Erdoğan'ı Başbuğ'la vurdu
Zaman Gazetesi'ne acıklamalarda bulunan Fethullah Gulen: Bize kapalı kapılar arkasında diyordu ki...

Fethullah Gulen, topluma sağduyu cağrısı yaptığı roportajının ucuncu gununde AK Parti-Cemaat kavgası iddialarına acıklık getirdi. Oncelikle bu yaklaşımın doğru bir teşhis olmadığını belirten Hocaefendi, Turkiyede son yıllarda temel hak ve hurriyetler konusunda ciddi bir daralma yaşandığını soyledi. Siyasetin kırıcı ve yıkıcı dilinin her kitleyi otekileştirdiğini, toplumu kutuplaştırdığını vurguladı. Bu sebeple Gezi olayları sırasında capulcular denmesine itiraz ettiğini hatırlattı. Bir siyasî parti olmadıklarını ve hicbir zaman da olmayacaklarını ifade ederken Hicbir partinin rakibi de değiliz. Herkese eşit mesafedeyiz. Buna rağmen memleketimizin geleceği adına umitlerimizi ve kaygılarımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz. dedi.
Gulen, Hizmet Hareketinin orgut olarak gosterilmesine itirazını ise Hayatında karınca bile incitmemiş insanlar kanunlara bu kadar riayet ederken gizli kapaklı bir orgutmuş gibi onlardan bahsedilmesi esef vericidir. sozleriyle ozetledi. Camianın durduğu yer konusunda da carpıcı ifadeler kullandı: Biz dun nerede duruyorsak bugun de orada duruyoruz. Uzaklaşan kim ona bakmak lazım.
Uzun bir zamandan beri hukumet kaynakları yurticinde ve yurtdışında butun olumsuz gordukleri şeyleri Cemaate, demokratik ve olumlu gordukleri her şeyi kendilerine mal etmekteydi. Şimdi Ergenekon sanıkları serbest bırakılırken yine benzer bir metotla faturayı Cemaate kesiyorlar. Bu propaganda zaman zaman etkili de oluyor Ne dersiniz?
Bu iftiralarla toplumun onemli kesimlerini iğfal etmeyi denediler. Mesela bazı medya gruplarına, Bizim sizinle bir problemimiz yok ama Cemaat sizinle uğraşıyor. dediler. Şimdi internetlere duşen o kayıtlar gosteriyor ki ulkeyi yoneten insanlar işi gucu bırakıp bu insanların mahkûm olması icin uğraşmış. İş dunyasından ihalelere girip hakkıyla kazanan insanları bile doğrudan mudahale ederek saf dışı bırakmışlar. Burada en uzucu şey, bu tur yanlışları masum bir kitlenin uzerine yıkarak korkunc bir vebale girmeleridir. Bu konuda yapılan gıybetler, atılan iftiralar o kadar cok ki, mahzun olmamak elde değil.
KAPALI KAPILAR ARKASINDA DİZ COKTURDUK DİYORLAR AMA..
En uzucu kısmı da ordu ile ilgili. Kapalı kapılar ardında Askere diz cokturduk, karşımızda topuk selamı verdirdik, askerî vesayeti sona erdirdik... gibi cumleler kuranlar, askerî yetkililere de, Bu işi biz cozeriz ama cemaat mani oluyor. dediler. Halbuki birkac gunde MİT Musteşarı Sayın Hakan Fidan icin yasa cıkardılar. İsteselerdi ve samimi olsalardı eski Genelkurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ ve diğerleri icin, bir gecede kanun cıkarırlardı.
Kaldı ki ben size bir hissiyatımı soyleyeyim. Arkadaşlarım defalarca şahittir ki o emekli askerlerin derdest edilmesi karşısında yureğim burkulmuş, gozlerim dolmuştur. Ah keşke bu şerefli uniformayı uzerinde taşıyan insanlar, bu durumla hic karşı karşıya gelmeseydi... demişimdir. Ne var ki benim meri hukuka mudahale etmem ya da bu konuda herhangi bir telkinde bulunmam mumkun değil. Darbe, ağır bir suclamadır ve hukuk kendi kuralları icinde bunun hesabını sormak zorundadır. Ona bir şey demem. Ancak keşke yaşını başını almış, uzun yıllar hep saygı gormuş insanların yaşları, sağlık durumları dikkate alınarak hukuk icinde bir yol bulunsaydı...
HANGİ OPERASYONU YAPTIYSAK BAŞBAKAN'IN BİLGİSİ VARDI
Hissiyatımız budur. Hep de boyleydi. Şimdi sanki onları zor duruma duşuren Cemaatmiş gibi davranılması gerceklere munafidir. Gecenlerde ust duzey emekli bir emniyet istihbarat gorevlisi, bir gazeteciye konuşmuş. Arkadaşlar bana internetten okudu. Diyor ki: Hangi operasyonu yaptıysak operasyon oncesinde Sayın Başbakanın bilgisi vardı. Sanırım bir koşe yazısına konu edilen bu beyanat hicbir makam tarafından yalanlanmadı. Şunu sormaya hakkımız yok mu: Madem butun operasyonları biliyor ve bu icraatlar sizin bilginiz dahilinde yapılıyorsa bugun kumpastan bahsedip insanları zan altında bırakmak buyuk bir vebal almak değil mi? Oyle bir kumpas varsa neden o zaman mudahale etmediniz? Şayet biliyor ve mudahale etmediyseniz kumpasa ortak olmuş sayılmaz mısınız?
GEZİ OLAYLARI VE ALEVİLERE YAKLAŞIM
Dıştan bakıldığında bir hukumet-Cemaat kavgası var gibi gorunuyor. Oyle yazılar yazıldı, analizler yapıldı. Bazıları da Beğenmediğimiz partiyi sandıkta değiştiririz ama Cemaati nasıl değiştireceğiz? diyorlar, ne dersiniz?
Evvelen şunu ifade etmek isterim ki mesele AK Parti-Cemaat kavgası değil. Temel hak ve hurriyetler konusunda son birkac senedir ciddi bir daralma yaşanıyor. Siyasetin kırıcı ve yıkıcı dili her kitleyi ayrı ayrı otekileştiriyor, toplumu kutuplaştırıyor. Gezi olayları sırasında capulcular demesine acizane itiraz ettim, oyle dememek lazım dedim. Aleviler icin de aynı şey gecerli. En tabii haklarına demokratik cozumler bulunamıyor. Belki de bulunmak istenmiyor. Cami-cemevi projesine destek verdik, beklenmedik yerlerden mevzua huşûnetle yaklaşanlar oldu.
http://www.haberartibir.com.tr/gundem/erdogani-basbugla-vurdu-h9721.html