Kabataş'ta başortulu bacıyı 80-100 kişilik ustleri cıplak, deri eldivenli adamlar tartakladı, kadının kucağında bebeği vardı, acımadılar bir de ustune idrarını yaptılar.
Recep Tayyip Erdoğan bir başbakan olarak başortulu bacısının mağduriyetini miting alanından hepimize ilan etti.
İsmet Berkan bir gazeteci olarak olayın kaydı olan MOBESE goruntulerini izledi, dehşete kapıldı. Balcicek İlter vucudundaki morlukları gormuş, travmasına tanık olmuştu.
Bir ulkenin başbakanı yalan soylemez dedik inandık, bir de gazeteci gormuş eyvah dedik Gezi direnişi ne kadar da barışcıldı oysaki. Kimler yaptı bu onur kırıcı hareketi?
MOBESE goruntulerini bir tek gazeteci izledi, savcı, polis eylemlerde bir gecede onlarca insan topladılar da bu adamları bulamadılar.
13 Şubat'ta o olayın goruntuleri ortaya cıktı; 80-100 kişilik yarı cıplak erkekler yoktu, kimse kimsenin uzerine cişini yapmamıştı.
Bir ulkenin başbakanı yalan soylemez diyen gazeteciler, goruntuleri izleyen gazeteciler birden sus pus oldular.
Camide ezilmiş bira kutusu da buldular. Sonra bu haberi yapan gazete de (Zaman) iktidarla arası bozulunca yalan haber yaptıklarını kabul etti.
Başka bir camide de Ermeniler ve Rumlar yine direniş sırasında şarap icmişlerdi de o kadar olay olmadı herhalde gÂvurdur ne yapsa yeridir dediler.
Tabii ki bu da kanıtlanmadı.
Camide seks yapan eylemciler vardı halen ondan da bir haber cıkmadı.
Kim bilir kac cuma gecti onumuzdeki cuma diye diye başbakan ahlaksızlık goruntulerini bir turlu yayınlamadı.
Kadın duşmanlığıyla nam salan iktidar ve adaletimizi hatırlayalım;
Konuşma ve zihinsel engelli kadın tecavuze uğradı, rızası var denildi
13 yaşındaki kıza koca koca adamlar tecavuz ettiler -coğu da rutbeli- rızası var denildi.
Bir gazeteci sevgilisinin kızına cinsel istismarda bulundu, o kucuk kız cocuğunun psikolojisi bozulmamış diyerek adli tıp rapor verdi.
Bir kadının karnındaki bebeği polis tekmeleriyle olduruldu. Kadın sucluydu cunku evli değildi ve halen universitede oğrenciydi. Polis ya da polisler ise ceza almadılar.
Gezi doneminde gozaltına alınan kadınlar sistematik tacize maruz kaldılar.
Tecavuz tehdidiyle, hakaretlerle, cıplak aramayla tacize uğradılar. Biz bunları once Elif Kaya'dan duyduk.
Bu olayların hepsi de kanıtlı ustelik. Tecavuz raporları, darp raporları mevcut.
İktidardan ya da iktidar yanlısı insanlardan kimse uzulmedi bu kadınlara, Kabataş'ta hayali saldırıya uğrayan kadına uzuldukleri kadar.
Ustelik başbakan Kabataş'taki hanımefendiye bacım derken sıra eylemciye gelince 'kız mıdır kadın mıdır bilemem' dedi.
Oysaki bilmesine de gerek yoktu.
Kızdır, kadındır şiddete uğramıştır, tacize uğramıştır, polis şiddetiyle sakat kalmıştır.
Bir başbakan kızlıkla kadınlıkla uğraşmamalı, derdi bu olmamalı, oluyor ama ne yapalım.
Her kurtaj bir Uludere'dir ama polis tekmeleriyle bebeğini kaybeden kadına yapılanı buna dahil edemeyiz asla.
'Kadının beyanı esastır' her gun tecavuze, tacize, şiddete maruz kalan kadınlarımız cok olunca bu maddeyi de iyi bilir olduk.
Goruntuler ortaya cıkmasına rağmen, yani kimsenin o kadının ustune işemediğini gorduğumuz halde kadının beyanı esastır denilmeye devam edildi.
Peki o kadın 12 yaşında 28 kişinin tecavuzune uğrayan bir kız cocuğu olunca neden dikkate alınmadı bu oncelik?
Kadın duşmanı, yalanlara ortak bir meclis dolusu adam ve kadın oturuyor o ceylan derisi meclis koltuklarında.
Ne yazık ki kadından sorumlu bakanlığın adı bile değişti Aileden sorumlu bakanlık oluverdi birden bire.
Kadının toplumdaki rolu uremek uzerine yazılınca kadından değil aileden sorumlu kadın bakanlar secilmeye başlandı.
Hicbir kadın bakanımızı da ne nefret ne de tecavuz davalarında goremedik.
Kızlık, kadınlık sorgusu yapan jinekolog başbakanın sectiği kadın bakandan bunu beklemek benim hatam olsun o zaman.
Başbakanın gecen yıldan beri soylediği yalanlar TCK 216/1 maddesine denk geliyor yani:
Halkı kin ve duşmanlığa tahrik veya aşağılama

(1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bolge bakımından farklı ozelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve duşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu guvenliği acısından acık ve yakın bir tehlikenin ortaya cıkması halinde, bir yıldan uc yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Turbanlı bacımız iyi ki o anlatılan şiddete maruz kalmamış. İyiki gercekten psikolojisinde buyuk bir travma yaratacak boyle bir olayla karşılaşmamış ama bu ulkenin başbakanı acık acık suc işliyor.
Reyhanlı'da olen 54 Sunni vatandaşımız diye bastırarak soylerken, benim başortulu bacım derken, camide icki ictiler derken acık acık suc işliyor.
Polisinin altta kalır tarafı hic yok.
İktidar destekcileri bu iktidarın butun ici boşalmış ahlak anlayışına sahip, bizden olmayan ahlaksızdır inancına sahip, onlardan olmayana tum kotulukleri yakıştırıyorlar.
Halbuki Kabataş olayının gercek olma ihtimalini duşundukce benim yuzum kızarmıştı.
Onlardan olduğuna inandığı kadına acık acık yalan beyanda bulunduruyor ve aşağılanmasına neden oluyor.
Her turlu zarar yine kadına.
İster başortulu bacı ister başı acık isterse kızlık kadınlık şuphesiyle bakıldığın kadın ol; ajitasyon da nefret de kadının uzerinden yurutuluyor.
Evet başbakan ve bir meclis dolusu adam yalan soyluyor. Her seferinde kızlı-erkekli, hanımlı beyli inanan oluyor.
Her gun bir kadın daha olduruluyor, tecavuze uğruyor, koşe başında, otobuste, gittiği bir yerde tacize uğruyor ve kadınlı-erkekli onu suclu bulanlar cıkıyor.
Kadının değil başbakanın beyanı esastır. Camide bira kutusu, parkta idrar kokusu, Kabataş'ta 100 tane yarı cıplak adam hepsini bir o goruyor bir o duyuyor.


Kaynak : http://blog.radikal.com.tr/sayfa/basbakanin-kabatas-beyani-esastir-49798