AKP'nin kurucularından Abdullatif Şener, parti kurulmadan once de Erdoğan ile birlikte olduğunu ifade ederek, "Korkunc bir para eğilimi olduğunu o gunlerde tespit ettim. En cok da bu huyundan rahatsız oldum" diye konuştu.

AKP'nin kurucu uyelerinden Abdullatif Şener, 17 Aralık ruşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından yaşanan gelişmelerle ilgili olarak, 2007 yılında yolunu ayırdığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eski partisine yonelik carpıcı acıklamalarda bulundu. BirGun gazetesinden Sebahat Karakoyun'a konuşan Şener, "Ayakta kalabilmek icin ulkeyi savaşa bile surukler" ifadelerini kullandı.

"ERDOĞAN PARA EĞİLİMLİ..."

Erdoğan ile oğlu Bilal arasındaki ses kaydı icin de konuşan Şener, "Montaj ihtimali yuzde sıfır" diye konuşurken, AKP kurulmadan once de Erdoğan ile birlikte olduğunu ifade ederek, "Korkunc bir para eğilimi olduğunu tespit ettim" diye konuştu.

-Başbakan Erdoğan ile oğlu arasındaki telefon goruşmesine ilişkin ses kayıtlarına dair tartışmalar suruyor. Erdoğan ve AKP'nin "montaj" iddiasını inandırıcı buluyor musunuz?

Montaj ihtimali yuzde sıfır. AKP'nin kurulmasından once de Erdoğan'la beraberdim. 5 yıl boyunca da AKP hukumetinde Başbakan Yardımcılığını yaptım. Korkunc bir para eğilimi olduğunu o gunlerde tespit ettim. En cok da bu huyundan rahatsız oldum. Erdoğan, tapeler yayımlandıktan sonra "kriptolu telefonlarımızı bile dinlemişler" dedi. Bu, ses kayıtlarının kendisine ait olduğunun itirafıydı. Bu ulke, tarihinde hic gorulmediği kadar soyulmuş ve yağmalanmıştır. Rakamlar korkunctur. Gecmişte, Ozal doneminde İsmail Ozdağlar 15 bin dolar icin yargılanmıştı. Burada oğlu Bilal sabahtan akşama kadar para taşıyor ve elinde kalan 30 milyon avrodan soz ediyor. Cumhuriyet tarihi donemindeki butun yolsuzluk olaylarını ust uste toplasanız yine de bu yolsuzluk olayındaki rakamların yuzde 1'i yapmaz.

-Kuruluşundan itibaren AKP'ye bakıldığında Erdoğan'ın yakın cevresindeki isimlerin değiştiğini goruyoruz. Bu tercihinin nedeni nedir sizce?

Eğer kirli bir siyaset izliyorsanız, yolsuzluğa batmış ve tum hukuk duzenini ihlal etmiş, ceza kanunlarına aykırı iş yapmışsanız, bunu gizlemek, surdebilmek ve boynununuzu giyotinden kurtarmak icin bir şeylere mahkûm olursunuz. Bu kadar pisliğe bulaşmış batmış bir insanın yola başladığı ekiple devam etmesi mumkun değil. Surekli rakipsiz, bir numara olarak kalmak istemektedir. Ayrıca uzun sure yakınında bulunanlar onun neler yaptığını, kirli taraflarını goreceği, iclerinde isyan edenler cıkacağı icin surekli değiştirmeye ihtiyac duymaktadır. Erdoğan, her secimde milletvekillerinin neredeyse ucte ikisini değiştiriyor. İl, ilce teşkilatları da surekli değiştiriliyor. Zaten izlediği kirli siyaset ve pislikleri ortalığa dokulmesin dile yıllardır medyayı ve sivil toplum kuruluşlarını da baskı altında tutuyor, hukuk devletini tahrip ediyor. Şimdi mahkemeleri kendisine karşı işleyemez hale getiriyor."

-Yargıyla ilgili surec, HSYK'de yapılan değişiklikle yeni bir boyut kazandı. Bu duzenleme sureci nasıl etkiler?

Başbakan şu anda Turkiye'yi coklu hukuk sistemine sokmuştur. Başbakan ve yakınlarının tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, halkın tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, Başbakan'ın sevmediklerinin yargılandığı mahkemeler ayrı. Kendinden emin olsa basın ozgurluğunu destekler, interneti susturmaya kalkmaz . Bunları yapıyorsa bu bile ses kayıtlarının doğru olduğunun delilidir. HSYK ile ilgili duzenleme tum hukuk duzenini altust edecek. Bakan cocuklarının yargılanma surecini baştan sona tahrip edecek bir duzenleme bu. Anayasa'ya aykırılığı net olan duzenlemeler var. CHP'nin başvurusu uzerine Anayasa Mahkemesi HSYK yasasını iptal edebilir, iş normala doner diye duşunenler olabilir. Ancak bir ay, hatta bir hafta sonra Anayasa Mahkemesi bu yasayla ilgili iptal kararı verse de artık cok gec kalınmış, Turkiye'nin civisi cıkmış olacak.

