka.Ama nasıl falaka..Falaka diyince kulağa pek sert gelmiyor demi.Olay şu 20 dk falaka 10 dk hucrede yurut 10 dk ayakları tuzlu suya bas.Bu sabahdan akşama kadar suruyor.İrfan Ucar şoyle anlatmış Erdal Oz'e 'Ayaklarımdan kanlar dizime kadar akıyordu sonra ayağıma baktım ayaklarıma kızılcık sopalarıyla vurmalarından ayağımın derileri corabımın yırtık yerlerinden sarkıyordu!Ben konuşmadıkca polisler daha da sinirleniyorlardı uc adam vardı hucrede biri vuruyor oburu yorulunca alıyor sopayı,diğeride sopadaki kanları sıyırıyordu.'.Başka işkencelerden de bahsetmek istiyorum bu kitapda okuduğum dışında..
Celalettin Can anlatıyor:
bulunduğum barakaya bir kız getirdiler ve kızı soymaya
başlar başlamaz beni yan barakaya aldılar. o kızın
siyasi bir yanı yoktu. aranan sol goruşlu iki akrabası
yemek yemek icin bu kızın evine gitmişler. beni
sorgulayan 7-8 kişilik ozel grup, cinsel arzularını
tatmin etmek icin ona gunlerce tecavuz ettiler. 'abi
kurtar beni!' diye feryat ediyordu.
ona tecavuz edenlerin, "solcularda namus olduğunu
bilmiyorduk, kız bakireymiş" dediklerini duymuştum.
bunu duyduktan sonra askıda patlayan omzunuzun,
yırtılan bacağınızın ya da kesik tabanlarınıza tuz
basmalarının sizin icin bir anlamı olmuyor...
12 Eylul den sonra yapılan işkenceler(12 eylul iddianamesinden alınmıştır):
Pislik yedirme: her havalandırmanın ortasında bir lağım cukuru vardı. lağım suları ve insan pislikleri burada toplanırdı. tutuklulara bu cukurdan avuc avuc pislik alıp yemeleri istenirdi.
Kopek saldırtma: tutuklu cırılcıplak soyulur, kurt kopeği uzerine saldırtılırdı. kopeğin ilk kaptığı yer bacak arası olurdu.
Zincir: 20-25 metre uzunluğundaki zincirin ucları iki tutuklunun boynuna bağlanır, tutuklular sırt sırta verdirilerek ters yonde hızla itilir. tutuklu tek ayağından zincire bağlanır, bu zincir yuksek bir yere asılır, tutuklu bayılıncaya kadar askıda kalırdı.
Ayakta bekletme: bu yontem cezaevinde her gun gecerliydi. sabah saat 05'den akşam 17-19'a kadar tutukluların oturması yasaktı.
lağım suyuna sokma: tecrit bolumunun alt katındaki bazı tuvaletlerin delikleri tıkanır. hucrelerin pisliği ve lağım suları burada biriktirilir, diz boyu kadar oluşturulan pisliğin icine tutuklu atılır ve pislik yedirilirdi.
Konuşma yasağı: koğuş icindeki iki kişinin birbiriyle konuşması, tutuklunu gulmesi ve duşunur gibi gorunmesi yasaktı. boyle bir sucu işleyen tutuklulara yukarıdaki işkence yontemleri uygulanırdı.
işeme: havalandırmada bir tutuklunun yere yatması istenir, diğer tutuklulara, yerde yatan tutuklunun yuzune işemesi istenirdi.
Gece baskını: nobetci subay ve gardiyanlar, gece gec saatte tutukluların koğuşuna girerek, uyku sırasında tutuklulara cop veya kalaslarla dayak atarlardı.

Ve daha bircoğu...Bu ne Allah aşkına gozyaşlarımı tutamıyorum insanlığımdan utanıyorum.Guncel bi konu olarak Suriye işkence fotoğrafları var tabii.Ama ben duşunmezdim ki benim guzel ulkemde boyle şeyler yapılmış.Bir cok insan var hala o gunlerin izlerini vucudunda taşıyan.Siyasi goruş icin bunları yapmak akıl alır iş değil insanlık dramı utanc verici ben o gunleri yaşamadım ama gorunen koy kılavuz istemez yaşanan şeyleri okuyoruz annemden babamdan duyuyorum Allah'ımmm dua ediyorum bu işkenceleri yapanlar benim ulkeme o kara gunleri yaşatanlar kahrolsun..