suc ve ceza arasındaki ilişki


GİRİŞ

Tabiat kanunları her zaman ve her yerde değişmez bir şekilde etkilerini gosterirler. Buna karşılık hukuk kuralları ihlal edilebilir, nitelik taşırlar. Bu nedenle hukuk kuralına uyulmasının sağlanması buyuk bir sorun olarak karşımıza cıkar. Hukuk duzeni kendisine riayeti sağlamak amacıyla belirli zorlayıcı onlemleri almak ve bir disiplin kurmak ihtiyacını duymuştur. Boylece bir takım yaptırımlar ortaya cıkmıştır. Bu hukuk kuralı yaptırımının arkasında bulunan devlet otoritesi yani zorlayıcı devlet gucudur.



SUCTAN DOĞAN CEZA İLİŞKİSİ VE TARAFLARI

Devlet, bireylerin toplumda huzur ve guven icerisinde yaşamaları icin bir takım kurallar koyar ve egemenlik gucune dayanarak bu kurallara uyulmasını ister. Bireylerin bu kurallara uymaması halinde devletin kendilerini cezalandırma hak ve gorevi doğar.

Sucu işleyen kişi ile devlet arasında bir ilişki doğar (Suclunun takibi, yakalanması, mahkûmiyeti, infazı gibi). Devlet ile suclu arasında meydana gelen bu ilişkiye "suctan doğan ceza ilişkisi" adı verilir. Bu ilişkide iki taraf vardır :

a. Suclu Taraf :

Kanunun yasakladığı ve suc teşkil eden eylemi yapan kişi veya kişilerdir. Suc faili, ancak gercek ve yaşayan bir kişi olabilir. Olmuş gercek kişiler, tuzel kişiler, hayvanlar ve eşyalar suc faili olamazlar. Tuzel kişilerin yonetim kurulunda yer alan gercek kişiler ise suc faili olabilir.

b. Mağdur :

Suc ile ihlal edilen hak ya da menfaatin sahibine denir. Suctan zarar goren veya gorenler ise mağdurla birlikte menfaati zarara uğrayan kişi ya da kişilerdir. Bazı suclarda mağdurla suctan zarar goren aynı şahıs olabilir. Tuzel kişiler mağdur olabilir; hayvanlar ise mağdur olamazlar. Ayrıca, her sucun değişmez, zorunlu, ilk ve dolaylı mağduru devlettir. Cunku, kuralları koyan devlettir ve devletin koyduğu kurallar ihlal edildiği icin devletin her sucta dolaylı olarak zarar gormesi soz konusudur. İhlal edilen kural aynı zamanda devletin hak ve cıkarlarını doğrudan ilgilendiriyorsa, bu tur suclarda devlet artık dolaylı değil, doğrudan mağdurdur. Orneğin, memurların işlediği zimmet, ihtilas, irtikap sucları gibi.



TEK VE COK FAİLLİ SUCLAR

a. Tek Failli (bireysel) Suclar :

Sucun bir kişi tarafından işlenebilme ozelliğine sahip olmasıdır. Orneğin, adam oldurme sucu bir kişi tarafından gercekleştirilebilme ozelliğine sahiptir.

b. Cok Failli Suclar :

Sucun gercekleştirilebilmesi icin birden fazla failin varlığının zorunlu olduğu suclardır. Orneğin, kavga, ruşvet sucları gibi.



SUCA İŞTİRAK

İştirak birden fazla şahsın sucu işlemek icin ozgur iradeleri ile birleşmeleri ve sucun da birleşmeden meydana gelmesi halidir. Birden fazla şahsın sucun işlenmesine katkılarından dolayı sorumlu tutulabilmesi icin her iştirakcide suca iştirak etme kastının olması gerekir. Zorlanarak ya da bilmeden sucun işlenmesine katkıda bulunan kişilerin bu katkısının boyutu ne olursa olsun sorumlu tutulması olanaksızdır.

Suca iştirak; Asli ve Fer’i iştirak olmak uzere ikiye ayrılır. Asli iştirak, fiili irtikap etme veya fiili doğrudan doğruya beraber işleme ile sucu işlemeye azmettirme eylemlerinden ibarettir.

Fiili irtikap etme tabirinden anlaşılan kanuni suc tipinde yer alan hareketi gercekleştirmektir. Orneğin, hırsızlıkta malın taşınmasına yardım eden kişinin bu hareketi fiili irtikap etmektir. Kanuni tipteki hareketleri yapmayan; ancak sucun gercekleşmesinde birinci derecede rol oynayanlar da asli iştirak yoluyla suca katılanlar arasında yer alır.(TCK md.64)

Sucun işlenmesinde ikinci derecede onemli hareketlerin yapılması anlamına gelen fer’i iştirak, fiilin işlenmesine yarayacak iş ve vasıta tedarik etmek, sucun işlenmesini kolaylaştıracak birtakım hizmetlerde bulunmak, veya suc işlemeden evvel ya da işlendiği sırada yardım ederek sucun işlenmesini kolaylaştırmaktır. Ayrıca suc işlemeye teşvik etmek, suc işleme kararını takviye etmek, suctan sonra yardımda bulunacağını vaat etmek, sucun nasıl işleneceği konusunda faile yol gostermek de suca fer’i iştirak olarak kabul edilmektedir.(TCK md.65)