-Civinin cıkmaması icin ne yapılmalı?

Anayasa Mahkemesi "yok hukmunde sayma" kararı vermeli. Bu yapılmaz eğer sadece iptal yonunde bir karar verilirse iptal hukumleri geriye yurumediğinden, hukuk duzenini, anayasal duzeni koruma konusunda gerekli hassasiyetin gosterilemediği anlamına gelir. Ya da yeteri kadar bu felaketin algılanamadığı anlamına gelir Anayasa Mahkemisi yok hukmune sayma opsiyonunu her zaman elinde bulundurmalı. Bu sadece HSYK icin gecerli değil bundan sonra da oyle felaket kanunları gececek ki Meclis'ten, bunları anayasaya kokten aykırı olduğu icin yok hukmunde sayma kararını kendi idaresiyle, yorumuyla elinde bulundurma yetkisi elinden alınan Anayasa Mahkemesi anayasal duzeni koruma gucunu kaybetmiş olacaktır. Bu nedenle HSYK ile ilgili yuksek mahkemenin vereceği karar kurulduğu gunden bugune verdiği ve vereceği tum kararlardan daha onemli.

-Erdoğan son gelişmeler uzerine hızla cıkarılan yasalarla kendisine koruma kalkanı oluşturma cabasında. Onu yakından tanıyorsunuz, bunların otesinde nasıl bir tavır izlemesini bekliyorsunuz?

O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, duşmemek, devrilmemek ayakta kalmak icin gerekirse ulkeyi ic savaşa bile surukler. Ayakta kalabilmek icin ulkenin cok kanlı bir savaşa girmesi gerektiğini duşunurse ulkeyi oyle bir kanlı savaşa bile sokar. Ayakta kalmak icin her şeyi yapacaktır. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan, bu kadar guc merkezi haline donuştukten sonra her şeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk duzeni tanımaz, evrensel değerleri, yaptığı bir işin anasaya aykırılığını hic onemsemez. Nitekim bu ana kadar yaptıkları da bunu gosteriyor.

-AKP tabanının bu surecten nasıl etkilendiğini duşunuyorsunuz?

Aidiyet duygusuyla hareket ediliyor. Parti tabanında mutlaka cok temiz yurekli insanlar var. Ama gerek partinin parlemento grubunda gerekse orgut tabanında ilkelere, ideallerine gore hareket eden insan sayısı cok fazla değil. Gecenlerde bu iktidar doneminde defterdarlık yapmış biri geldi. MuhafazakÂr bir insan. Şu anda emekli. İlgili Bakan'ın, cocuklarının işi ile ilgili bir konuda kendisine gayri meşru işi yapması icin baskı yaptığını, genel mudurluk vaadinde bulunduğunu anlattı. Baskıya direnince ilgili Bakan'ın kendisine ruşvet dahi teklif ettiğini anlattı. Kabul etmemiş ve sonunda emekliye ayrılmış. Duşunebiliyor musunuz, Bakan, memuruna ruşvet teklif ediyor... Para bunların elinde, gucle aşamadıkları butun surecleri aşmak icin kullanıyorlar. Ruşvet almasını bilen ruşvet vermesini de en iyi bilendir. Cozemedikleri butun mekanizmaları son kertede, parayla, ruşvetle cozuyorlar. Cenneti dağıtıyor, cehennemi gosteriyor, unvan verip sonra geri alıyor... Paranın ustune yatmışlar. Bunların gayri meşru zenginleştirdiği insanların serveti legalleşse TUSİAD orta sınıf olur demiştim ta yıllar once.

-Sahip olunan siyasi ve ekonomik gucu yetersiz bulmanın nedeni ne olabilir?

Bu psikolojik bir şey. Psikolog değilim ama evinde olduğu belirtilen paralardan sonra Başbakan'ı daha iyi yorumlamaya başladım. Anadolu'nun belli başlı kentlerindeki butun bankaların butun şubelerindeki paraları toplasanız, Başbakan'ın evinde bulunduğu soylenen paraların yarısı kadar etmez. Bir hırs, bir haram tutkunluğu, insanların hakkını gasp etmenin verdiği bir zevk var demek ki. Daha cok calıp cırparak, yaşadığını hissetme duygusu... Yazık, peşinden giden insanlar neye destek veriyor; gormuyorlar mı?

-Bu yaşananlar Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı secimiyle ilgili beklentilerini nasıl etkiler?

30 Mart'ta ongorduğu oranda bir oy alırsa Cumhurbaşkanı olma isteğinden vazgecmez. Yani bu konudaki kesin kararını yerel secim sonuclarına gore verir.

O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, duşmemek, devrilmemek ayakta kalmak icin gerekirse ulkeyi ic savaşa bile surukler. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan bu kadar guc merkezi haline donuştukten sonra herşeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk duzeni tanımaz
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/47109/Sener__Erdogan_in_korkunc_bir_para_egilimi_var.htm l