Cenab-ı Allah hic kimsenin aklını başından almasın. Kimsenin ferasetini bağlamasın. Cunku insanı diğer canlılardan ayıran aklı, muhakemesi, feraseti ve duşunmesidir. İnsanın bu ozellikleri devre dışı kalır, kafa, gizemli ve bilincsiz bicimde merkezi bir bilgisayara bağlanırsa o insan mekanik bir aygıta donuşur.

Turkiye’nin icine duştuğu catışma ve tartışma ortamının temelinde bu yatıyor. İlkeler, prensipler, realiteler, siyasi, sosyal ve dini gercekler allak bullak olmuş durumda. İnanılması guc savrulmalar ve celişkiler yaşanıyor.

Şu yaşananlara bir bakar mısınız

Oyle olduğu artık ne kadar kabul gorur ayrı konu ama en azından gorunurde bir dini cemaat son secimde olmayacak bir karar verdi ve malum CHP’yi destekledi. Malum CHP diyoruz; cunku bu malum CHP neler yapmıştı? CHP İslam’ın temelini ortadan kaldırmak icin bu dinin ozunu oluşturan Kur’an’ı yasaklamış, ezanı değiştirmişti. CHP, Musluman dindarı “murteci” saymış, Bediuzzaman’ı yıllarca zindanda curutmuş, olmesi icin defalarca zehirlenmesine goz yummuştu. O CHP, 27 Mayıs ve 28 Şubat darbelerine destek vermişti. O CHP, İmam Hatip Liseleri'nin kapısına kilit vurduran YOK’un katsayı uygulamasını desteklemişti. O CHP, ilk başortulu milletvekili Merve Kavakcı’nın Millet Meclisi’nden kovulmasına alkış tutmuştu. O CHP, universitelerde başortulu kızların ikna odalarında istiskal edilmelerine katkı sağlamıştı.

Gulenciler, son secimde bu CHP’ye oy toplamak icin kapı kapı dolaştılar. Her cemaat ferdine kişisel hedefler vererek CHP’ye oy toplama, secmenleri Ak Parti’ye oy vermekten caydırma savaşı yuruttuler. Ustelik bunu bir cihat gayreti ve neşvesi ile yaptılar. “Yahu boyle bir partiye nasıl oy verirsiniz” diye hassasiyet gosterenlere de ya “Biz asla CHP’ye oy verin demiyoruz. Herkes istediği partiye verebilir” dediler veya “Biz CHP’ye değil Mustafa Sarıgul’e veriyoruz,” “Biz CHP’ye değil Mansur Yavaş’a veriyoruz,” “Biz CHP’ye değil Lutfi Savaş’a veriyoruz” diyerek insanların aklı ile alay ettiler, dalga gectiler.

O CHP, bu ulkede dini cemaatlere ve tarikatlara oldum olası karşı idi. Ama Yeni CHP yonetimi, samimiyetsiz ve ikiyuzlu bir siyaset ve komik bir takiyye ile “Dindar insanlara yakın” gorunmeye calıştı. Bu keşke samimi olsaydı. Ama değildi.

2006-2007’de donemin yasakcı statukosunun verdiği korku ve baskı ile telefonda bile“Selamunaleykum” demekten vazgecenler, ayda bir telefonların SİM kartlarını değiştirenler, “ele gecerse yanarız” korkusuyla bilgisayar hard disklerini yakanlar, bu ulkeye fikir, inanc ve ifade ozgurluğu, devlete bağımsızlık getirmek icin cabalayan hukumete ve onun başbakanına korkunc bir savaş başlattılar.

İmanın ve İslam’ın şartlarından cok Kopenhag kriterlerini, AB istikametini savunan, sosyal hayatta Muslumanca yaşamaktan cok Avrupa ve ABD’ye uygun yaşamayı daha medeni sayan ama ihtiyac duyduğu paraları toplamak icin peygamberi ve sahabeyi istismar eden paralel zihniyetin gercek yuzunu insanlarımız ne yazık ki hala goremediler.

Twitter’in, YouTube’un kufur, iftira, hakaret ozgurluğunu dahi savunan kendileri her turlu yalan ve iftirayı meşru goren, ikiyuzlu paralel zihniyet, kendilerine karşı en ufak tenkit ve eleştiriye tahammulsuz ve hasmane davranıyor. Bu yazıyı kaleme aldığımız sırada bile Pensilvanya’nın şikayeti uzerine basın savcılığından ifadeye davet edildik. Gecen hafta 3 ayrı şikayeti uzerine savcıya ifade vermiştik. Daha oncesindeki şikayetleri henuz hesaplamadık.

Medeni sınırlar dahilindeki en ufak uyarı ve eleştiriye tahammulu olmayanlar, karşımızda demokrasi ve ozgurluk havarisi kesildiler!

Dini bir motivasyonla toplulukları guduleyenler, İslamiyet’i, tedricen “Turkcu” bir din kimliğine burundurmeye calışıyorlar. 20 sene once Hz. Peygamberi anlatan “Ebedi Risalet” sempozyumlarıyla başlatılan surec, şarkı, dans ve folklor gosterileriyle ozdeşleşen, “İslami” olmak yerine “milliyetci” ve hamasi duygulara hitap eden bir kuresel şova donuşturuldu. Irkcı, Turkcu bir kultur, “Ilımlı İslam,” “Ummet şuuru” ise“Cihadist”lik olarak gosteriliyor bu iş birlikci ruh tarafından.

Afganistan’da, Irak’ta milyonlarca Muslumanı katletmiş olan ABD’ye yıllardır tek kelime eleştiri getirmeyen, vicdanı tefessuh etmiş adam, kuresel destekcilerinin ve guneyde sevdiği ve “otorite”sine selam durduğu ulkenin desteği ile Turkiye’ye kafa tutuyor, saldırıyor. Onun peşinden gidenler de bu karanlık işleri asla sorgulamadan saldırı emrini yerine getiriyorlar.

Hukumete karşı demokrasi, ozgurluk ve şeffaflık savunması yapanlar, Twitter’de, Facebook’da resim yerine yumurta kafa, isim yerine de Batı ozentisi sahte isimler koyarak bizlere saldırıyor, kufur ve hakaret yağdırıyorlar. Bu durum bile sahteliğin, suniliğin korkaklığın takiyyenin daniskasıdır. En buyuk takiyyeciler, başkalarını takiyye ile sucluyorlar. Başkalarını “Muta nikahı” ile itham edenler, Washington’la, Tel Aviv’le, Vatikan’la “Katolik nikahı” yapıyorlar.

CHP’nin bile en azından bir kısmı, 30 Mart secimleri hatırına sırf oy avcılığı uğruna ve buyuk dostlarını memnun etme pahasına, yaptığı hatayı anlayarak ozeleştiriye başladı. Ancak paralel zihniyette dışarı yansıyan asla bir ozeleştiri ve pişmanlık gorunmuyor . “Adanmış ruhlar” boyle olsa gerek. Kime veya neye adandığını bilmeden ruhunu adamak.. Buna da bir “Kutsallık” izafe etmek..
Alper TAN
http://www.kanalahaber.com/yazar/alper-tan/adanmis-ruhlar-mi-aldanmis-ruhlar-mi-26740/